Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Aralık '14

 
Kategori
Öykü
 

Kuyu

Kuşlar öyle ötüyordu ki adeta kavga yapıyorlar sanırdınız. Ağaca önce iki serçe gelmiş ardından çoğalmışlardı. Aralarında b ir meseleyi hallediyor gibiydiler.

Bestami bir süre onları izledi. Kuş sesinin muhabbet olduğunu düşünmüyordu. Bu serçeler çığlık atıyordu. Muhabbet sesi kulağa hoş gelendi. Serçelerin bu durumu kuralı bozuyordu. Bestami oturduğu ağacın altından kalktı. Yürümeye başladı. Geri dönüp tepedeki ağaca baktığında serçeler hala oradaydı. Düşündü. “kuşlar insanlardan kaçar. Ben varken nasıl olur bu?” diyordu. Şaşırmıştı. Bunu yeni fark etmişti. Belki o an her şeyi unutup serçelere bakmasındandı. Çünkü kötü niyeti hayvanlar daha iyi algılıyordu.

Köyün en ücra köşesine gelmişti. Roma devrinden kalma duvar kalıntılarına baktı. Bazı yerler çukur görünümündeydi. Bu zamanında kaçak kazı yapanların işiydi. Biraz ilerleyince yeni kazılmış bir kuyu ile karşılaştı.Toprağın nemli olması onu endişelendirdi. Kuyunu sahipleriyle karşılaşmak kötü olabilirdi.Oradan uzaklaşmaya kara verdi.Köye doğru yol aldı.

Gece olmuştu.Sokaklarda kimse yoktu.Cırcır böceklerinin sesi bütün köyü istila etmiş gibiydi. Bestami yatağında sağa sola doğru kıvranıp duruyordu. Gözüne uyku girmiyordu. Aklında öğlen gördüğü o kazılmış kuyu vardı. “ Ya orada bir hazine duruyorsa?” diye düşündü. Belki de kazmışlar ama hazine bulamamışlar. Fakat o kuyuyu kazarak daha derinlerden çıkarabilirdi.Heyecanla yatağından kalktı. Üzerini değiştirdi. Eline gaz lambası alıp yaktı. Sonra Kazma ve kürek alıp evden çıktı. Harabeye doğru yol aldı.

Bestami karanlıktan tedirgindi. . Dikkatle etrafa göz gezdirerek ilerliyordu. Köy onun yaşadığı yerdi. Ama tarihi kalıntıların olması niyeti kötü olanları da buraya çekebilirdi. En ufak bir ışık kaynağı olsa hemen gaz lambasını kapatacaktı.

Bestami duvar kalıntılarına yaklaştığında kimsenin orada olmadığını gördü. Hızlı adımlarla kuyu kazacağı yere geldi.Gaz lambasını daha iyi aydınlatacak biçimde bir taşın üzerine koydu. Elinde kazma ve kürekle kuyuya indi. Sabaha kadar kalmaya niyetliydi.Aklında zengin olma hayali vardı. Çil çil altınların ışığı adeta toprağın altından sızıyordu. Daha şevkle çalışmaya başladı.

Çıkan toprağı atmak zor olsa da umursamıyordu.İçindeki inanç onu ateşlendirmişti. Kısa zaman sonra sert bir zemine rast geldi. Kazmayı tekrar indirdiğinde bu sefer çarptığı şeyin taş olmadığını anladı. Kazmayı bıraktı. Eliyle toprağı eşelemeye başladı. Sert şey görünmüştü. Bu metal bir kutuydu. Heyecanlandı. Kuyudan çıktı. Kutuyu gaz lambasının ışığına tuttu. Altından değildi. Ama içinde değerli şeyler olmalıydı. Bir taş bulup kutunun çürümüş kilidine hızla vurdu. Ve açtı. İçinde deriden bir rulo buldu. “Bu da ne böyle?” diye söylendi. Ruloyu açtı. Işığa tuttu. Roma harfleri ile yazılmış bir belge olduğunu anladı. Ruloyu sarıp kutusuna yerleştirdi. Ardından kazma ve küreğini alıp oradan uzaklaştı.

Bestami bulduğu bir hazine değil de belge olduğu için daha çok seviniyordu. Eğer yazıları deşifre edebilirse bilgi altından daha değerli olacaktı. Onun yeterli birikimi vardı. Tarihi yazıyı nasıl deşifre edeceğini biliyordu. Bir kağıda derideki yazıları aktaracak, sonrası yavaştan gelecekti.

O gece Bestami keyifle uyudu.Sabah uyandığında planını işe koydu. Derideki yazıları kağıda geçirdi. Sonra şehre gidip araştırma yapacaktı. İşi kısa sürecekti. Roma dili için bilgisayar sözlük programı kullanacaktı.

Bestami köyden ayrılmadan önce son kez harabelerin olduğu yere gitti. Ama karşılaştığı boş değil dolu bir kuyu idi. Şimdi hiçbir bilginin saklı kalamayacağını daha iyi anlıyordu. Sanki gaibten bazıları ona yardım etmiş ve toprağın altında gömülü olan bilgiyi vermişti. Kuyuyu kimin doldurduğu ise meçhuldü. Bestami’nin dikkatini çekense zeminin hiç kazılmamış gibi kupkuru olmasıydı.

Tuna M. Yaşar

 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara