- Kategori
- Siyaset
Kuru bir yaprak

Yurt edindiğimiz, uğrunda can verip, her karış toprağını şehit kanıyla suladığımız Anadolu bir cennet. 7. bölgenin yedisi altından da irili ufaklı dereler, çaylar nehirler ırmaklar akıyor. Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Mersin’e, Karabük’ten Hakkari’ye uzanan coğrafya’yı insan vücudunu saran damar gibi akarsu kuşatmış. Yatağında sesiz sedasız akan Dere ’ye, Çay’a, Irmak ve Nehre; uzaktan baktığınızda, zannedersiniz ki, İçinde bir tek akıntı var. İçine dalıp, buz gibi suyu teninizde hissedip, soğuktan çeneniz titreyerek dişleriniz birbirine vurduğunda, anlarsın ki, akan su içinde, nice akıntı gizlidir. Hepsi ahenkle ayrı, ayrı akar. Bu coğrafya üzerinde, gülümseyerek Kars’tan, Hakkari’den doğan Güneş: Edirne’den tıpkı akarsu içindeki nice akıntı gibi, birçok renklerle hüzünle batar. Güneş’in doğması ve bir Gün’le başlayan takvimi, Haftalar, Aylarlar Mevsimler kovalar. Arkasından koca bir yıl gelir. Yılın eskisi alemi terk edip giderken, yenisi davulla zurnayla, dansözle, köçekle ve havai fişekle karşılanır. Düşündüm de; sayılarla sınırlı, Ay’a, Hafta’ya Saat’e bölünmüş Yıl, bir bütün mü? Gelip giderken onun içinde de akıntı var mı? Mevsimler bir birini kovalarken, görünen renkler, hissedilen ısı, açan çiçekler bir mi? Akarsuyun zahiri görüntüsü eski ve yeni yılda da var mı? Mevsimler aylar haftalar bir birini kovalarken, kainatın en mükemmel varlığı biz insanlar bu derinliğini görüp, hissediyor muyuz? 2010’da ormanı bir bütün olarak görmek yerine, ormanın içindeki ağaç cins ve nevilerini tek, tek saymayı demokrasi sayan bir anlayışla yolcu ettik. Bölücülük pirim yaptı. Her kademede birlik ve beraberliğe kurşun sıkıldı. Dillerden zehir aktı. Irmağın içinde ahenkle akan suyu görmek siyasilerin işine gelmedi ve suyu tersine akıtmaya çalıştılar. Yeni yılın ilk gününde de umutları yeşertecek akıl birliği yok. BDP Genel Başkanı Demirtaş, Tunceli’de Yine Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek maddelerini fiilen yok saydı. Ağzını bozdu ve Meclisteki iktidar ve muhalefet partilerine üçkağıtçı yaftasını vurdu. Bir başka BDP ’li de “YARALI FİL” ifadesi ile yeni yılın hiç de beklendiği gibi güllük gülistanlık geçmeyeceğinin ilk işaretlerini verdi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Haziran 2011’ de yenileneceğe ve bu tarihte genel seçim yapılacağına göre, iplerin ne kadar gerileceğini tahmin etmek için kahin olmaya ihtiyaç olmayacak. Ülkemiz üzerinde esen ayrılıkçı rüzgarın derinliğini görmek için suya daldığımız gibi, rüzgarın içine de dalmalı, arasında kanat çırpmalı, uçmalı ve esen yeli tenimizde, bedenimizde duymalıyız. Yoksa akıntının önünde kuru bir yaprak gibi sürüklenip gitmek kaderimiz olacak.