Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

06 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Magdur mu, mağrur mu?

Magdur mu, mağrur mu?
 

Erdoğan:

Minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamız, müminler asker;

Şiirini okudu. Mahkûm oldu, siyasi yasaklı olarak mağdur oldu. Partisi iktidar oldu, kendisi milletvekili olmadı.

Siyasiler Erdoğan’ın bu mağduriyetine, toplumdaki “kanayan yaraya” daha fazla dayanamadı.

Mağdur olması O’nu iktidar yapmıştı. Kendisi ise partinin genel başkanı idi, ancak milletvekili olamamıştı.

Bu “mağduriyete” daha fazla kimse dayanamadı ve hemen bir çözüm bulundu.

Siirt’te AKP’li bir vekil istifa ettirilerek boş sandalye için seçim yapıldı. Hiçbir parti müdahil olmayarak Sayın Erdoğan’ı milletvekili seçtirildi.

Erdoğan artık başbakandı ve hükümetin başındaydı.

2007 seçimleri yaklaşıyordu. Ancak, önce Cumhurbaşkanı seçilecekti.

Kimilerine göre “cumhuriyet tarihinde ilk defa dindar bir cumhurbaşkanı” seçilecekti.

Ama olmadı. AKP 367 milletvekiline rağmen “Anayasa Mahkemesinin uyarısıyla” Gül’ü Çankaya Köşküne oturtamamıştı.

AKP ve lideri Erdoğan yine “mağdur” olmuşlardı.

Yine “toplumun vicdanı sızlıyordu”. Bu ortamda 2007 genel seçimleri yapıldı.

Mağdur olan AKP yine kazanmıştı. Hem de oy oranını artırarak.

Erdoğan “mağdurun temsilcisi” olarak iktidara geldi. 2009 yerel seçimlerine kadar Erdoğan ve partisi “mağdurları oynayarak mağdur gömleğini giyerek” iktidarını sürdürmüş;

“Biz giyersek ancak beyaz kefen giyeriz” söylemleriyle de toplumun duygularını kullanmasını bilmişti.

2009 seçimlerine kadar hep mağdur olan iktidar bu kez bu seçimlere giderken bu rolünü iyi oynayamadığı görüldü.

2009 seçimleri AKP’nin artık mağdur olmadığını, mağdurları temsilde zayıfladığını, oy kaybının temelinde ise Erdoğan’ın “mağrurlaşmaya” doğru bir yol aldığını göstermektedir.

Erdoğan’ın 2009 seçimlerinde oy kaybedişinin temelinde “mağdurların baş kaldırışı” görülmektedir.

Son dönemlerde, insanları aşağılayan, hedef gösteren, azarlayan, öfke gösteren Erdoğan, mağdur olarak çok şımarmış, şımarma sonucu ise “mağrurlaşmaya” hızlı bir geçiş yapmıştır.

Her iktidarda olduğu gibi bu iktidar da “kendi burjuvazisini” yaratmış, Son moda başörtülü, türbanlı, siyah gözlüklü, versajeli , cherokeli zenginler yaratmakta gecikmemiştir.

Bürokraside “kendine biat etmiş” bir kadro yaratma peşine düşmüş, kendi gibi düşünmeyen, biat etmeyen bürokratları ise bir şekilde sistemin dışına itmeye başlamış, “Mağrur komutan” edasına bürünmekte gecikmemiştir.

AKP bu yerel seçimlerde mağrurlaşmanın en kötü örneğini “ceketimizi koysak kazanırız!” söylemiyle göstermiş, ancak bırakın ceketi, koydukları aday dahi bu “mağrurlaşma” karşısında yok olmuştur.

Peygamberin övgüsüne mazhar olan ve İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet hocası Ak Şemsettin’e bir soru sormak ister. Ancak Fatih daha soruyu sormadan Ak Şemsettin sert bir şekilde:

—Ne var Mehmet! Diye yanıt verir.

Ak Şemsettin’in bu ifadesine canı çok sıkılan Fatih , hocasına “neden böyle davrandığını” sorar.

Ak Şemsettin’in Fatih’e verdiği cevap çok düşündürücüdür:

—Sen ki sultansın, sen ki peygamberin övgüsüne mazhar olmuş İstanbul fatihisin. Ancak ben sana “Ne var Mehmet” diyerek bu övgülerle kibirleşmemeni, mağrurlaşmamanı hatırlatmak istedim” der.

İşte bu yerel seçimlerde iktidar partisinin oy kaybetmesinin temelinde halk Erdoğan’a mağrurlaşmamasının” küçük de olsa bir uyarısını yapmıştır.

Geçmişte “mağdur olarak gördüğü” iktidara hep destek veren halk, artık bu iktidarın da ve lideri Erdoğan’ında “mağrurlaşmaya başladığını” görerek bu seçimlerde gerekli uyarıyı yapmakta tereddüt göstermemiştir.

Temennimiz iktidarın ve Erdoğan’ın bu seçimlerden gerekli dersleri çıkararak, Mağdurun ve kimsesizlerin yanında yer almalarıdır.

Sonsuzluk (Osman Özeker)

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..