- Kategori
- Kitap
Maeve Binchy ve Chopin
MAEVE BİNCHY BÜTÜN KİTAPLARINI EŞİ GORDON'a İTHAF ETMİŞTİR...
YALNIZ KADINLAR SOKAĞI
“Evrenin gizemi zamanlamada saklı.”
Uçsuz bucaksız evrenin içinde sadece minicik mavi bir nokta olan Dünyamızda, yaşayan her insanın hayatı bir roman, bunu her zaman söyleriz. Altı milyar kişi paylaşıyoruz bu Kaybolan Cenneti ve altı milyar roman aynı anda yaşanıyor. İşte Maeve Binchy bu hayat serüvenlerinden bir tanesini sayfalar içinde yaşatmış. Yazarın en çok sevdiğim romanı bu, ben çok beğendim, sanki yandaki komşumun hayatına bir haftalığına konuk oldum, acılarını, sevinçlerini paylaştım. Maeve Binchy beni de dahil etti hikayenin içine, belki kendimden çok şeyler bulduğum için. Kahramanlar o kadar gerçek, o kadar hayatın içinden ki… ben okurken hayranlığımı gizleyemedim. Benim dile getiremediğim düşüncelerimin sözcüsü olmuş adeta Yazar.
Riya’ nın listelerine bayıldım. Brian’nı da çok sevdim, benim küçük oğluma ne kadar benziyor, Maeve Binchy onu nasıl bu kadar gerçekçi tarif edebilmiş! O kardeş diyaloglarına ben her gün şahitlik ediyorum. Çok başarılı buldum.
Güçlü bir kadın romanı. Öğrenecek gerçekten çok şey var.
Bu 494 sayfalık romanı büyük bir keyif alarak okudum ve tek cümlesinden bile sıkılmadım.
Sesli okunacak çok yerler vardı. Bir kitapta en çok değer verdiğim şey sesli okuyabilecek cümlelerin var olması. Kitap ile ilgili görüşümü, romandan alınmış sevdiğim bir cümle ile başladım.
İTALYANCA AŞK BAŞKADIR
“ Herkes gerçekten yapmak istediklerini için daha cesaretli olabilseydi, yaşadığımız Dünya çok farklı olurdu “
Okuduğum son Maeve Binchy’ nin romanından bir satır.
Bu yazarı ben gerçekten çok sevdim.
İnanılmaz bir hayal gücü.
İtalyanca Aşk Başkadır dokuz ayrı uzun hikayeden oluşmakta. Her bölüm ayrı, ancak olaylar bu dokuz öyküde müthiş bir şekilde biri birileriyle bağlanmıştır. Her biri ayrı roman gibi sanki aynı zamanda bu dokuz bölüm tek bir öyküyü oluşturmuş. İtalyanca öğrenmek isteyen öğrencilerin hayatlarındaki kesitler ve tek ortak yönleri buluştukları o sıra dışı sınıf.
Değişik ve çok başarılı.
Nasıl olur da okuyucuyu bu kadar kendinize bağlarsınız ?
İnsanlar gerçekten bu kadar biri birlerine benzer mi?
Daha ne söyleyebilirim ki ?
Dublin”i çok merek ettim, İrlanda ve İskoçya ( İngiltere değil ) her zaman ilgi alanımdaydı.
BİR DİLEK TUT BENİM İÇİN
1982 yılında yayımlanan Maeve Binchy’ nin ilk romanı. Yine çok güzel bir öykü, yine hayata dair.
Roman 1945 yıllarındaki İrlanada ve İngiltere’de yaşanan olayları mercek altına almış. Savaş yılları ve insanların üzerinde bıraktığı korkunç izler, ana hikayenin arka planında çok başarılı işlenmiş.
Yazar, daha “ temiz” bir Dünyada yaşamak istediğini her romanında, kahramanlarının hayal kırıkları ile ifade ediyor. İnsan faktörünü ön planda tutup duygular ırk, din fark etmeden hep aynı olduğunu bir kez daha vurguluyor.
