- Kategori
- Futbol
Lig’de Küme Düşme Olmasın: Ateş, Bacayı mı Sardı?

Hürriyet kaynaklı bir haber, 3 Temmuz’dan bu yana “şike iddiaları"yla ilgili “medya” aracılığıyla sürdürülen “tantana”ya yeni bir boyut kazandırmayı amaçlıyor.
Daha düne kadar sürdürülen, aynı iddiayla karşı karşı kalmış takımlardan sadece Fenerbahçe’nin küme düşmesi için yanıp tutuşmalardan sonra, “Lig’de küme düşme olmasın” haberi de neyin nesi oluyor?
Haberin, içerik bakımından doğruluğu yanlışlığı bir yana, “şike” varsa, bunun cezası “küme düşme” ise, “küme düşme cezası” niye kaldırılsın?
Bir “suç” varsa, bu kanıtlanıyorsa, bunun cezası da olmalı. Zaten, Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi hakkı elinden alınmış, bu hak “talimat”la aynı iddiayla suçlanan Trabzonspor’a verilmiş.
Bu, bir ceza değil mi?
Bu, TFF- UEFA işbirliğiyle, “kanaat”e dayalı olarak, “şike” var anlamına gelmiyor mu?
Öyle garip bir durum var ki, TFF, Fenerbahçe’yi Lig’de tutmakta ısrarlı!
Sormazlar mı adama?
Fenerbahçe’yi Lig’de tutuluyorsa, Şampiyonlar Ligi hakkını elinden niye alındı?
Herkes, bunun yanıtının “tısss!” olduğunu biliyor.
*****
Haberin “öz”ü neye dayanıyor?
Sadri Şener ile Yıldırım Demirören’in başını çektiği başkanlar, Gençlik ve Spor Bakan Suat Kılıç’a diyeceklermiş ki:
“Futbolumuz bu süreçte büyük yara aldı. Biz, kulüplerle şike yapanların ayırt edilmesinden yanayız. Şikeye karışanlar cezalandırılsın. Ancak bu ligde küme düşme olmasın. Biz TFF’ye bu isteğimizi gerekirse yazılı olarak ileteceğiz. Bu konuda mahkemeye başvurmayacağımızı da taahhüt edeceğiz.”
Anlaşılan ateş bacayı sarmış!
Fenerbahçe’yi “yakma”ya yeminliler, büyük bir “nademat” içinde olamayacaklarına göre, neyin peşindeler?
Sorunun yanıtına değil de, haberden aktardığımız bölüme, beş cümleye bakalım:
İlk cümle:
“Futbolumuz yara almış”mış!
“Günah keçisi” bulundu ya, “şike iddiaları" bu arada dondurulsun, başkaları zarar görmesin, öyle mi?
Hadi canım sen de!
İkinci cümle:
“Şike”, kulüpleri değil de, sadece “yapan”ları bağlasın.
Hani, “şike” sonuçta kulüpleri bağlar, kulüplerin “küme düşmesi”ne kadar gider/di?
Dün bir bugün iki; iki günde ne değişti?
Üçüncü cümle:
“Yargısız infaz” yapanlar, “Fenerbahçe küme düşürülsün!” diye bas bas bağırmıyor muydu?
“Bu ligde küme düşme olmasın”a gelinmesi neyin hesabına dayanıyor?
Ateş bacayı mı sardı yoksa!
Dördüncü ve beşinci cümle:
İstekler, “gerekirse yazılı olarak” TFF’ye iletilecekmiş; mahkemeye gidilmeyeceğine dair taahhütname verilecek/miş!
İstekler (“şike” yapan kişiler cezalandırılsın, kulüpler değil; “şike” iddiasıyla kulüpler, Lig’den düşürülmesin) sağlanırsa, haksızlığa uğrayan takımlar, her türlü hakkından vazgeçecek, mahkemeye gitmeyeceğine dair taahhütname verecek/miş.
Buna, bu yaklaşıma, halkımızın çok güzel “deyiş”leri vardır. Muhatapları, halkımıza “havale etmek” en doğrusu!
*****
Haberin içeriğinin “doğruluk”una dayanarak söyleyelim:
Ok yaydan çıkmıştır!
“Suç varsa”, bunun cezası da vardır; herkes, kişi ya da kurum, bu cezayı çekmeli.
Bu ceza, öyle “kanaate dayalı” olarak verilmez. Verilirse, bunun adı “keyfilik”tir. Fenerbahçe’ye verilen ceza, öteki takımlara verilen “ödül”, bu “keyfilik”in kanıtıdır.
“Keyflik”e, “yargısız infaz”a karşı çıkanlar ne diyordu?
Son sözü yargı söyler.
Ama kimileri, ilk ve son sözü başkalarının söyleyeceğini dillerine dolamışlardı:
Polis (topladığı bilgiler ile)
Savcı (hazırlayacağı iddianame ile)
Medya mahkemesi (tetikçilerin lafları ile)
İlk ikisini, yargılama öncesi, iddiaların toplanması açısından yok sayamazsınız. Ama bunları da, “hüküm” yerinde var sayamazsınız.
*****
Haberin içeriği doğruysa, bütün olanlardan sonra, böyle bir yola sapılması, mide bulandırıcıdır.
Umalım, haberin içeriği/ istekler doğru olmaz!
Madem bir yola girildi, kollanan kulüpler, gözden uzak tutulan kişiler ve kulüpler de var...
Sonuçta görelim:
Kim haklı, kim haksız?
Kim temiz, kim kirli?
TURGUT ÇELİK/ Mersin (Geçici olarak İstanbul)