Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kuşburnu

"Hadi kalkın çocuklar, bugün yapacak çok işimiz var" dedi annem. "Bugün tatil.. Sizden, bugününüzü bana yardım ederek geçirmenizi istiyorum. Buna ihtiyacım var."

Herkes sıcacık yataklarında yatıyorlardı.
Sevgi dolu, şefkat dolu bir annenin sıcacık bir sesiydi odada yankılanan.
"Acaba annemiz bugün ne yapacak!"

Herkes kalktı. Yine sevgiyle hazırlanmış bir kahvaltının ardından işe koyunuldu.
Anneleri bugün kuşburnu pekmezi yapacaktı.

Kuşburnu; dağlarda ve kırsal yamaçlarda kendiliğinden yetişen bir gül çeşididir. Renkleri genelde uçuk pembe tonlarındadır ve bu renk insana huzur verir. Bu gül yapraklarını dökerek sonbahara doğru koyu kırmızı renkte meyveye dönüşür.

Çok zahmetli, çok eziyetli bir iştir. Keyif verici yanı, pekmez pişip, bidonlara doldurulduktan sonra kazanda arta kalan kalıntılarını parmaklarımızla yalamaktı. Sadece o anı güzeldi. Daha sonra kahvaltı sofralarına konan kuşburnu bir şey ifade etmiyordu. Her sabah geliyor, gidiyor pekmez de hiç bir azalma olmuyordu. Oysa vitamin deposu bir besindi.

Herkes o anın keyfini çıkarabilmenin verdiği hazla işe koyuldu.
Oturduğumuz yerde çok iyi komşuluk ilişkileri vardı. Bu tür işler emek imecesi şeklinde yapılırdı. Herkes gelir, bir işin ucundan tutardı.
Mevsimine göre; asma yaprakları basılır, salçalar yapılır, konserveler yapılır, reçeller yapılırdı kış için..
Ama bugün kuşburnu yapılacaktı.
Kimi odunları taşıyor, kimi ocak kuruyor, kimi sacayağı getiriyor, kimi bakır kazanları getiriyor.

Evin önündeki meyve ağaçlarıyla dolu bahçede önce ocak yeri ayarlandı. Bir çukur açıldı. Kenarlarına tuğlalar koyuldu. Saçayağı ve altına da odunlar yerleştirilerek yakıldı. Kazan da üzerine oturtuldu. İçine su dolduruldu ve kaynamaya bırakıldı.

En önemli işlem tamamdı. Diğer tarafta kuşburunları teker teker ayıklandı ve yıkandı. Ocakta kaynamakta olan suya atıldı ve kaynamaya bırakıldı. Kısa bir süre kaynadıktan sonra ezilebilme kıvamına geldi. Ezilme kıvamına gelen kuşburunları başka bir kazana eleklerden geçirilerek ezilerek süzüldü. Aynı şıra daha ince eleklerden geçirilerek yine başka bir kazana süzüldü. Çok dikenli bir bitki olduğu için çok titiz davranmak gerekiyordu. Sonra kaynamaya bırakıldı. Sürekli karıştırılıyordu. Altına yapışmaması için.

Yine bu arada çaylar yapılıyor, pastalar, börekler, çörekler çayla birlikte, ikram ediliyordu. Tatlı sohbetler eşliğinde..
Bu arada komşular sırayla karıştırıyorlardı.
Kuşburnu artık kıvamını bulmuştu. şekeri de ilave edildikten sonra bir taşım daha kaynatıldı ve soğumaya bırakıldı.
Evet beklenen an gelmişti.
Kuşburnu biraz soğuduktan sonra bidonlara dolduruldu ve bizler kazanla başbaşa kalmıştık.
O en keyifli anla..
Sanıyorum ki çok az insan yaşamıştır o keyifli anı..
Arkasından şeker pancarları ocaktaki küllenmeye yüz tutmuş közlerin ortasına gömüldü. Pişmesi için.
Bir süre sonra onlarda kızarmışlardı şekerli sularını dışarı bırakarak, dışarıya yaydıkları o yanık şeker kokularıyla..
Közde şeker pancarı muhteşemdi..
Kuşburnu güzel!.. Tatlı sohbetler güzel!... Közde şeker pancarı güzel!..
Yaşadığımız her anın keyfine varmak dileğiyle..

 
Toplam blog
: 12
: 637
Kayıt tarihi
: 14.09.06
 
 

Bütün insanların o çocuksu saf hallerini koruyabilmelerini dilerdim. Her şeye rağmen.. Tamamen amatö..