Maeve Binchy’i, kendi düşüncelerime ve hayat felsefeme çok yakın buluyorum :
“ Erkeklerin kendilerini kontrol edemediklerini sen de biliyorsun. Bu dürtünün Tanrı tarafın bedenlerine ekilmiş bir tohum olduğunu. Hani herkesle yapmak istemeleri de bunu kanıtlamıyor mu? Tanrının niyeti de bu yönde….. ya da istersen doğa yasası de…. İnsanın ırkının devamlılığını sağlamak için. Dünyanın her tarafındaki erkekler bu işe delicesine tutkun, erkekleri kontrol altında tutmak kadınların görevi, sadece evlilik içinde yapmalarını sağlamak da toplumun sorumluluğu …. “
Bu satırları okurken, Güneyimizde de çok satılan Bereket Tanrısı heykelini anımsamıştım. İlk gördüğümde çok gülmüştüm.
Yazarın bir özelliğini daha fark ettim, okuduğum romanların hiç birinde belirgin son yok, okuyucunun hayal gücüne bıraktığını sanıyorum, ve bu benim çok hoşuma gitti.Her öykünün sonu başka öykünün başlangıcı gibi…., bence çok güzel.
Eğer farklı, şaşırtıcı bir son olamazsa, okuyucunun hayal gücüne bırakmak bana göre de en doğru çözüm.
GERİ DÖNECEKSİN
Yazardan okuduğum ilk roman. Kitabı elime çok önyargılı almıştım.Yıllar önce satın almıştım, ancak okumak istememiştim..
Kitapların sundukları sürprizleri severim. Roman çok güzel bir sürpriz olmuştu benim için. Maeve Binchy’ ye haksızlık etmiştim, Uzun zamandır ilk defa bir kitabın bitmesini istememiştim. Kahramanlar o kadar bizden, o kadar hayattan, içimizden birileri gibi.
Yine Güçlü bir kadın Romanı.
Bence her kadın okumalı, öğrenecek çok şey var.
Aile kavramı çok güzel işlenmiş.Farklı açıdan bakarak ailenin kutsallığı vurgulanmış.
Lena - ben hiç unutamadım.
MAEVE BİNCHY VE CHOPİN
Bir akşam üstü, evimde, oturduğum koltukta sızıvermişim. Piyanonun sesi ile uyandım, gözlerimi açmadan, müziğin akışına bıraktım kendimi. Küçük oğlum, Chopin‘ den şahane bir Mazurka çalıyordu.Ufacık, hafif tombul parmaklar, kolaylıkla tuşlarla adeta dans edişi, hayalimde canlandı, o kadar sık izliyorum ki o yetenekli parmakları…
Biraz daha uzun sürsün istedim, beni öyle dinlendiriyor, öyle yumuşak ve duygulu çalıyor ki….
Mazurka bitti, ancak her seferinde olduğu gibi , Chopin’ nin bir çok eserinde de, son yok…, parça devam edecekmiş gibi bitiyor. Adeta Besteci ayrılmak istemiyormuş gibi, devamı mutlaka gelecekmiş gibi. Bu özellik, Chopin’ e ait, bunu sadece onun eserlerinde hissedebiliyorum.
Birden Maeve Binchy ‘i anımsadım ve Yazar ile ilgili yaptığım bir yorumumda: romanlarını sonlarını okuyucunun hayal gücüne bıraktığı… düşüncem. Okuduğum romanların hiç birinde belirgin son yoktu. Yazar, Riya, Brian ve diğerler kahramanlarından ayrılmak istemiyormuş gibi, devamı mutlaka gelecekmiş gibi…
Yeni bir başlangıç için adeta davetiye ile bitirmiş eserlerini, hani yazacak bir konunuz yoksa, buyurun yazın, kahramanlar hazır ne de olsa. En azından ben öyle hissettim, çükü bende ayrılmak istememiştim…
Tesadüfü bir benzerlik mi bu bilemem, ancak anlık düşüncelerim böyleydi.
Hayran olduğum Chopin ve çok sevdiğim Yazar Maeve Binchy- Notalar ve Sözler aynı duyguları yaşatmışlardı bana.
Eserleri gösteriş ve abartıdan uzak. Karmaşa ve zorlama kurgu yok. Okurken ve dinlerken sıkmayan . Sade ve duru bir anlatım, farklı ifade biçimlerinde.
İkisini de tanımaya değer…