Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '12

 
Kategori
Blog
 

Kukuleta Kapüşon

Kukuleta Kapüşon
 

Resim internetten alıntı


Talebelik yıllarında yün ya da kumaş berem var mıydı hatırlamıyorum.

Yün atkıyı bile zoraki kafama dolardım.( Evdekilerin baskısı ve iklim şartları Aksaray/Niğde)

Saçlarım yünden hoşlanmazdı; hindi gibi kabarırlardı.

 Kukuleta Kapüşon modasının: Emin adımlarla ilerlediği dönemlerde; onlara ısınamamıştım.

 Omuzlarımı,  sırtımın bir bölümünü işgal eden ağırlık bana iyi gelmezdi.

Her ne olduysa oldu; birçok nedenler bir araya geldi.

Kukuleta Kapüşon peşine; düşer oldum.

Onlarsız giysiler: Nerdeyse anlamlarını yitiriyor; benim için eksik etekten bir farkları kalmıyordu.

Hayranlığımı bir çırpıda kazanıveren ikili: Beni arsız hırçın yellerden koruduğu gibi sokaktaki bir nevi portatif çadırım olmuştu.

Görünmek ve görmek istemediğim anlarımın; yabancı isimlerden türemiş dostlarıyla; gözle görülür sağlam, sürekli bir bağ oluşuvermişti.

Bir ara; yaşmaklı feraceye, türbana neden sığınamadığımı düşündüm.

Yanıtı yine kendim buldum.

Onları istediğim an sokağın ortasında; bunaldığımda başımdan def edemezdim.

***

Gizlenmek: Canlının genlerinde var.

Hatta değerli taşlar ve metaller de doğada saklanıyor.

İz bırakmadan dövmek istemek, hırpalamak: Gizlenmenin samimiyetsiz bir yüzü; tokat atmak fevri, aynı zamanda kabul görmeyen insana yakışmayan bir davranış şekli olsa da, aşikâr olanı: Sinsice olandan daha merttir.

Tokatlama konusunda maharetli olanlar: Notaların aralarında; fırçaların kıllarında gizlemeyi başarır.

Kalem de iyi gizler.

Sayısız isimlerin bünyesinde barındırdıklarını incelerken;   bazı heceleri cımbızla çekip masaya yatırırsak: (İsterlerse- istenirse) Bizler için sürprizler doğurabilir. 

Adımız parçalara bölünmezse, paçayı sıyırabiliriz.

 Analar babalar evlatlar adsız olamazlar.

 İsimler:  Muzip hecelerden oluşabilir.

Çocukların: İsimlerle dalga geçmek (mobbing yapmak) hoşlarına gider.

Yazı sanatına katkıda bulunayım; başkasına kaş yapayım derken kendi gözüne zarar verme ihtimali de vardır.

Bu tür hecelerle örülen duvarlarda; küf kokusu zuhur eder.

Rutubetli duvarlar: Önce içinde barınana zarar verir.

“ Kulağa sevimsiz geliyor biliyorum. Sana ne be Hatun”

“Bana ne öyle değil mi İlhami, bana neyi öğrenemedim işte”

MB Sitemizde bir yazı okudum. Hayal kırıklığına uğradım.

Gerçekten halimize üzüldüm.

Kervanın başını kim çeker? Başı çekeni kim takip eder?

Hiç düşünmeden…

Neden hâlâ eğri büğrü yollarda yürümeyi tercih ediyoruz.

Yazı yeteneğimiz bu kadar mı yetersiz?

İsimlere tecavüz ederek tatmin oluyoruz.

BasİT

Mobbing denilen o şeyden medet umuyoruz.

Müfitler, Halitler, Feritler, Saitler, Cahitler: Ne düşünürler?

 Alınmazlar mı?

Okuduğum yazının yazanı; nasıl oldu da böyle acemice bir gaflete düştü; anlaşılır gibi değil.

Mücadele ederken seçilen yöntemler: Çırılçıplak soyuyor.

Kukuletalar kapüşonlar; portatif çadırlar!

Bir gün “bana neyi” de öğreneceğim.

6 Aralık 2012 Perşembe

Alev Meisel/İzmir

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..