- Kategori
- Siyaset
Kuzey Irak Kürt Devleti
Kuzey Irak Kürt Devleti ya da Güney Kürdistan
ABD'nin Irak'a yönelik ikinci askeri harekatı sonrasında, Irak'ın siyasal ve toplumsal yapı değişikliği sürecinde Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulup kurulmayacağı konusunda farklı görüşler vardı. Bu görüşlerden hangisinin doğru çıkacağı, olası savaş sonrasındaki tarihi süreçte belli olacaktı... Ve oldu da...
Birinci Dünya Savaşı sona ererken, ABD Başkanı Wilson'un, "Türk egemenliği altında yaşayan öbür uluslara da kesin bir yaşama güveni, özgür ve engelsiz tam bir gelişme imkanı verilmelidir" şeklindeki ilkesi Kürtlere, devlet olabilecekleri konusunda umut vermişti. 1980'li yılların başlarında, Güneydoğu Anadolu'da başlayan ayrılıkçı PKK terör eylemlerinin en başta gelen nedeni, ABD'nin Kürtlere verdiği sözü gerçekleştirmektir.
ABD'nin başlangıçta PKK terör eylemlerini desteklediği ve onlara malzeme yardımı yaptığı herkes tarafından bilinmekteydi. Fakat, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kararlı tutumunun, Güneydoğu Anadolu'da bir Kürt devletinin oluşumuna imkan vermeyeceğini anlayan ABD, plan değiştirmiş ve Kürtlere devlet olmaları konusunda verdiği sözü Kuzey Irak'ta gerçekleştirmeyi düşünmüştür. PKK, Güneydoğu Anadolu'da terör eylemleri ile Türkiye'yi oyalarken, ABD, Kuzey Irak'ta Kurulacak Kürt devletinin ortamını hazırlıyordu.
Körfez Savaşı'ndan sonra, Kuzey Irak'ta meydana gelen otorite boşluğunu, bir devlet oluşumu ile doldurmak isteyen ABD, Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani'yi , bu amacını gerçekleştirmek için taşeron olarak kullanmıştır. (ABD'nin bölgedeki iki memuru gibi hareket eden bu iki lider, yaptıkalarının karşılığını görmüştür. Şu anda, Talabani, Irak Devlet başkanı; Barzani de oluşan Kürt yönetimini lideridir).
Öte yandan, ABD, Kuzey Irak'taki devlet kurma işini siyasal zeminde gerçekleştirmek için yerli ve yabancı uzmanlar aracılığıyla kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Bu çalışmalar etkisini göstermiş ve Kuzey Irak'taki Irak Kürdistan
İslami hareketin lideri Şeyh Osman, Kuzey Irak'ta bir İslam Kürt devletinin kurulması gereğini ileri sürmüştür.
Kuzey Irak'ta kurulması düşünülen ve planlanan Kürt devletinin adı, "Güney Kürdistan" olacaktır ve bu devlet, daha ileriki bir zamanda kurulması hayal edilen "Büyük Kürdistan"ın güney bölgesini teşkil edecektir. Çünkü, 1920 yılında İngiltere'de "Mezopotamya'nın kuzey ve doğu hudutları" adı altında yapılan bir çalışmada, içeriği günümüze de yansıyan bir proje ortaya atılmıştır. Bu projede, özetle "Yegane çözümün Bağdat'taki Arap Hükümeti'nden ayrı ve İngiliz danışmanlarının denetiminde Güney Kürdistan'da bağımsız bir devlet kurulmasıdır" deniyordu.
Dün, İngiltere'ye ait plan bu proje, bugün ABD'nin elinde ve İngiltere'nin desteğiyle gerçekleşme aşamasına girmiştir.
Sevgili Blog arkadaşlarım, aynı konuyu işleyen bir önceki bloğumda da belirttiğim gibi Kuzey Irak'a yapılan 11. kara harekatının siyasi hedefi, hiç olmazsa bu oluşumu engellemek olmalıdır.
Son Söz: Devlet, hükümet, toplum ve birey olarak geçmişi bilirsek ve de bildiklerimizi unutmazsak günümüzü daha iyi değerlendirebilir ve geleceğe yönelik daha gerçekçi planlar yapabiliriz.
