Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '08

 
Kategori
Dostluk
 

Kuzen kuzu

Kuzen kuzu
 

işte benim kuzen kuzum :))


Hiç kimsenin yanında onun yanında konuştuğum kadar çok konuşmadım, hiç kimse o kadar çok nasiplenmedi dırdırımdan, ben bile bazen kendime katlanamazken o bana katlanmayı başardı ve tabi ki hiç kimsenin kahrını çekmedim onun kahrını çektiğim kadar... Kuzenim Esra... Bugün onun Doğum günü ve o şu anda benden çok uzaklarda... Biraz bizden bahsetmek istedim o yüzden...

***
Geçen yazdı sanırım, kavganın nedenini bile hatırlayamıyorum şimdi ama kahvaltı masasındaydık, suratlar beş karış... birbirimize bakışlarımız delici, dayanamadım ve aramızdaki kavgayı son sürat bir saçmalık uçurumuna yuvarlayan o ilk cümleyi kurdum;

- Gözlerini pörtletip bakmazsan sevinirim, zaten kocaman gözlerin var pörtletince korkuyorum

- Bana diyene bak sanki senin gözlerin küçük, asıl ben korkuyorum sen bakınca

- Senin gözlerinden küçük olduğu kesin

- Git aynaya bak, senin gözlerin hep pörtlekk

Kavga buradan sonra epey dallanıp budaklandı ve ben en sonunda sesimi epey yükselterek, çok ciddi bir ifadeyle “eeee yeter tamam ben aslında senin kuzenin filan değilim... kurdum ben kurt... Senin kuzenini yedim. Gözlerim büyük çünkü seni daha iyi görebilmek için tamam mı? Rahatladın mı?” diye carladım, ne dediğimin çokta farkında olmayarak... o'da ilk başta pek anlamadı söylediklerimi, bir süre sonra ikimizde söylediğim şeyin farkına varıp gülmeye başladık ve abuk sabuk kavgamız sonlandı... ( Esra ile kavgalarımız hep berabere : )

***
Bütün sırlarımı bildiği ve ailede ketumun ketumu olarak nam saldığım için çok badireler atlattı benim yüzümden “Öykü’ nün derdini anlayabilmek için Esra’ yı ters çevirip sallamak lazım, ne varsa ondan dökülür... kesin biliyordur her şeyi” cümlesiyle epey gözünü korkuttular... üstelik Esra’ yı ters çevirip sallamak pekte zor bir iş değildir kilosunun 42 kendisinin de yere epey yakın olduğu düşünülünce : )

***
Ona baktığım bir kahve falında Hacettepe’ nin amblemini görüyorum, bence sen Hacettepe’ yi kazanacaksın dediğimde az daha dövüyordu beni “Hacettepe’ deki bölümler benim alanım dışında hiç Hacettepe yazmayacağım ben, sallıyorsun bari isabetli salla” dedi ama şu anda Hacettepe Arkeoloji’ de okuyor... Hatta şimdi benden çok uzaklarda, kazıda...

***
Bir gün kıvrıldığı koltukta “sen anlat, ben seni dinliyorum dostum” diye beni kandırmıştı da yarım saat kendi kendime konuştuktan sonra fark edebilmiştim horultularını. Esra’ nın yastığı gördükten sonra uykuya olan mesafesi beş saniye : )

***
Geçen yaz diğer kuzenimiz evlenirken ve kuzenimizle aramızdaki kavgadan dolayı çok isteksiz gittiğimiz nikah töreninde, yan yana oturup nikah kıyılmadan beş dakika öncesine kadar dedikodu yapıp birbirimizin kulağına “nikah memuru sizi karı koca ilan ediyorum dedikten sonra, kuvvetlice alkışlıyoruz ve Nurcan’ dan sonsuza kadar kurtuluyoruz” “artık gerisini damat düşünsün kih kih” diye birbirimize telkinlerde bulunup o nikah töreni boyunca damada acıklı gözlerle bakıp, nikah alkışımızı pis bir sırıtma eşliğinde tamamlamıştık da ailenin geri kalanı bizim Nurcan’ la olan kavgamıza rağmen neden o kadar mutlu olduğumuzu anlayamamıştı... ( sonra her durumun kritiğini yaptığımız gibi bu durumu epey tartışıp, o günkü hareketimizden dolayı kendimizi epey kınadık ama sonunda haklı olduğumuza karar verip çokta üzülmedik)

***
Aldığım kilolar için herkes bir şey söylerken, en haşin cümleyi Esra kurdu “eeeeeee yeter yeme artık Asya kıtası kadar oldun. Biliyorsun o dünyanın en büyük kıtasıdır” (kuzum benim madagaskar kadar olmamı bekleme ama 60 kilo oldum sonunda, daha da zayıflayacak hal kalmadı bende... rejimde bir yere kadar)

***
Biz birlikte çok ağladık ama çokta güldük, hatta çoğu zaman ağlanacak halimize güldük zira başka türlü geçmiyordu hayat... Ben Esra’ dan yaşça büyük olduğum için ona çarpabileceği her duvarın yerini önceden söyledim ama o damarlarındaki kanda bolca bulunan kimseyi dinlememe huyuyla ( bu bizim ailede genetik bir şey) her duvara özenle tosladı... acısını en çok ben duydum diyebilirim... Bir çocuk sahibi olmak böyle bir şey diye düşündüm öyle zamanlarda...

***
Kuzenim, kuzum, arkadaşım, sırdaşım... iyi ki doğdun, iyi ki varsın... Anlatacak hikayelerin bitmesin hiç ve varlığımı hep hisset...

Ben senin bazen ablan, bazen annen ve çoğu zamanda arkadaşın olmaktan hep mutlu oldum...

Seninle biz bütün filmlerin en iyi ikilisiyiz... Daha ne olsun, kendi filmimizin başrol oyuncularıyız, kendi şarkımızın solistleriyiz... Doğum günün kutlu olsun...

 
Toplam blog
: 19
: 756
Kayıt tarihi
: 03.03.07
 
 

Neşeyle hüzün arasında volta atan, 1979 yılının 4 Eylül çocuğu, arkadaşlarımın arkadaşı, annemin ..