- Kategori
- Güncel
Lider olmak isteyenlere
BİRDE BAKMIŞSINIZ BİR MİLLET ARKASINDA SAF TUTMUŞ
Cumhuriyetimiz'in ilan edildiği bu kutlu ayda Atatürk'ün liderlik vasfı ve gerçek lider kimdir hakkında bir yazı yazmak ve hafızalarımızı biraz tazelemek istedim. Ve özellikle GENÇLER lider olmak isyeten GENÇLER. Sizin için yazıyorum. Lütfen bu satırları dikkatle okuyun.
Yıl 22 Eylül 1909 ittihat ve terakki cemiyeti Selanik kongresinde genç subay kurmay yüzbaşı Mustafa Kemal bey : " Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve izmihlal vardır, hele terakki nin ve kurtuluşun anası hürriyettir kahhar bir istibdada karşı ancak ihtilal ile cevap vermek köhnemiş olan çürük idareyi yıkmak ve milleti hakim kılmak gerekir " demişti. Ve ordu cemiyet içinde kaldıkça millete dayanan bir parti kuramayız orduyu da zaafa uğratırız diyecektir. Ordunun siyasetten çekilmesini teklif eder. Büyük çoğunluk karşı çıkar onu sadece Kazım Karabekir destekler. Enver Paşa'yla arası açılır, fikirleri nedeniyle cumhuriyetçilikle suçlanır.
Suriye'de bulunduğu sırada arkadaşlarına tek çıkış yolunun " CUMHURİYET " olduğunu söylemişti. İngilizler'in Padişah'a verdiği tehlikeli kişiler listesinde isminin karşısında da "CUMHURİYETÇİDİR " yazıyordu. Samsun'a gitmeden önce Padişah'ı ziyaret eder. Vahdettin: “Paşa paşa!” der bugüne dek memlekete büyük hizmetler ettin bunların hepsi bu kitaba girmiştir şimdi bunları unutun asıl şimdi vereceğiniz hizmet daha mühimdir." Ve Mustafa Kemal Paşa'dan Samsun’da sükunu sağlamasını cephaneleri toplayıp kilit altına almasını ve halkı yatıştırmasını ister. Görüşmeden sonra Atatürk yakın arkadaşlarına : " O gün anladım ki padişahlar milletlerinin kaderini değil ancak şahıslarının huzurunu düşünürler. O gün Türkiye'yi cumhuriyetin kurtaracağına tamamen iman ettim " diyecektir.
Burada kurtuluş savaşını anlatmayacağım zaten biliyorsunuz. Yanlız Cumhuriyetimiz'in ilanından bahsetmem lazım. Hepimiz Cumhuriyetimiz'in büyük bir coşkuyla hemen kabul edildiğini sanırız. Ama öyle değildir. Herkes Mustafa Kemal Paşa'ın görevini yapığı için köşesine çekilmesini beklerken bu cumhuriyette nereden çıkmıştır. Rauf Orbay bile :" Ben Padişah'ın ekmeğiyle büyüdüm ona ihanet edemem " demektedir. Atatürk Rauf Orbay’ı odasına çağırtır Rauf Bey der ve daha önce yaptıkları görüşmeden hiç haberi yokmuş gibi " padişahlık ve halifeliği birbirinden ayırıp padişahlığı kaldıracağız bunu meclis kürsüsünden söyleyiniz." Rauf Orbay sesini bile çıkaramaz denileni yapar ve o günün de bayram olmasını ister.
Cumhuriyetin ilanının tartışıldığı komisyondaki " bu iş olmuş bitmiş bir iştir mesele sadece ismini koymaktır ama bazı kelleler gidecektir " sözlerini de hepimiz biliriz.
Bütün bu yazdıklarımdan şu sonuçları çıkardım ve okuyanlarla paylaşmak istedim umarım faydalı olur.
Gerçek lider odur ki, davasını gerçekleştirmek için bir lider aramayan kişidir. O kararlılıkla ve akılıca hedefine inançla yürür. Kimseye minnet etmez, kimseyi iknaya çalışmaz. Doğrularını cesurca söyler. Arkamda kimse varmı diye dönüp bakmaz bile. Hedefine tek başına yürür. Ancak ona inananlar onun arkasından yürürler. Ve ekibi de böylece oluşur. Herşeyi hesaplayarak ona inananların da elinden tutarak hedefine ulaşır. Birde bakmışsınız bir millet arkasında saf tutmuş ona inanmış ona güvenmiş. Bu da liderliğin tescilidir.
Atatürk'te öyle yaptı. Bunu bizzat Atatürk'ten öğreniyoruz. Kurtuluş savaşının henüz başında daha düzenli bir ordu bile yokken milletvekillerinden biri meciste Namık Kemal'in şu ünlü dizelerini okur.
Vatan'ın bağrına düşman dayamış hançerini.
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.
Atatürk sert bir sesle şu cevabı verir.
Vatan'n bağrına düşman dayasın hançerini.
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.
Evet Namık Kemal ve dizelerini okuyan milletvekili bir lider arıyordu, ama o aramıyordu. Çünkü lider kendisiydi. Vatan'ı kurtarmak için yola çıkmıştı ve ona inananlar da arkasından yürüyorlardı.
Atatürk'ün büyüklük hakkında söyledikleri de kendi liderlik vasfının bir tarifidir. " Büyüklük odur ki, hiçkimseye iltifat etmeyeceksin, hiçkimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerekli ülkü neyse onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Önüne sayılmayacak güçlükler yığacaklardır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, vasıfsız, hiç telakki ederek, kimseden yardım yardım gelmeyeceğine inanarak, bu güçlükleri aşacaksın. Ondan sonra da büyüksün derlerse, bunu diyenlere güleceksin."
Umarım cumhuriyetimiz' in kuruluşunu kutladığımız bu kutlu ayda yazımı okuyanların hafızalarını biraz olsun tazelemişimdir.
Ahmet Elden.