Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '17

 
Kategori
Tarih
 

Küçük Ayasofya Camii Tarihi ve Mimarisi

Küçük Ayasofya Camii Tarihi ve Mimarisi
 

Küçük Ayasofya Camii


Küçük Ayasofya Camii, tarihin Sergius & Bacchus Kilisesi, İstanbul’un en muhteşem tarihi eseri olan Ayasofya’ya çok benzemektedir. Küçük Ayasofya, Bizans’tan kalma surları sahil yönünden gezerken göze çarpacak önemli bir yapıdır.

İlk bakışta cami gibi gözükse de dikkatle bakıldığında aslında kiliseden çevrilmiş bir yapı olduğu hemen ortaya çıkar. Küçük Ayasofya, ki bu Türklerin verdiği bir addır sebebi ise yapı tarzının Ayasofya Kilisesi’ne çok benzemesidir. Kilise Justinianos zamanında 527’de yani Ayasofya’dan birkaç yıl önce yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemini takiben de camiye çevrilmiştir.

Küçük Ayasofya’nın mimarisinin, Büyük Ayasofya’dan 5 yıl önce inşa edildiği ve ona çok benzediği için bir çeşit deneme-yanılma mimarisi olduğu söylenir. Yüzyıllar sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Mimar Sinan’ın eserlerine de ilham verecek olan tam ve yarım kubbelerden oluşan mimari üslup, ilk olarak burada tecrübe edilmiştir.

Dethier bu kiliseyi Justinianosun karısı Teodora’nın yaptırdığını söylemektedir. Bu iddiaya göre babası Olybrius 472’de bir süre Batı Roma tahtında bulunan ve oğlunun bir süre sonra Doğu Roma İmparatoru olmasını uman eski Roma aristokrasisine mensup bir kadın olan Anikia Juliana 518’de Anastasios’un ölümünden sonra Justinios (Justinianos’un amcası) gibi okuma yazma bilmeyen saray muhafızı bir köylünün tahta geçmesiyle umudunu yitirmiştir.

Oğlunun imparator olması hayalleri suya düşen ve İmparatorluğun başına halk asıllı sonradan görme olarak nitelediği Justinianos ve karısı cambazhane dansçısı Teodora’nın geçmesine iyice içerleyen Anikia görkemli bir davranışla tepkisini dile getirir. II.Theodosios’un eşi olan anneannesi Evdoksiya’nın Melitene (malatya)’dan getirmiş olduğu Lejyoner Polyektuos’un kalıntıları ve onun adına yapılmış kiliseyi yüceltmeye karar verir. Anikia bu azize eski aristokrasinin zenginliğini ve görkemini kanıtlamak için bir kilise yaptırmıştır.

Rivayete göre Küçük Ayasofya Kilisesi de Anikia’nın bu meydan okumasına İmparator çiftinin yani Justinanus ile Teodora’nın bir yanıtıdır. Anikia’nın 1960’ta ortaya çıkarılmış fakat bir harabe olduğu için ancak planı çıkarılabilmiştir. Ama Küçük Ayasofya’nın tarihini aydınlatması bakımından önemlidir. Teodora Monofizit eğilimleri yüzünden yapılan bu kiliseye ad olarak o zaman Suriye civarında çok sevilen Aziz Sergios’u ve onun izleyicisi Bakhos’u seçti. Burdan da çıkarabiliriz ki Teodora başkentte bir monofizit akım kültürü yerleştirmeyi amaçlamıştır.

Başka bir yaygın efsaneye göre Justinianos, İmparator Anastasios’a bir suikast komplosuna girişmiş ya da giriştiği iddia edilmiş, o sırada bu iki aziz İmparatorun rüyasına girmiş ve onun suçsuz olduğunu imparatora söylemiştir. Justinianus da bu kiliseyi yaptırarak onlara şükranlarını sunmuştur.

Justinianus’un temsil ettiği parlama Bizans’ta kısa bir zaman sürmüş ve bu Bizans’ın Rönesans’ı gibi olmuştur. Tabi ki bu dönemin mimarları da bu akımdan etkilenerek özgün eserler ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Sergios Bakhos kilisenin planı da oldukça özgün ve ilginç bir plana sahiptir.

Kareye yakın bir dikdörtgen üzerinde oturan sekizgene dayanan değişik bir kubbesi vardır. Sekizgen aralarında sekiz sütun bulunan sekiz payeden oluşur. Bunların üstüne oturan dört mermer ve dört yarım kubbe, Mimar Sinan’ın Rüstem Paşa Camii ve Selimiye Camii gibi sonraki mimari eserler hakkında bir ilginç bir mimari fikir verir gibidir. Alt katta sütunlarla dış duvar arasında bir çeşit ambletuar biçimlenir.

Üst katta geniş güzel bir galeri vardır. Sütunlar pembe ve yeşil somaki mermerdendir. Yapıldığı zaman bütün duvarların güzel mermerler ve ayrıca mozaiklerle kaplı olduğunu biliyoruz. Sütunların üzerindeki üst galeri boyunca yunanca yazılar görünüyor. Bu Akanthos yaprakları ile süslenmiş olan yassı bir frizin üzerinde imparator çiftini yücelten bir dizi yazıdır. Bu yazıların meydan okuyan bir düzeye erişmesi ise Ayasofya’da ortaya çıkacaktır:

Caminin bir köşesinde eski çağda yangın söndürmekte kullanılan, “tulumba” dediğimiz aletin bir örneği vardı şimdi buradan alınıp itfaiye müzesine götürülmüş. Yangın çıkınca tulumbacılar bu sandığı sırıklarla sırtlarına alır, yalınayak koşarak yangın yerine gelir ve aletin iki ucundaki hortumlara basarak su sıkarlardı. İşin tuhafı bize çok Türk işi gelen bu ilkel itfaiye aracını, Müslüman olduktan sonra Davut adını alan bir Fransız bulmuştu.

Küçük Ayasofya, İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet dönemini takiben 16.Yüzyıl’da camiye çevrilmiştir. Küçük Ayasofya’nın önündeki medrese avlusu, 16.Yüzyıl’ın başında kiliseyi camiye çeviren Kapı ağası Hüseyin Ağa’nın eseridir. Caminin girişe göre solundaki eski tip türbe de Hüseyin Ağa’nındır.

Sergios ve Bacchus kilisesi hangi kaynaklardan etkilenmiş olursa olsun bir dikdörtgen içine yerleştirilmiş sekizgen planıyla bazilika ile bağları tamamen koparmakta ve kavram kargaşasına meydan vermeden bir saray mimarisi modelini yerleştirmektedir. Ayrıca bu kilise Istanbul kentinde günümüze kadar korunmuş olan en eski dinsel yapıdır.

Yazan: Serhat Engül

 

 
Toplam blog
: 20
: 1034
Kayıt tarihi
: 31.10.16
 
 

Profesyonel tur rehberiyim. Seyahat etmek mesleğimin bir parçası olsa da, aynı zamanda benim için..