Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '06

 
Kategori
Sinema
 

Kumanda

Kumanda
 

Bu akşam bir film izledim. Clik/Kumanda...

Sıradan bir komedi filmi diye gitmiştim. Ama bambaşka şeyler yaşamama neden oldu. Her şeyden önce; ilk defa bir komedi filminden ağlayarak çıktım.

Sonrasında ise, beni aylarca düşündürecek denli malzeme topladığım için mutlu oldum.

Ve eve gelir gelmez, tüm düşünce ve hislerim henüz tazeyken klavyemin başına geçtim.

Neler mi düşündüm?
Hadi paylaşalım: Schonpenhour bir değişi vadır. Duyduğumdan beri anlamını tam manasıyla kavrayamadığımı hissetiğim bir sözdü bu. Şimdi anladığımı sanıyorum: "Herkez istediğini yapar ama, istediğin isteyemez"

Bazen hızlansın isteriz hayatımız...
Yaşanmakta olan o sırada her neyse bunaltmıştır çünkü. Artık çaresizlik hissi her şeyden daha çok can sıkar. Ve bir mucize dileriz...

"Gerçekten iyi olduğun için, işte sana dilediğin şeyi vereceğim" diyen biri çıkar karşınıza.

Ansızın beklenmedik bir yerde ve beklenmedik bir şekilde...

Herkez gibi bizde bedelsiz bir mutluluğun olabileceğine ve gelipte, bizi bulabileceğine; inanmak isteriz. Sonunu düşünecek ne tahammülümüz kalmıştır, ne de bunu irdeleyecek yüreğimiz.

Üstelik verilen "biz iyi olduğumuz için verilmişti." Zaten bu verilen için bizden, bir bedel de istenmemişti. Yani bildik anlamda bir fiyatı yoktur bu hediyenin.

Veeee biz ne yaparız? Tabi ki, kabul ederiz.
Sadece tek bir koşul vardır. O da bu bedelsiz hediyenin geri iadesi olmayacaktır...

Güleriz; hem bedelsiz, hem dilediğimiz şey, hem de birde iade mi edecektik.

Bu bir şanstır. Biz özeliz, iyyiz, farklıyız ya...

Zaten bunu hal etmiştik diye düşünür, gönüllü oluruz.

Michel de böyle yaptı. Evet bu akşam izlediğim filmde ki; iki çocuk babası, orta halli mutlu bir evlliği olan Michel de, bizim gibi düşündü ve seçimini yaptı.

Kendine verilen bir uzaktan kumanda aletiydi. Üstelik tam da istediği gibi bir şeydi bu. Komşularınınkinden daha gösterişli ve işlevsel ,mavi renkli ,oldukça teknolojik ve albenili görülen bir alet...

Sonra mı ne oldu?
Hayatı tamda istediği gibi bir hal aldı. Dilediğini, dilediği zaman ve dilediği şekilde kontrol edebiliyordu o. Ve bundan, en yakınlarının bile haberi olmuyordu. Ve tabi ki hepsi bu kadarla da kalmayacaktı.

Güç artık ondaydı. Çok geçmeden kendisinle oyun oynamak isteyen çocukları, ailece yemek yemek için evine gelen yaşlı annesi, hep aynı para kaybetme numarasını yapıp kendini sihirbaz sana yaşlı babası, çok sevdiği halde ilgi ve yakınlık göstermesi ,zaman ayırması gereken karısı, hatta köpeği bile bu kumandanın etki alanına dahi olmuştu...

Bunun keyfine ve gücüne kendini kaptıran Michel' in ise, tek hesap edemediği istediğini isteyebiliceği ama, her istediğinin hızlanan yaşamıyla beraber kendisine geri dönüşelerinin de olacağıydı.

Ve seçemediği tek şey de: Bu dönüşlerin yani sonuçların da seçimleri sırasında olduğu kadar onu mutlu etmesiydi. Onun elinde ki aslında sadece "mutlu olacağını düşündüklerini seçme şansıydı."

Ve bunu yapıyordu da. Ama bunların bir bedeli olabileceği fikrini her nedense, bu seçimler sırasında o da bir çoğumuz gibi hiç düşünmüyordu...

Dilerseniz ben daha fazla anlatmayayımda, siz de bu filmi izlerken benim kadar keyif alabilin...

Birde küçük hatırlatma: Hayatta en komik olan şeyler, hayattımızın en gerçek kısımlarıdır. Aynı komedi filmlerinde olduğu gibi.

O kadar gerçekti ki; neye ağladığım bana kalsın ama ben sonlara doğru göz yaşlarımı tutamadım. Size seyirler...

Sevgi ve ışıkla

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..