- Kategori
- Futbol
- Okunma Sayısı
- 1239
Maçın iki golü de Fenerbahçe’den, ama...

Al, biri de senin haneye yazilsin!
Her şey, geçen hafta 5-1‘lik skorla belli olmuştu.
Fenerbahçe, turu İstanbul’da garantilemişti. Onun için ikinci Honved maçı, turistik geziden farksız olacaktı.
Fenerbahçe, havalıydı. Havası, TFF Süper Kupa’yı almasından geliyordu. Normalde, “çift kupalı” Beşiktaş’a “maç”sız verilmesi gerektiği söylenen
kupa, “maç”lı olunca, Fenerbahçe’nin olmuştu. Alex’ten gelen iki gol, Fenerbahçe’yi hem “kupalı” hem “havalı” yapmıştı.
Ve Kupa, ayrıca, Fenerbahçe’ye para kazandırmıştı.
*****
İşte, “kupa”yı ve ilk maçı 5 golle kazanmış olan Fenerbahçe, turist gibiydi Macaristan’da.
Üstelik, maç, seyircisiz.
Seyircisiz maçların tadı olamaz.
Seyircisiz maçlar, hem futbolcu, hem ekran başındakiler için “tatsız tutsuz”dur.
Daum, Honved’in cezası nedeniyle boş tribünler önünde oynamayı şöyle değerlendirmiş:
“Bu tip maçları sevmiyorum. İğrenç bir karşılama bizi bekliyor.”
Ne ölçüde doğru, bilmiyoruz.
Ama Daum gibi bir teknik adam, seyircisiz bir maç için, “iğrenç bir karşılaşma” nasıl diyebilir?
Bana göre diyemez/di?
Ama Daum gibi bir teknik adam, “uyuyan takım”ı uyandırmaya başlamıştı.
*****
Honved, gol atma düşüncesiyle başladığı maçta, ilk gol girişiminden bir dakika sonra golü yedi. Gol, Sontos’tan geldi. Fenerbahçe’nin ilk atağı, böylece 9. dakika golü getirmiş oldu.
Fenerbahçe’nin oyun tarzı, Macaristan’a turistik gezi yaptığına uygun düşüyordu. Topu kendinde, orta alanda tutarak, akın yapmaya yönelik bir oyun tarzı vardı Fenerbahçe’nin.
Maç, sanki bir “hazırlık” ya da “ter atma” maçıydı.
Bilica, orta olana yakın bir yerde Honved’in akınını keseyim derken, yaptığı faulle takımını on kişi bıraktı. Bir ara kararsız kalan orta hakem, yardımcına bakarak doğrudan kırmızı kartını çıkardı.
Bilica, o faulü yapmasa ne olurdu?
Her atak, golü getirmeyeceğine göre, akın, bir yerde sonuçsuz da kalabilirdi.
Bilica’nın kırmızı kart görmesi, Honved’i biraz canlandırır gibi oldu; ama Fenerbahçe, topu orta alanda gezdirerek zaman kazandı.
Honved, ikinci yarıda, özellikle Abraham’la yakaladığı fırsatları değerlendiremedi. Fenerbahçe ise, gol atmak yerine topu orta alanda dolaştırmayı yeğledi. Honved’in yapamadığını Ali Bilgin yaptı, eliyle topu kendi ağlarına yolladı.
Bu arada Volkan Demirel ne yapıyordu?
Yan toplarda na yapıyorsa, onu yapıyordu.
E, turistik gezinin futbolu, hele bir de kırmızı kartla on kişi kalmak varsa, bu kadar olur!
Fenerbahçe, turu İstanbul’da garantilemişti. Onun için ikinci Honved maçı, turistik geziden farksız olacaktı.
Fenerbahçe, havalıydı. Havası, TFF Süper Kupa’yı almasından geliyordu. Normalde, “çift kupalı” Beşiktaş’a “maç”sız verilmesi gerektiği söylenen
kupa, “maç”lı olunca, Fenerbahçe’nin olmuştu. Alex’ten gelen iki gol, Fenerbahçe’yi hem “kupalı” hem “havalı” yapmıştı.
Ve Kupa, ayrıca, Fenerbahçe’ye para kazandırmıştı.
*****
İşte, “kupa”yı ve ilk maçı 5 golle kazanmış olan Fenerbahçe, turist gibiydi Macaristan’da.
Üstelik, maç, seyircisiz.
Seyircisiz maçların tadı olamaz.
Seyircisiz maçlar, hem futbolcu, hem ekran başındakiler için “tatsız tutsuz”dur.
Daum, Honved’in cezası nedeniyle boş tribünler önünde oynamayı şöyle değerlendirmiş:
“Bu tip maçları sevmiyorum. İğrenç bir karşılama bizi bekliyor.”
Ne ölçüde doğru, bilmiyoruz.
Ama Daum gibi bir teknik adam, seyircisiz bir maç için, “iğrenç bir karşılaşma” nasıl diyebilir?
Bana göre diyemez/di?
Ama Daum gibi bir teknik adam, “uyuyan takım”ı uyandırmaya başlamıştı.
*****
Honved, gol atma düşüncesiyle başladığı maçta, ilk gol girişiminden bir dakika sonra golü yedi. Gol, Sontos’tan geldi. Fenerbahçe’nin ilk atağı, böylece 9. dakika golü getirmiş oldu.
Fenerbahçe’nin oyun tarzı, Macaristan’a turistik gezi yaptığına uygun düşüyordu. Topu kendinde, orta alanda tutarak, akın yapmaya yönelik bir oyun tarzı vardı Fenerbahçe’nin.
Maç, sanki bir “hazırlık” ya da “ter atma” maçıydı.
Bilica, orta olana yakın bir yerde Honved’in akınını keseyim derken, yaptığı faulle takımını on kişi bıraktı. Bir ara kararsız kalan orta hakem, yardımcına bakarak doğrudan kırmızı kartını çıkardı.
Bilica, o faulü yapmasa ne olurdu?
Her atak, golü getirmeyeceğine göre, akın, bir yerde sonuçsuz da kalabilirdi.
Bilica’nın kırmızı kart görmesi, Honved’i biraz canlandırır gibi oldu; ama Fenerbahçe, topu orta alanda gezdirerek zaman kazandı.
Honved, ikinci yarıda, özellikle Abraham’la yakaladığı fırsatları değerlendiremedi. Fenerbahçe ise, gol atmak yerine topu orta alanda dolaştırmayı yeğledi. Honved’in yapamadığını Ali Bilgin yaptı, eliyle topu kendi ağlarına yolladı.
Bu arada Volkan Demirel ne yapıyordu?
Yan toplarda na yapıyorsa, onu yapıyordu.
E, turistik gezinin futbolu, hele bir de kırmızı kartla on kişi kalmak varsa, bu kadar olur!
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

Facebook hesabınızla yorum yapın, daha çabuk onaylansın!