Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kulağa kaçan yalan sözcükler...

Kulağa kaçan yalan sözcükler...
 

İclal Aydın...

Köşe yazarı, bir dönem yazılarını düzenli olarak okuduğum sevdiğim bir köşe yazarı...

Üslubunu kendime yakın bulduğum, konuşması, sesinin tonlaması hoşuma giden bir yazar...

Güzel de buluyorum, yüzüne çok yakışan gamzeleri, gülümsemesi, ayrı bir özellik veriyor ona...

Sıcak bir hava seziyorum yazılarında, insanın içini ısıtan, kendimden birşeyler buluyorum adlandıramadığım...

Daha sonra televizyondaki İki aile dizisinde gördüm ve orada da severek izlemeye başladım ...

Oyunculuğunu da sevdim, rolünü oynarken yapmacık gelmedi bana doğaldı...

Emre Kınay'la güzel bir ikili oluşturmuşlardı, hatta haklarında dedikodu çıktığında ben bile yakıştırmıştım onları belki rollerini doğal oynamalarından ötürüydü... İkisi de evli olduklarından sadece yakıştırmaydı benimkisi...

İlk evliliğinden ayrıldığında düşündüm acaba eşi ile ne sebeple ayrılıyorlardı, sonra eşinin onu aldattığını duydum bir magazin programında... Şaşırdım...

Tuna Kiremitçi...

İsmini duyuyordum basından, fotoğrafını hiç görmemiştim...

Bir şekilde kitabı geçti elime "Git kendini çok sevdirmeden" adlı...

Okudum, bitirdim ama hiç sevmeden, sıkıldım, güç bela sonunu getirdim...

Bırakacağım yarıda ama yapamam adetim değil mutlaka bitirmeliyim, dedim ya oflaya poflaya bitirdim...

Oysa ki ne kalın, ağır üsluplu Rus, İngiliz romanları okumuşumdur keyifle...

Ama sevemedim işte belki sevenler vardır... Ben sevemedim...

Sonra İclal Aydın Tuna Kiremitçi birlikteliği yansıdı basına...

Büyük olay iki gamzeli aşık gündeme oturuverdi...

Temiz yüzlü, hatlar düzgün üstelik gamzeleri de var ama ben adamı sevmedim, sevemedim...

Yakışıklı diye yazılıp çizildi, bana hiç yakışıklı gelmedi daha doğrusu beni çekmedi "Ne yakışıklı adam" diyemedim...

Mickey Rourke için çirkin derler ama bence çok yakışıklıdır, filmlerini izlerken çok etkilenmişimdir...

Bazı kişiler bende böyle olurlar, ağızlarıyla kuş tutsalar nafile, sevemem bir türlü...

Evlendiklerini duyduğumda acaba ne kadar sürer diye de düşünmüştüm...

Beşbuçuk ay sonra ayrıldıklarında çok şaşırdım, bu kadar da kısa süremezdi dedim kendi kendime...

Üstelik eski eşine dönmüştü ve orda burda birlikte görünüyorlardı...

Madem eski karın bu kadar değerliydi, ona aşıktın ne diye boşandın...

Ona olan sevgini anlaman için başka bir kadınla evlenmen mi gerekliydi...

Değişiklik mi istemişti canı acaba, hergün aynı yemeği yemek sıkar insanı derler ya erkekler...

O yedikleri aynı yemeğe değişik tadlar katmak kendi ellerindedir oysa ki...


İclal Aydın'ın bir yazısı geldi dün e-mail olarak, okudum çok hoşuma gitti... Biraz da üzüldüm tabii ki...

Özetle şöyle idi: Kulağı kaşınıyormuş, bir doktor önermişler, gitmiş, doktor kulağına eski sözler kaçtığını söylemiş..

Yalan sözler demiş doktor ve eklemiş bir erkek sözü diye... Cımbızla kulağından çıkardığı bu yalan, eski, cılız
erkek sözü "Seni Seviyorum" imiş...

"Yalanmış ha" diyor İclal Aydın...

Kulağım bile anlamış ama kalbim hala anlamıyor diye sonlandırarak...

Bu güzel yazıyı okuyunca yaşadıkları geldi gözümün önüne ve kendimi onun yerine koydum, kimbilir ne acılar çekmiştir, nasıl yıkılmıştır... Zaten içinin acıdığını söylemişti, nasıl yakar o acı insanın içini kimbilir... Tuna beyde durum aynı mıdır, hiç sanmıyorum, bir değişiklik yaşadı, karısını hala sevdiğini anladı ve yuvasına geri döndü. Hatta bazılarının gözünde yücelmiştir de, çocuğu var ya yuvasına geri döndü ya... Benim gözümde ise kocaman bir sıfır bu adam, tevekkeli hiç sevmemişim... Eşini bu kadar seviyordun ama böyle bir heyecana da ihtiyacın vardı, ihtiyacını gördün heyecan bitti, eh karın da zaten dönmeni bekliyordu, döndün bitti olay öyle mi...

Karısını düşünüyorum daha sonra, nasıl kabul etti bilemiyorum ama benim başıma böyle bir olay gelse asla kabul etmezdim, bende bulamadığı bir şey vardı ki bıraktı gitti, yarın öbürgün tekrar aynısını yapmayacağı ne malum, nasıl inanılır o adama, bırakın tekrar yapıp yapmamasını zaten bırakıp gidince bende de bitmiştir olay... Ona baktığımda sürekli diğer kadına neler söylediği, yatakta ona neler yaptığı gelir gözümün önüne, hazmedemem... Kabullenemem tekrar geri dönmesini, çocuk olsun olmasın farketmez bu, hazmedilecek bir durum değil bence...

İclal Aydın da demek ki bana duyduğu gerçek aşk değilmiş, karısına aşıkmış ve aldatıldım demiş sonrasında... Başlarda kimbilir ne kadar mutluydu neler yaşadı, ya sonrasında yaşadıkları, tamiri mümkün olmayan acılardır bunlar, yıllar geçse de unutulmaz, içini acıtır insanın hatırlanınca...

Kulaklarınıza yalan sözcüklerin kaçmaması dileklerimle...







 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..