- Kategori
- Güncel
Magazinsiz ölüm sahası

Flaş...Flaş...Flaş... (!)
Defne Joy Foster’in ölümü konuşuluyor şu birkaç gündür. Daha doğrusu tartışılıyor. Ölüm sebebinden çok magazin boyutu gündemde tabii ki. Medya ve halk ilk şoku atlattıktan sonra normal hayatlarına dönüp dedikodu kazanlarını kaynatmaya başladılar. İlk konuşulanlar: “Ya gencecik kızdı, nasıl öldü? Daha geçen hafta dans etmiyor muydu o? İki gün öce Saba Tümer’e konuk olmuştu, ne kadar samimi cevaplıyordu soruları…” Defne’nin ölüm haberi şokunu atlatanlar şu soruları sormaya başladılar: “ Alkollü müymüş, cık cık… Ahmet Altan’ın oğlunun evinde ne işi varmış o saatte? Daha yeni tanıştığı bir adamın evinde ne arıyordu?”
Hayatını kaybetmeden evvel yerinde hiç duramayan, kıpır kıpır, şen şakrak bir kız olarak nitelendirdiğimiz Defne ölüm saati ve yeri sebebiyle mi kötü kız oldu? Onu kötülemek için ölmesini mi bekliyordunuz? Asıl problem ne biliyor musunuz, ben size söyleyeyim. Bir ünlüye yaptığı yanlışı o an için kimse söylemiyor. Daha fazla hata yapması bekleniyor. Hatalar çığ misali büyüyor, işte tam bu an ölümcül darbe iniyor. Bütün hatalar sıralanıyor dakikalarca magazin programlarında. Niye? Amaç izleyici çekmek. Halkın çoğu bu davranışları etik açıdan doğru bulmuyor; ama yine de geçiyor televizyon karşısına ve saatlerce bunları izliyor. Kimi ünlüler rahatça gayrı meşru çocuklarını dünyaya getiriyor, bu olayı bir de ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Ya hayran olduğunuz sanatçılar? Onlar değil mi her gün başka bir sevgiliyle sokaklara çıkan, uygunsuz davranışlarda bulunan? Siz ne yapıyorsunuz halk olarak? İzliyorsunuz, alkışlıyorsunuz. Artık kanıksıyorsunuz bu durumları. Bir nevi yanlış olan doğru gelmeye başlıyor. O vakit yarın bir gün kızınız kendinden 20 yaş büyük bir adama kaçtığında ya da oğlunuz evli bir kadınla birlikte olduğunda, hatta bir de gayrı meşru bir çocuk dünyaya getirdiğinde hiç şaşırmayın. Ağlamaya, sızlamaya hakkınız yok. Bunlar çocuklarınıza izlettiğiniz programların yan etkileri işte. Tek yapmanız gereken ise televizyon izlerken seçici olmaktır. Zira Defne’nin bu şekilde ölümü ilk örnek olmayacak bu camiada. Çoğu ünlümüzün de yaşadığı hayat tarzı bu ve sonucu bir şekilde benzeyecek.
Anlayacağınız Defne’nin bir suçu yok. Onun o saatte, o evde, o şekilde hayatını kaybetmesi lazımdı. Kısacası kader… Yargılamak kimseye düşmez artık. Velhasıl kelam Allah geçinden versin; ama bir gün ünlülerimizden biri hayata gözlerini kapadığında onlar için dileyeceğim tek şey magazinsiz ölüm sahasıdır...