Lafını bilmeyen çavuşlar döner...

Yazının başlığındaki cümle sözlerinin nereye gittiğini düşünmeden konuşan kimselerle alay etmek için söylenir. Hele bu sözü herkesin tanıdığı ve geçmişte önemli görevlerde bulunan kişiler söylerse, bunun etkileri de büyük olur.

Birgün gazetesinden Enver Aysever’e konuşan eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın açıklamaları, 23 Aralık Cuma günü “Yunanistan’da orman yakmak devlet sırrıydı” başlığıyla yayımlanmıştı. Birgün’e göre Yılmaz, faili meçhul cinayetlere ilişkin soruları yanıtlarken Susurluk raporuyla ilgili “Devlet sırrı dışındaki tüm bilgiler raporda var. Devlet sırrı olanlar Azerbaycan’da darbe girişimi, Yunanistan’a orman misillemesi gibi konular” demişti.

Yunan Dışişleri Bakanlığı önceki gece yapıtğı açıklamada Ankara’dan konu hakkında resmi yanıt beklediklerini duyurdu. Dışişleri Bakanlığı çevreleri Yılmaz’ın açıklamalarının çok ciddiye alındığını söyledi. Mesut Yılmaz ’ın Birgün gazetesine açıklamaları Noel tatili nedeniyle gecikmeli olarak gazetelerdeki yerini aldı. Manşetlerde geniş yer bulan habere Tanea “Yılmaz ateş yaktı. Açıklamalar şok etkisi yaratıyor” başlığını atarken Demokratia “Ormanlarımızı Türkler ateşe veriyordu! Yunanistan insan kaybı, yangın söndürme masrafları ve kaybedilen turizm geliri için tazminat talep edecek” dedi. Elefteros Tipos “Türk ajanlar Yunan ormanlarını yakıyordu. Bu ülkemize karşı bir terör eylemidir” yorumunu yaptı.

Yunan solcu SİRİZA partisi ise tepkisini bir adım daha ileri götürdü. SİRİZA mensubu Avrupa Parlamentosu milletvekili Nikos Houndis Komisyona’a ilettiği bir soru önergesiyle konuyu AB Komisyonu’na taşıdı. Yunan milletvekili önergesinde Türkiye’nin Yılmaz’ın açıklamalarını yargı yoluyla araştırması gerektiğini ileri sürerken Komisyon’un da bunun sağlanması için devreye girmesini istedi. Houndis önergede  “AB’ye üye olmak isteyen devletlerin paranoyak bir cani gibi eylemlerde bulunması akıl almaz” ifadesini kullandı.

Bunun üzerine Mesut yılmaz aşağıdaki açıklamaları yapmak zorunda kaldı.

Mesele tamamen çarpıtılmış, kastım Türkiye’deki ormanlardı.

 “Mesele tamamen çarpıtılmış, sansasyon merakına kurban edilmiş. Manşetle haber tamamen farklı. Enver Aysever ile yaptığım telefon görüşmesinde devlet sırrı kavramının münhasıran dış politika konularıyla ilgili olduğu, örneğin 90’lı yıllarda Ege sahillerimizde meydana gelen orman yangınlarının Yunan gizli servisiyle ilişkili olduğuna ilişkin değerlendirmelerin, bu bilgiler kanıtlanmadıkça yayınlanmasının dış politikamız açısından sakıncalı olacağı ifade edilmiştir. Olay Yunanistan’daki değil Türkiye’deki orman yangınlarıyla ilgilidir. Bu kapsamda örtülü ödenek konusu hiç söz konusu olmamıştır. Esasen haberin başlığıyla içeriği karşılaştırıldığında da bu açıkça görülmektedir.”

Tek bir kelimeyi çarpıtmadım.

Birgün yazarı Enver Aysever: “Benim yazdıklarım olduğu gibi basıldı. Üstelik Yılmaz açıklamaları ile haberi yalanlamış değil. Ben ne söylediyse öyle yazdım. Misilleme kime yapılır? Sana yapılan bir şeye karşı yapılır. Tek bir kelimeyi çarpıtmadım. Kayıt cihazı da kullanmadım, ne duyduysam aynen yazdım. Türkiye ile ilgili ormandan bahsetmediği kesin. Röportajımızda Türkiye sözü geçmedi. ‘Yunanistan’a orman misillemesi’ dedi. Biz bunu Cuma günü gazetede yayımladık, çıt çıkmadı. Ne zaman Yunan basını devreye girdi, o zaman konu oldu.”

Bir tarihte de sanatçı Atilla Olgaç, "Kıbrıs Barış harekatında 10 Rumu öldürdüm, hatta onlardan bazıları silahsızdı" diye bir açıklama yapmış, Yunanistan'ın tepkisi üzerine de anlattıklarının, bir mizansen olduğunu söylemişti. Bilhassa Yunanistan, İsrail gibi ülkeler bizi yakından takip ediyorlar. Bu yüzden göz önünde olan kişilerin konuşmalarına dikkat etmeleri gerekir. Eğer sözlerine dikkat etmezlerse ne yazık ki, "Lafını bilmeyen çavuşlar, döner g.tünü avuçlar" sözünü hak ediyorlar demektir.