Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Kürtler ve Türkler dikotomisi

Dikotomi sözü sanırım Türkçe'ye ikili bölü anlamında çevriliyor ve bir bütün temel iki ana parçaya bölünmesi anlamına geliyor. Bir bütün pek çok açıdan sınıflandırılabilir. Ama iki bütünleyici ve karşıt eksene bölünebildiğinde dikotomi oluyor. 

Bu bir olguyu analiz etme ve anlama yöntemi. 

(Bu kavramın burada dakik bir izahının amaçlanmadığını belirtirim, isteyen daha ayrıntılısına bakabilir. 

Türkiye'deki siyaset alanına baktığımız zaman Türkiye'de yaşayanlar Türkler ya da Türkiye vatandaşları olarak adlandırılıyor ama Kürt etnik kökeni üzerinde etniseticilik yapanlar çok farklı unsurları içeren bütüncül yapıyı, yanlış bir şekilde, Türkler ve Kürtler dikotomisi diye ikiye ayırıyor. Bu bölümleme yanlış olduğu halde hem etniseticilik yapanlar ama hem de ona karşı olanlar bu yanlış bölümlemeyi sorgulamadan doğru gibi kabul ediyorlar ve bu ayrım üzerine başka yanlış düşünceler inşa ediyorlar. 

Bu yanlış bölümleme şuna benzer; içinde elmaların, armutların, ayvaların vs.nin olduğu bir meyve sepetini, meyve sepeti ve ayvalar diye iki ana eksene bölmek gibi bir işlemdir bu. Bir kere meyve sepeti parça değildir bütündür, içindeki her bir meyve parçalardan sadece biridir. 

Bu mantıksal bir hata olsa da etniseticilik yapanların işine gelir: 

Bu akıl yürütme tarzı onlara büyük bir psikolojik güç veriyor. Bu bölme yöntemi ile, toplumun tüm diğer kesimlerini, kendilerinde aynı konumda olmasına rağmen aynılaştırıyor ve aralarında yarattıkları farkla ötekileştiriyor. Bu hem kendilerini özne kılıyor ve hem de bu mantığı yalapşap kullanan genel kesim, içinden çıkamayacakları bir sorunsala giriyor. 

Çünkü aslında kullandığınız her söylem, bir siyasal perspektiftir ve siyasal yaklaşımdır. Siz kullandığınız perspektifi yeteri kadar sorgulamadığınızda, kullandığınız söylem dilinin kurbanı olursunuz, o dilin kavramlaştırmaları içinde kaldığınız için, ruh olarak, tamamiyle karşıt bir düşünce de olduğunuzu sansanız bile, o söylem dilinin çerçevesini aşamazsınız. Her kavram bir cevaptır çünkü. Cevap olan kavram üzerinden yeni soru soramazsınız. Elbette dil, gramer size sözdizimi üzerinden bu imkanı verir görürür. Soru soruyormuş gibi sanabilirsiniz, ama cevapların dışına çıkamazsınız. 

Türkiye'de pek çok farklı etnik köken vardır. Kürtler de onlardan biri. Onlar şöyle deselerdi makul olurdu: Biz demokratik özerklik istiyoruz ve diğer tüm etnik kökenler de istemelidir. Ya da biz isteriz onlar ne yaparsa yapsın karışmayız. Ama Türkiye'de Kürt etnisetinin ve diğer etnik kökenlerin varlığı tartışılmazdır. Biz sepetteki elmayız diye, sepetteki tüm diğer meyveleri armut sayamayız. 

Burada yukarda koşullu olarak kullandığım bazı kavramlara olan itizarımı dile getirmem gerekir. Yoksa Kendine etnik nitelik yüklemeyi çok önemli bi şeymiş gibi, onun üzerinde siyaset yapmanın doğru bir şeymiş vs. olduğunu olumlamış olurum. 

Bu itirazlardan ilki; bir etnik kökenin, genellikle öyle sanılsa da, bir insanı adam yapan bir kriter olmak zorunda olmadığıdır. Bir insan insanca yaşamak için bir etnik kökene sahip olmak zorunda değildir. Etnik köken insanın onuru da değildir. Etnik köken siyasal bir kavramdır. Etnik kökenin siyasallaşmasının aşırı ucu ırkçılıktır, ılımlı ucu ise gizli faşizmdir. 

