- Kategori
- Öykü
Kurak Mezar

Masanın yanındaki sandalyelerden birine oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Bulunduğum odanın bir penceresi Beyoğlu’na diğeri Tünel’e bakar.
Bu halde ne kadar bir zaman kaldığımı bilmiyorum. İki yüksek denizcilik okulu talebesinin Beyoğlu tarafından aşağı inmeleri bana onu hatırlattı. Her ikisi de yakışıklıydı ama sağ taraftaki tıpkı ona benziyordu. Belki de çok uzaktan gördüğüm için böyle zannediyordum.
Ona böyle bir bahar akşamı rastlamıştım, iri koyu mavi gözleri, siyah saçları… Gözleri beni bir anda kendine bağlamıştı. Daha evvel hiç görmemiştim fakat çok yakınlık duydum. Konuşma teklifini tereddüt etmeden kabul ettim. Onu tanımadan evvel aşkı, sevgiyi bilmiyordum. Onu tanıdıktan sonra her şey değişti. Bir anda büyüdüm olgunlaştım. Ne tatlı hayallerimiz sarsılmaz ümitlerimiz vardı, evlenecek mesut bir yuva kuracaktık.
Bir defasında şöyle söylemişti:
- İnsanlar bir defa doğar bir defa evlenir ve bir defa ölür. Şu dünyada mesut olmak varken niçin bedbaht olalım? Kararımı verdim evleneceğiz, yavrularımız olacak, yuvamıza saadet getirecekler.
Ne tatlı hayal…Ben senelerce onun bu ümidiyle yaşadım. Kaptan olmasını bekledim. Bu bekleyiş meğerse sonsuzmuş. Kim derdi ki sevgili İlhanım beni ebediyen bir daha gelmemek üzere terk edecek. O büyük kuvvet onu ebediyen elimden aldı.
Hayali gözümün önünde yine seneler evvelki gibi siyah elbisesi. beyaz şapkası gözlerinin içi gülerek bana bakıyor ve :
-Mesut olacağız, saadetimize kimse karışamaz.
-Evet İlhan biz birbirimizi çok seviyoruz.
Aradan kapkara bir çok seneler geçti, o yine kalbimdeki eski İlhan olarak kaldı. Ölümüne sebep olan o feci gün tekrar gözlerimin önünde canlandı.
Bir yaz günü beraber adaya gidiyoruz ve vapurun da kenarına dayanmış denizi seyrediyorduk. Birden nasıl ne oldu kendimi denizin içerisinde buldum. Yüzmek bilmediğim için suya battım gerisini hatırlamıyorum. Gözlerimi hastanede açtım İlhan başucumdaydı. Kendime geldiğimi görünce:
-Allah’ıma çok şükür kurtuldun.
-Sana hayatımı borçluyum İlhan.
Hıçkırıklarım arasında son nefesini verdi. Yıllarca onun yolunu bekledim, kendime zulmettim evlenmedim, erkeklerden kaçtım saçlarıma beyazlar doldu. İlhan genç kızlık aşkımla kalbimde hala yaşıyor.
Haftada iki defa beyaz mermerlerle süslü olan mezarına gider, çok sevdiği beyaz güllerden götürürüm.
Yıkılan hayallerimden, tatlı ümitlerimden ilhanım kurak mezarı kaldı…
TÜLİN SÖKAL/HASKÖY
Yıl 1960… Gencecik bir kızın polis akademisinde okuyan sevgilisine vermek için hazırlamış olduğu bir kitap… Daha doğrusu 3-4 yıl gibi bir zamanda gazeteden kestiği kağıt parçalarından bir kesitti bu öykü… Akademide okuyan genç gün olup ayrılınca sevdiğinden bu değerli kitabı görmeye dayanamaz ve çok sevdiği yeğenine verir.
Yıl 1976… Manevi değeri olan bu kitap bir süre bu yeğen de kaldıktan sonra bu kişi çok kıymet verdiği arkadaşına hediye eder… İçeriğinden çok hikayesiyle önem kazanan bu kitap merak uyandırıp çok kişi tarafından istense de çok iyi bir şekilde yıllarca saklanmayı başarmıştır…
Yıl 1996… dan beri varisi olduğum bu kitabı bana vermekle mutlu eden biricik anneme sevgilerimle…
Yıl 2013... Kimseye vermeyi düşünmediğim bu kitabı şimdi hayatıma anlam veren,bir ömür sevebileceğime inandığım,sevgilim,nişanlım,eşim kısaca herşeyim diyebileceğim birine hediye etmeyi,aynı evde okumayı diliyorum...