Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Temmuz '07

 
Kategori
Çocuklar ve ilkler
 

Mahallenin çocukları seni hiç unutmadı.

Mahallenin çocukları seni hiç unutmadı.
 

Altı yedi yaşlarında küçük bir çocuk, bulduğu bir teyp kasetini kırmış ve içindeki beyaz makarayı bandın ucunda bırakarak yerde sürüyordu. Arada bir ayaklarını değiştirerek tek ayak üzerinde hoplaya zıplaya mahallenin dar bir sokağında bir aşağı bir yukarı koşturuyordu.

Birden elinden bandın çekildiğini hissetti! Geriye dönüp baktığında küçük bir köpek yavrusu beyaz makarayı ağzına dişleri arasına almış, küçük çocuğu taklit edercesine şımara şımara, başını bir sağa bir sola çevirerek hoplayıp zıplıyordu. Küçük çocuk, köpek yavrusuna dönerek onunla oynamaya başladı.

Kendisiyle oynayan küçük çocuğa, yavru köpekte, şirinlikler yapıyordu. Tamer ve köpek yavrusu arasında bir sevgi bağı oluşmuştu. Derken mahallenin diğer çocuklarından ilk evvela Aysun geldi, Tamer ile küçük köpeğin yanına. Aysun da çok sevdi küçük köpeği, onların gürültüsüne gece kondu mahallesi sakinlerinin çocukları Ufuk, Gülsüm, Çiğdem, Abdullah, Erkan ve kardeşi Serkan ile bir arka sokakta oturan Bahtiyar da geldi. Arkadaşlarının yanına.

Bütün çocukların yaşları hemen hemen aynıydı. En küçük ile en büyüğün arasında en fazla iki veya üç yaş vardı. Gözle görülen en küçük Aysun, en büyükleri arka sokaktan gelen Bahtiyar idi. Birlikte yavru köpeğin adını “Topak” koydular. Gel Topak, git Topak; Topakla top gibi oynuyorlardı. Akşama doğru Topağın nerde kalacağı sorun olduğun da; Tamer in babası Muammer amca aksi bir adam olmasına rağmen bir o kadar da merhametli ve hayvan sevgisi olan biriydi. Kurbanlar da; bir hafta on gün öncesinden koç’u alır, kurban bayramının birinci gününe kadar onu kendi elleri ile beslerdi. Hayvanın gözlerini bağlayıp tekbir getirirken, salya sümük, tükürük ağlayan bir yapıya ve yufka yüreğe sahipti Muammer amca.

Mahallenin çocukları ile birlikte Topağa bir köpek kulübesi yapmıştı. Küçük Topak mahallenin maskotu olmuştu. İlk bir iki akşam Topak havlayıp sızlasa da yerine alıştı.

Bütün mahalle çocukları gece yataklarına yatarken, uyumadan önce mutlak pür dikkat kesilerek Topağın sesini duyar ve ondan sonra gözlerini kaparlardı.


Sabahları, kendileri yemeğini yemeden önce, sofradan yiyecekleri kapan koşarak soluğu Topağın yanında alırdı. Zavallı hayvancağız bu ziyafet şöleni için de karnının doyduğunu bir türlü anlatamadığı için obez olmuştu! Aradan bir iki yıl geçmişti. Topak gelişip serpilince küçük çocuklarla o kadar haşır neşir olmuştu ki çocuklar aralarında bazı oyunlara Topağı da dâhil ediyorlardı!

Saklambaç oynadıkların da Topak ebeye hepsinin yerini gösterirdi. Çocuklar hep bir ağızdan itiraz ederler ve dönüp Topağa kendilerinin yerini söylediği için kızarlardı.

Topak, “bana ne, bana ne” der gibi hoplayıp zıplıyor, şımarıyordu. Oyun bozulunca top oynamaya karar verirler ve kalenin birine en küçük Aysun olduğu için o geçer diğer kaleye ise Topak geçerdi. Topak gol yemediği gibi bazen topu alır kimseye vermezdi! Aysun Topağın üzerine biner Topak onu mahalle de gezdirirdi. Çocuklar hep birden sokağın bir başından diğer başına koşmaya başlayınca Topak en geriden gelir en başa geçerdi. Bazen çocuklar Topak öne geçince birden geri dönerek ters istikamete koşarlardı. Topak ne olduğunu anlamaz bir ifadeyle birkaç saniye aptal aptal çocuklara bakar ve tam gaz gelip onların üstüne atlardı. Öyle ki çocuklar ister istemez Topağa otur, kalk, yat, ye, iç, gel, git, yakala, koş gibi eylemleri öğretmişlerdi. Topağın her sözü dinlediğinde kendisine sevgi gösterileri yapılır, başı, sırtı okşanır, sevgi ile ödüllendirilirdi.

Mahallede ki çocukların bazılarının evlerinde kedileri, , tavukları, horozları veya kazları vardı. Bazı çocukların ağabeyleri veya babaları çatılarında taklacı Mardin, Mısırga, Bursa, tepeli veya paçalı, güvercinler bakarlardı.

Kimisinin evinde ise akvaryum içinde renk renk balıkları vardı. lapistes, çöpçü, balon, japon balığı vs. kısaca tüm insanlar bir şekilde en az bir çeşit hayvan besliyorlardı evlerinde. Evlerinde hayvan beslemeyenler ise hayvan sevgisini komşularının baktığı hayvanlarla karşılıyorlardı.

