- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
Kurumsallaşma Sorunsalı (1)
Şirket nasıl kurulur? Bu konuda illerin sanayi ve ticaret müdürlüklerinde, sanayi ve ticaret odalarında yeteri kadar bilgi ve doküman sunumu yapılmaktadır. İstenen evrakları oluşturup başvuruyu yaptıktan sonra şirketinizi kurabilirsiniz.
Diğer taraftan; Medeni Kanun çerçevesinde aile kurulabilir, Dernekler Kanunu çerçevesinde Dernek kurulabilir; Yürütme, yasa çıkartarak kamuya hizmet amacıyla Kurum kurabilir...vs.
Bir organizasyonu (aile, işletme, şirket, STK, kurum...) kurmak önemlidir fakat daha önemlisi, onu yaşatmaktır; kuşaklar boyu sürekliliğini sağlamaktır.
Fertlerin bir araya gelme ve organizasyonlara iştirak etme istekleri, onların geçmiş tecrübelerine, bilgi ve kabiliyetlerine; toplumun ortak değerler sistemine ve mevcut hukuk sistemine bağlıdır.
Değerler sisteminde dürüstlük, adalet, güven ve açık yüreklilik yıpranmışsa bir araya gelme ve birlikte hareket etme zorlaşır. Bu zorluk, hukuk sistemindeki yasaların kişi veya kuruluş haklarını birbirine karşı teminat altına alabildiği ve adaleti sağlayabildiği oranda aşılabilir.
Dolayısıyla;
Organizasyonlara iştiraklerde esas belirleyiciler, mevcut hukuk sistemi ile organizasyonun güven, iletişim, yetki ve sorumluluklar gibi temel faktörleridir.
Ülkemizde, hukuk sistemindeki boşlukların istismar edilmesiyle yaşanmış acı tecrübeler hayli geniştir: 70’li yıllarda yapı kooperatifleri, 80’li yıllarda bankerler, 90’lı yıllarda bankalar... olayları gibi.
Turgut Özal Birinci Hükümeti döneminde başlatılan ve sonra gelen iktidarlarca “<ı>Bu iş öyle yapılmaz; aha böyle yapılır...” şevkiyle uygulanan yatırımları teşvik politikaları... Sonuçta; çoğunlukla ipini koparmışların elinde heder olan nakit kaynaklar...
Organizasyonlara iştirakten kaçınmaya sebep normalde, hukuk sistemine olan güvensizlik; dolayısıyla değerlerin ve hakların istismar edilebileceği endişeleridir. Buna rağmen şu dönemsel üzücü olaylar Türkiye’de yaşanmıştır... İlginç olan; insanlarımızın risk almaya ne denli yatkın oldukları (cahilin cesareti) gerçeğidir.
Organizasyonların sonunu hazırlayan etkenler, yazılı kaynaklarda olabildiğince detaylandırılmıştır. Biz, temel etkenler notasında şunu söyleyebiliriz:
Organizasyonların dağılmasında, yönetim yetersizlikleri ile bunun yol açtığı çatışmalar vardır ancak, değerlere ters düşen tek bir tercih dahi, sonun başlangıcı olabilir.
Organizasyonun yaşatılması ve geliştirilmesi hangi şartlara bağlıdır?
Bu konuda teori destekli genelleştirilmiş bilgilere ulaşmak mümkün. Ancak bilgilerin operasyonel hale getirilmesi, başlı başına tecrübe ve beceri isteyen bir konu. Sunulan eğitim ve danışmanlık hizmetleri ise Türkiye gerçeğinde küçük işletmelerin satınalma gücünün fevkalade üstünde.
Biz bunu hep yaşadık... 90’lı yıllardı; Doğu Anadolu illerimizden birinde ilin örnek ve öncü İşletmesini yaratma uğruna gönüllü eğitim ve danışmanlık hizmeti sunmaya talip olmuştum. Bu çalışmalarda şu soru ve yorumlarla karşılaşmıştım:
Birisi: “Bedelsiz eğitim vereceksin, danışmanlık yapacaksın... İyi güzel de... Senin Dernek kredi de verecek mi? Sen onu söyle.”
Diğeri: “Ben, Ürün Belgesi bedelini ödeyemedim, belgeden vazgeçtim... Şimdi sen yok Toplam Kalite, yok süreç, yok eğitim, falan filan... diyorsun.”
Diğeri: “Eğitim vereyim dedin... Niye burası mekteptir?”
Bir diğeri: “Benim altı oğlum var; her birine bir görev vermişim... Seninse bir oğlun var; sen sanayici olamazsın.”
Bir diğeri: “Muafiyetlerin geliştirilmesi lazım. Krediler büyük oranda geri ödemesiz olmalı, kalanı da uzun vadeye yayılmalı. Yeni Pazarlar bulunmalı... Anlayacağın: Devlet bize sahip çıkmalı; çıkmazsa tezgahı kapatır gider, batı illerinde açarız.”
Bir diğeri: “Kalifiye eleman bulamıyoruz; mühendisler ise hiç gelmiyor. Verdiğimiz ücreti beğenmiyorlar”
Bir diğeri: “Niye bu eğitimlere (Toplam Kalite Yönetimi) politikacılardan ve bizi yönetenlerden başlamıyorsunuz?”
İşten çıkartılan bir işçi de ağlarken şunları söylemişti:
“<ı>Hocam üç aydır deneme süresi diye canımı dişime taktım, kuruş para almadan ve sigortasız çalıştım; dolmuş parasını cebimden verdim belki beğenirler, daimi işe alırlar diye... Şimdi ‘Seninle çalışmak istemiyoruz!’ dediler. Şu gazeteye bak Hocam! Yine ilan vermişler; “Eleman Alınacaktır!’ diye...”
Yüreğime işleyen bu durum için sorumlu kurumun müdürüne gitmiştim; şu cevabı vermişti:
“<ı>Problem, birkaç yerden bize daha önce gelmişti; takibata geçtik, soruşturmalar başlattık. Sonrasında kaç Bakan bizi telefondan aradı biliyor musunuz?<ı> ‘Sanayicilerimizin üstüne gitmeyin!’ diye.”
1998 ve 2001 yılları arasında siyasi otoritelere yönelik yoğun rapor sunmalarımızın etkisi oldu mu bilinmez ama KOSGEB bugün “Girişimciliği Geliştirme” kapsamında bedelsiz eğitimler vermekte, bu eğitimleri başarıyla tamamlayanlara kendi işletmelerini kurabilmeleri için uygun şartlarda kredilendirme yapmaktadır. Tabi kendi sorumluluk alanında; sadece İmalat Sektöründe...
Organizasyonların kurumsallaşması bir zorunluluktur. Ancak bu zorunluluk, hukuk sistemi ile desteklendiği zaman bir anlam ifade edecektir düşüncesindeyiz.
Devam edecek.
Bir Şiir:
Pervaneler
Yanmış bir ten, dökülmüş tül kanatlar,
Işığında kavrulmuş pervaneler.
Bitmez bu hasret, dinmez şu elemler
Karanlığında, şaşkın pervaneler.
Her an kıpır kıpır, hep pırıl pırıl,
Yıldızına koşan şu pervaneler;
Ya tükenen sabır, ya karasevda
Ateşinde, kavrulmuş pervaneler.
Artık solmuş rengi ilkbaharların,
Süzülmüş ve erimiş şu bedenler;
Tutuşup dökülüyor birer birer,
Işığında, kavrulmuş pervaneler.
Bekir Ali