- Kategori
- Kültür - Sanat
Kültür; Tarihin dikenlerine takılmış bir tutam koyun yünüdür...

Tarih boyunca üretilen değerlerin çok azı, kültür kimliği ile onurlanarak kalıcı olabilmişlerdir.
İhtişamlı sofralardan eser kalmamasına karşın, adını yaşatmak isteyenlerin kültür değerlerini halen paylaşmaktayız. Bir toplumun yaşam kalitesini simgeleyen kültürel değerler özenle korunarak nesilden nesile armağan edilirler. Edilirler ki; Övünme sadece sözde kalmasın, eserlerle de kanıtlanabilmiş olsunlar. Bu nedenle her uygar insan çevresindeki değerlere saygılı olmayı varlığının kanıtı sayar.
Bu bağlamda ben de "okyanusta bir kaşık su misali" kafayı İstiklâl Caddesi ' ndeki Atlas Sarayı'na taktım. Bu konuda iki blog yazım yayınlandı. Dokuzyüze yakın okuyucuya rağmen ilgililerden halen bir açıklama alamadım.
İlgili sayın okuyucular için blogların adlarını veriyorum:
1- DİLEKÇE
2- AYNAYA BAK İSTANBUL
"Kültür Başkenti İstanbul" etkinlikleri başladı. Gazete haberlerine göre, karnaval kültürünü anımsatan bir proğram uygulanacak. Dilerim ki; İstanbul'un şanına yakışır, kalıcı değerleri işlenir , güncel yaşama damgasını vuran kültür ve sanat etkinlikleri de ihmal edilmez. İşi Popçuların çoğunlukta olduğu meydan gösterilerine dönüştürürsek toplum pek mutlu olur da; Gerçek kültürel aktiviteler gölgede kalabilirler. Zira, işin doğrusu, sanatı toplumun bulunduğu düzeye indirmek değil, toplumu sanatın yüceliğine taşımak olmalıdır. Yarın: "Bunlar mı yapılmalıydı" diye yakınmaktansa, baştan işi sıkı tutmanın yararlı olacağına inanıyorum.
Ben bu kutlamalara, Atlas Sarayı'na kafayı takıp, eleştirel bir tavırla yaklaşmış isem; Bu tavrın ardında başka bir niyet olmayıp, tamamen İstanbul sevgisinden kaynaklandığını gururla itiraf ederim. Saygılarımla...