Ufuk çoğu zaman elinde kedisi prenses ile Topağın yanına geldiği için Topak; prenses ile ileri derecede dost idiler. Çocuklar kendi aralarında muhabbet, sohbet ederlerken prenses çoğu zaman Topağın ayakları üzerine başını yaslar ve bir patisi ile Topağın çenesine dokunur Topakla oynardı. Bazen Topak prensesin ensesinden tutar kaldırır mahallede onu ağzında gezdirirdi. Prensesin canı yandığı zaman miyaaavvv diye bir çığlık atar üç beş metre ileriden Topağa fırça atardı, canımı yaktın diye.
Hangi çocuk evde annesinden veya babasından azar işitse, soluğu Topağın yanında alırdı. Gelir onunla dertleşirdi. Topak çoğu zaman ağlayan çocukları gördüğünde garip garip sesler çıkararak, inler sızlar ve onların gözyaşlarını yalayıp, acılarına ortak olurdu. Topağın aşıları Muammer amca tarafından veterinere götürülerek düzenli olarak yaptırılır kirlendiğinde ise bahçede çeşmenin altında Muammer amca tarafından şampuanla yıkanırdı.

Mahalle de top oynayan çocukların, topu bahçesine kaçınca vermeyen ve hatta topu paralayan, Müzeyyen teyzeye, Topak saatlerce havlar onu bu hareketinden dolayı cezalandırırdı. Müzeyyen teyze çoğu zaman Topağın havlamasından korktuğu için Topak oradaysa, topu çizmeden çocuklara geri atardı.

Topak, bir gün üç aylık maaşını almak için bankaya giden Müzeyyen teyzeye evinden bankaya kadar arkadaşlık etmişti. Müzeyyen teyze maaşını alıncaya kadar bankanın kapısın da kıvrılıp yatan Topak, Müzeyyen teyze maaşını aldıktan ve ona tekrar eve kadar refakat ettikten sonra, bir daha müzeyyen teyzenin ona olan düşmanlığı bitmişti.

Eskiden mahalle de çöpçüler “çöööpçüüü” diye bağırarak çöpleri toplarlardı, çöpçünün biri mahalleye her geldiğinde sokakta yatan Topağa tekmeyi basardı.

Topak bunun üzerine çöpçülerin seslerini ne zaman duysa tekme yeme korkusu ile onlara agresif davranmaya başlamıştı. Sürekli havlıyordu. Kötü niyetli aynı çöpçü, elindeki süpürgenin sapı ile Topağa vurunca Topak çöpçünün bacaklarına dalmış fakat ısırmamıştı.

Bu korku üzerine çöpçü “ben sana gösteririm alacağın olsun” diyerek söylene söylene gitmişti. Topak kara listeye alınmış onun için sayılı günler başlamıştı!

Birkaç gün sonra bu çöpçü ve belediyeden biri gelerek Topağın katledilmesi gerektiğini söylediler. Bütün mahalleli çoluk çocuk buna karşı çıktılar. Muammer amca görevlilere köpeğin aşısının olduğunu, hayvanın uysal ve zararsız olduğunu söylese bile gelenler hayvanı öldürmeyi kafasına koymuşlardı bir kere. Olurdu olmazdı tartışmasını yaparlarken, Topak ta onları dinliyor bakışlarını bir sağa bir sola çevirerek neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Bu arada Muammer amcadan Topağın aşı kartlarını istediler. Muammer amca koşarak eve gitti. Fakat evde badana boya yaptıkları için ortalık o kadar karışıktı ki aşı kartını bulmak imkânsızdı! Geriye döndüğünde adamlar silahı hazırda tutuyorlardı. Muammer amca kartı bulamadım daha sonra ben kartı alır belediyeye gelirim dese de, adamlar olmaz diye tutturdular. Bu arada çocuklar hep bir ağızdan “Topak kaç” diye bağırdılar! Topak hızla uzaklaştı. Fakat görevliler hayvanın peşine takıldılar boş bir arazide hayvanı kıstırdılar "gel kuçu, gel kuçu" diye hayvanı kandırdılar. Zavallı Topak kuyruğunu sallaya sallaya görevliye yaklaştı. Gözü intikam hırsı ile tutuşan bu katil! çöpçü arkadaşına baktı; başınla onay işaretini veren çöpçünün arzusu üzerine görevli bir el ateş etti! Can havli ile bağırıp fırlayan Topağın nefesi ancak evin yakınlarına kadar gelmeye yetti.

Aysun, kendini köpeğin üzerine atıp ağlamaya başladı “ölme Topak ne olur ölme. Ben sensiz ne yaparım beni sırtında kim taşıyacak” gibi çocukça ağıtları karşısında orda bulunan birçok insan gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Topağın kanı Aysu’nun üzerine, başına bulaşmıştı.

Mahallede feryatları duyan geliyordu. Müzeyyen teyze hayvanı öldürenlere beddualar etmeye başladı çöpçü ve görevli işlerin kötüye gittiğini görünce hayvanın ölüsünü alamadan kaçtılar.

Mahalleden köpek değil de insan cenazesi çıkmış gibiydi. Tarlada derin bir çukur açıldı topağın üzerine kireç dökerek üzeri örtüldü. Uzun bir sessizliğin ardından mahallenin çocukları artık top oynamıyor onun yerine tahta tabanca ve tüfekler ile dekman dekman diyerek, köpek katillerini taklit ediyorlardı....

Aradan yıllar geçse de Topağı, mahallede çocuklar hiç unutmadı. Halen özlüyorlar. (Tabi en çok Tamer!)

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara