Kupayla mı taraftarla mı büyük olunur?

Hıncal Uluç.....  Aslında bizim tartışıp hakkında yazı bile yazamayacağımız kadar büyük bir gazeteci. Her gün sayfalarca yazıyla gazeteleri doldurmak, televizyon kanallarında spordan magazine, edebiyata, müziğe kadar her alanda insanları bilgisiyle tatmin etmek çok büyük bir birikim ve daha doğrusu bilgelik işi.

Ancak gelin görün ki Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti sözkonusu olduğunda, bütün bu bilge kişilik yerini fanatizmin sivri dilliğine bırakıyor.

Nihat Özdemir'in yaptığı açıklamayla hiç ilgisi olmayan bir sahadan, Galatasaray adına cevap  yetiştirmeye uğraşmak aslında Hıncal Uluç'un pek tarzı değildi. 

Nihat Özdemir  maddi duruma yönelik, Fenerbahçe'yle diğer büyük takımları borsadaki değerleri üzerinden karşılaştırırken, Türkiye futbol tarihinde ilk kez yaşanan ve belki de bundan sonra hiç karşılaşılmayacak bu kriz durumunu,  camia olarak kenetlenip iyi yönettiklerinden bahsediyordu. Bu tartışılabilir elbette. Bence bu krizde  -daha önce Hıncal Uluç'un da bahsettiği gibi- esas galip Fenerbahçe taraftarı oldu.  Yönetimin kusursuz bir kriz yönetimi gösterdiğini ise düşünmüyorum.

Diğer takımların;  "bizde şu kupa var", "bizim bina sizinkinden daha büyük", " bizim adımız daha uzun" gibi yanıtlarla boğuşması bile,  bitti denilen Fenerbahçe'nin halen rakiplerinden çok önde olduğunu gösteriyor.

Ancak Sayın Hıncal Uluç daha önceki söylemlerinin aksine büyüklüğü bu kez kupalara endekslemiş. Büyüklüğün tarifini "taraftar" olarak yapan Büyük Usta niye fikrini değiştirdi bilmiyorum. Aslında onun da zaman zaman bahsettiği gibi büyüklüğün esas ölçüsü taraftar. Sanırım  Fenerbahçenin bu haldeyken bile herşeyiyle imrenilecek bir camia oluşu, bir Galatasaraylı olarak,  O'nu da zıvanadan çıkarttı.

Sen yaz Büyük Usta, zevkle okumaya devam edeceğiz. Çünkü arada bir de olsa fanatikliğinden sıyrılıp doğruları yazan yine sen olacaksın.  Fenerbahçe'yi yazarken de,  Aziz Yıldırım'a nefretin değil, seyirciye olan saygın  öne çıksın, bize o kadarı yeter.