Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Mizah
 

Latife Teyze

Latife Teyze
 

Yıl 1982-83 ilk okuldayım ben… Eyüp Sultan’da bahçe içinde eski tarihi bir evin alt katını kiralıyoruz o vakit… Dar sokağın karşısında daha büyük bir bahçe içerisinde iki katlı ahşap bir ev… kapısı demir… ev de, bahçe de alabildiğine bakımsız, korku filmi tadında.…

Yeni yeni komşular ediniyoruz annem felaket konuşkan, güler yüzlü ve eli açık biri normal olarak normalinden fazla komşu sahibi olma özelliğine sahip.

Kimseyle görüşmeyen o perili ev muadili evin sahibi naftalin kokulu Latife teyzede duymuş olacak ki annemin ününü bize gelip gitmeye başladı…öyle ki her akşam...(gündüz annem çalışmasa gündüz de gelecek belki bilemiyoruz)

Yaşlı , hiç evlenmemiş bir hanımdı Latife Teyze, Arapça, Farsça, Latince ve Fransızca bilirdi(ya da biz bilmediğimizden bize öyle gelirdi)…Babası Devlet Demir Yollarının mühendislerinden, dedesi Osmanlı Sarayında önemli bir şahsiyet..(Gerçi o vakit belli bir yaşın üzerinde kimi tanıdıysam soyu Osmanlı Sarayına dayanıyordu ya , çeşnicibaşı, padişahı yellendiricibaşı bilmem ne..)neyse....

Kimsem yok derdi… elinde bir çanta her akşam gelir, ikram ettiklerimizin yanına çantasından çıkardığı yuvarlak tuzsuz ekmeğinden (yıllarca çocukça bir merakla tadını merak etmiş, özenmişimdir, şimdi ağzıma koymam) yudumlardı sessizce…

Hiç kimseyi sokmadığı bahçesine ve evine bile davet emişti bizi, gerçi niye biriktirdiğini bir türlü anlamadığımız teneke kutular yüzünden eve girememiştik ama olsun…en azından mahalleliyi o evin perili falan olmadığına ikna etmiştik…

Uzun zaman sonra teyze birkaç akşam üst üste annemle babama onları evlatlık almak istediğini söylediğinde Allah biliyor ya gülmüştük… Babam kendisine bunun gerek olmadığını bizim onu zaten büyükanne gibi sevdiğini falan söyleyip açıkçası konuyu savuşturmuş, kendi anne ve babasından destek yerine köstek gören adamcağız haklı olarak – yav ne yapayım şimdi bu yaştan sonra ne evlatlığı? maazallah bir oturduğu tarihi eser ev var onunda borcu morcu çıkar öde dur…. diye söylenmişti.

Aradan zaman geçti bizim teyzeden birkaç gün haber alamayan mahalle eşrafı eve girdiğinde ölüsüyle karşılaştı…ve yine hep beraber cenaze işlemleri halledildi, defnedildi vs.

Bir müddet sonra eve takım elbiseli adamlar gelip gitmeye başladı ve meraklı mahallelide durumu öğrendi tabi… meğer bizim teyzenin hiç görüşmediği çok uzak bir akrabası varmış genç bir polis, artık devlet mi onu buldu yoksa o mu takipteydi hemen ot gibi bitiverdi bilmiyorum…. o evin, artı bankadaki yüklüüüüü bir paranın, Aksaray’da beş katlı bir apartmanın, Balat’ta bir hanın , İstanbul’un çeşitli yerlerinde sayısını sinirden hatırlayamadığım arsaların üzerine vallahi ot gibi bitti :))

Herkes şok tabi ama kimse annemle babam kadar değil :))

Üzülmem mi gerekiyor bilmiyorum ama o yaşlarda bile çok gülmüştüm bu olaya hala hatırladıkça gülerim… tabi içimden…. hala lafı pek edilmez evde….Piyango Latife’nin….

 
Toplam blog
: 149
: 1089
Kayıt tarihi
: 24.08.07
 
 

Rakamlardan vakit buldukça harflere bulanan, okuyan, yazan bir mali müşavirim. Anneyim. Hayatı ya..