Not: Bu blogta alıntı gibi görülen ifadeler, 2000 yılında bir kamu kurumu için yazdığım ve özel bir dağıtım planı ile
dağıtılan "M Dosyası (Misak-ı Milli ve Musul) adlı kitabımda mevcuttur.
cdenizkent
ABD'nin Irak'a yönelik ikinci askeri harekatı sonrasında, Irak'ın siyasal ve toplumsal yapı değişikliği sürecinde Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulup kurulmayacağı konusunda farklı görüşler vardı. Bu görüşlerden hangisinin doğru çıkacağı, olası savaş sonrasındaki tarihi süreçte belli olacaktı... Ve oldu da...
Birinci Dünya Savaşı sona ererken, ABD Başkanı Wilson'un, "Türk egemenliği altında yaşayan öbür uluslara da kesin bir yaşama güveni, özgür ve engelsiz tam bir gelişme imkanı verilmelidir" şeklindeki ilkesi Kürtlere, devlet olabilecekleri konusunda umut vermişti. 1980'li yılların başlarında, Güneydoğu Anadolu'da başlayan ayrılıkçı PKK terör eylemlerinin en başta gelen nedeni, ABD'nin Kürtlere verdiği sözü gerçekleştirmektir.
ABD'nin başlangıçta PKK terör eylemlerini desteklediği ve onlara malzeme yardımı yaptığı herkes tarafından bilinmekteydi. Fakat, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kararlı tutumunun, Güneydoğu Anadolu'da bir Kürt devletinin oluşumuna imkan vermeyeceğini anlayan ABD, plan değiştirmiş ve Kürtlere devlet olmaları konusunda verdiği sözü Kuzey Irak'ta gerçekleştirmeyi düşünmüştür. PKK, Güneydoğu Anadolu'da terör eylemleri ile Türkiye'yi oyalarken, ABD, Kuzey Irak'ta Kurulacak Kürt devletinin ortamını hazırlıyordu.
Körfez Savaşı'ndan sonra, Kuzey Irak'ta meydana gelen otorite boşluğunu, bir devlet oluşumu ile doldurmak isteyen ABD, Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani'yi , bu amacını gerçekleştirmek için taşeron olarak kullanmıştır. (ABD'nin bölgedeki iki memuru gibi hareket eden bu iki lider, yaptıkalarının karşılığını görmüştür. Şu anda, Talabani, Irak Devlet başkanı; Barzani de oluşan Kürt yönetimini lideridir).
Öte yandan, ABD, Kuzey Irak'taki devlet kurma işini siyasal zeminde gerçekleştirmek için yerli ve yabancı uzmanlar aracılığıyla kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır. Bu çalışmalar etkisini göstermiş ve Kuzey Irak'taki Irak Kürdistan
İslami hareketin lideri Şeyh Osman, Kuzey Irak'ta bir İslam Kürt devletinin kurulması gereğini ileri sürmüştür.
Kuzey Irak'ta kurulması düşünülen ve planlanan Kürt devletinin adı, "Güney Kürdistan" olacaktır ve bu devlet, daha ileriki bir zamanda kurulması hayal edilen "Büyük Kürdistan"ın güney bölgesini teşkil edecektir. Çünkü, 1920 yılında İngiltere'de "Mezopotamya'nın kuzey ve doğu hudutları" adı altında yapılan bir çalışmada, içeriği günümüze de yansıyan bir proje ortaya atılmıştır. Bu projede, özetle "Yegane çözümün Bağdat'taki Arap Hükümeti'nden ayrı ve İngiliz danışmanlarının denetiminde Güney Kürdistan'da bağımsız bir devlet kurulmasıdır" deniyordu.
Dün, İngiltere'ye ait plan bu proje, bugün ABD'nin elinde ve İngiltere'nin desteğiyle gerçekleşme aşamasına girmiştir.
Sevgili Blog arkadaşlarım, aynı konuyu işleyen bir önceki bloğumda da belirttiğim gibi Kuzey Irak'a yapılan 11. kara harekatının siyasi hedefi, hiç olmazsa bu oluşumu engellemek olmalıdır.
Son Söz: Devlet, hükümet, toplum ve birey olarak geçmişi bilirsek ve de bildiklerimizi unutmazsak günümüzü daha iyi değerlendirebilir ve geleceğe yönelik daha gerçekçi planlar yapabiliriz.
Not: Bu blogta alıntı gibi görülen ifadeler, 2000 yılında bir kamu kurumu için yazdığım ve özel bir dağıtım planı ile
dağıtılan "M Dosyası (Misak-ı Milli ve Musul) adlı kitabımda mevcuttur.
cdenizkent