Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '12

 
Kategori
Sinema
 

Larissa Fyodorovna

                                                                                                                                                                                                       “O bir odaya girdiğinde bir pencere açılmış gibi bir aydınlık dolardı içeriye”. Hangi kadın böyle bir kadın olmak istemez. O bir odaya girdiğinde içeride bulunanlar sanki pencere açılmış ve içerisi güneş işinlarıyla ve bahar havasıyla dolmuş gibi hissediyorlar.

Daha 17 -18  yaşlarındayken çok zarif, deli dolu, şen şakrak ama çok güzel bir genç kızken yaşlı bir zamparanın, zengin ve çok ünlü bir avukatın tuzağına düştü. Onun himayesine girdi. İçinde bulunduğu şartlar onu bu adamın kucağına sürükledi. Kendi de istemeden içine düştüğü bu dönemin tadını çıkarttı. Kamarovski’ye hayatının en güzel günlerini yaşattı.Sonra sırf bu kurt zamparadan kurtulabilmek için  çok beğendiği ama aşık olmadığı arkadaşıyla evlendi. Dünyanın en güzel, en iyi eşi oldu. Kocasına hayatının en güzel günlerini yaşattı. Üstelik kocasını ölesiye sevdi ama kader onları ayırdı.

Sonra karşısına en büyük aşkı çıktı. Aşık oldu, deli gibi sevdi.Hayat onu en beklemediği anlarda oradan oraya savurdu, hem mutluluktan göklere çıkardı hem yerden yere vurdu.

Beraber olduğu dönemlerde, hayatın onu kucağına  attığı her erkeğe hayatlarının en büyük aşkını, en mutlu anlarını yaşattı. Kader hayatına giren erkekleri zaman zaman karşılaştırdı. Birbirlerini ölesiye kıskanması ve birbirleriyle ölesiye düşman olması gereken bu erkekler Lara’nın hatırası önünde sevgiyle ve saygıyla eğildiler ve ona yardım edebilmek için yekdiğerinin yardımını kabul ettiler, sadece Lara’nın mutlu olmasını düşünerek aradan çekilmeye razı oldular.

“Ne kadar büyük bir aşk yaşamışlardı! Dünyadaki hiçbir şeye benzemezdi bu. Başkalarının şakılarda,  şiirlerde söyledikleri, dinledikleri şeyleri yaşamış, duyumsamışlardı. Onlar birbirlerine yanıp tutuştukları için değil, çevrelerindeki herşey sevişmelerini istediği için sevişmiş, birbirlerini sevmişlerdi. Ayaklarının altındaki toprak, başlarının üzerindeki gök, bulutlar, ağaçlar, herşey, herşey böyle olmasını istemişti. Aralarındaki sevgi kendilerinden çok çevrelerindekileri mutlu ediyordu.” Yukarıdaki satırlar Lara ile Yuri arasındaki aşkı anlatmakta aciz kalıyor.

Kimden ve neden bahsettiğimi anladınız. Doktor Jivago’nun filmini belki beş defa izledim ama bu beni kesmedi. Nihayet geçenlerde kitabını aldım ve bir solukta bitirdim. Filmi bir ise kitabı beş, belki on. Senaryoda kitabın önemli bazı yerlerini değiştirmişler, seyirci nezdinde daha çarpıcı olsun diye. Ama bunlara hiç gerek yok. Hikaye baştan sona çarpıcı. Okudukça çarpıla çarpıla serseme dönüyorsunuz  zaten. Okumadınızsa  hemen alın ve yarın okumaya başlayın.

25 Kasım 2012, Pazar

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..