- Kategori
- Güncel
Kübra bebek açlıktan öldü

Soğuk hava ve yağmur, Karadeniz’in sularını daha da dondurucu hale getirmişti. Yağmur yağıyordu, kurumuş dala konan serçenin çaresizliğini saklamak istercesine. Kırlarda aynı durgunluk, aynı sessizlik. Sokaklarda kan ter içinde birkaç insan. Birkaç serçe ve güvercinin çıkardığı sesler. Başka da kimsecikler yok.
Sonsuzluk son voltasını atıyordu o sabah.
Uzaklarda belli belirsiz bir yük gemisi. Sis perdesi içinde bir kaybolup bir görünüyor. Balıkçı tekneleri kıyılarda. Havanın düzelmesini bekliyor.
Samsun’un Tekkeköy ilçesi. İşyerlerinin ve sanayinin yaşam bulduğu bir ilçe. Sokaklar, caddeler, apartmanlar. Yer yer yoksulluğun uzaklaşmaya çalıştığı fakat başaramadığı gecekondular.
Yaşamda hep o değişmezlik, o durgunluk.
Kübra bebek henüz çok küçük. Açlıktan öldüğü gün 2, 5 yaşında. Babası işsiz. Çalışmıyor. Daha doğrusu çalışamıyor. Geçirdiği talihsiz bir iş kazası ona hayatı zindan etmiş. SGK maaş bağlamamış. Devlet de sosyal görevini yerine getirmemiş. Baba çalışamadığı için Kübra bebek yeterli besini alamayınca adım adım ölüme gitmiş.
21. yüzyılda bir dram.
Acıların en büyüğü, en onulmazı. Kübra bebek artık yok. Henüz derdini anlatamayacak yaşta olan Kübra bebek kırmızı tokası saçlarında çoktan aramızdan ayrıldı.
Sessizliğin içinde bir can. Yok oluşa yürüdü. Geride umutlarını çoktan unutmuş, nazlarını çaresizliğe terk etmiş solgun yapraklar kaldı. Ağıt yakan bir ana, gözlerindeki nemi silen bir baba.
Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine 112 Acil Servis ambulansı ile götürülürken Kübra bebek yolda öldü. Polis bültenine “beslenme yetersizliği” diye yazıldı. Aynı günün akşamı Emniyet Müdürlüğü bültene “sehven” “beslenme yetersizliği” diye yazıldığını, ilgili polis memurunun da görev yerinin değiştirildiğini açıkladı. Valilik ise yaptığı açıklamada açlıktan ölümün” ailenin iddiası olduğunu ileri sürdü.
Sonra ortaya çıktı ki hastanede küçük kıza “beslenme yetersizliği” tanısı konmuş. Küçük kıza yapılan ilk otopside raporunda da “midesinin boş olduğu” açık bir ifade ile yazıldığı anlaşılmış.
Ülkemde son günlerde yaşanan olaylarda yerini alan o meşhur “sehven” burada da karşımıza çıkıyor.
Sehven yaşıyoruz artık…
Sehven yoksuluz…
Sehven işsiziz…
Sehven iş bulamıyoruz..
Sehven insanlar açlıktan ölüyor…
Yağmur ve sis sehven yağıyor…
Kuşlar sehven kanat çırpıyor…
Çocuklar yaşama gözlerini sehven açıyor…
Kınalı parmaklar sehven çaresiz…
Analar sehven gözyaşı döküyor…
Babalar sehven çaresiz…
Birini besleyemezken “üçünü” nasıl besleyecek yoksulluğun ve yoksunluğun sarmalındaki analar, babalar?