İkinci olarak; bir yapıyı iki ana doğru olarak bölsek bile, kalan bölümlerin kendi içinde yine başka parçalara bölünmesinin önünde durulamaz. Yani, bir parçayı ikiye bölmenin ve kalanı da diğer parçalara bölmememin makul bir nedeni olmalıdır. Bunun hiçbir makul nedeni olamaz. Bu bölümleme kavramsal olarak tek bireye kadar iner. Belli bir etnik köken iddiasıyla belli bir bölümleme düzleminde kalmak, siyasal bir oyundur, evrensel bir hak olarak savunulamaz. Sadece siyasal olarak hak olarak savunulabilir. 

Üçüncü olarak; etnik köken bilimsel değildir. Örneğin kendisinin Türk ya da Kürt etnik kökeninden geldiğini söyleyen kimselerin sanki ellerinde DNA raporları var ve sanki DNA raporlarıyla bir insanın etnik kökeni tespit edilecekmiş gibi, sanki Tanrı var da, insanları etnik ırçık bir tarzda yaratmış gibi. 

Basında bazen DNA yapısından hareketle bir kimsenin etnik kökenin çok çeşitli olduğu yolunda haberler çıkıyor. Etnik kökenin çok çeşitlilik göstermesi, benim tezime destek verir ama, ben daha da ilerisini söyleyerek, bir etnik kökenin baz noktası nedir diye sormak isterim. İlk Türk kimdir mesela? İlk Türk diye bir şey var mıdır? Bu ancak Tanrı inancıyla makul hale gelebilir gibi. Tanrı milletleri yaratmıştır şeklinde. Ama bu da çok açık bir iç tutarsızlıktır. Çünkü duyduğum kadarıyla Tanrı'nın ilk olarak iki insanı yarattığı söyleniyor. Bu açıdan da etnisetilcilik tamamiyle siyasal bir kavramdır. 

Son bir nokta olarak elbette siyaset kuralları yıkarak yapılabilir, kuralın içinde kalarak yenilik üretemezsiniz, top gibi dönersiniz. Bu nedenle öncü, yıkıcı ve muhalif olmak zorundasınızdır. Kürt etnisiteci politikası da böyledir, hiç kuşkusuz yaşanan sorunlar vardır ve bu Türk etnisitecilik anlayışının ülkede kışkırtılmış ve bu yolla pek çok kesime katliamlara varan suçların önü açılmıştır. Ancak sorunlar yeni sorun yaratacak bakışlarla çözümlenemez. Kürt etnisitesiciliği yapan politikacılar bunu gözardı ediyorlar ve bir coşkuya kendilerini kaptırmışlar çünkü AKP laik cumhuriyet aleyhtarlığında bu kesimden destek alıyor ve bir bakıma hedefler aynı oluyor. Onun yarattığı bir atmosfer var. Halbuki kendilerini Kürt halkının temsilcisi olarak kabul eden kişiler, yukarda belirttiğim kavramsal sorunları yanında, bu konuda dahi meşru değillerdir. Denebilir ki, bunlara Kürt halkının yaşadığı bölgelerden oy geliyor. Ok tamam da, ama bir Kürt etnik kökenli bir vatandaş acaba tam olarak ne için bu kimselere oy veriyor? Bunun garantisi nedir? 

Türkiye'de poliste, askerde olan hangi etnik kökenli insanların hangi bölgelerde yaşadığının, herhalde mahalle mahalle köy köy dökümü vardır. Örneğin Türkiye'nin etnik köken haritası nedir gibi sorulara bilimsel cevaplar verilmeli ve bunlar bilimsel bilgi olarak araştırılmalı kamuoyuna açılmalıdır. Seçim barajı kaldırılmalı, partiler ayrı devlet kurmak üzrinden de politika yapabilmeliler, her şey açıklıkla olmalı ve her ne oluyorsa meşru zeminlerde yürümelidir. 

Çözümler tüm toplumun kabulune ve rızasına dayanan yollarla ilerlemelidir, yoksa çözüm üreteceğiz derken yeni savaşlar üretir durursunuzu, onlarca yıl Türkiye'de yapıldığı gibi. 

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara