Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Mahkeme

Mahkeme
 

Bülent Alanya Triatlonunda


Uzun süredir yazmıyorum. Eşimin mahkemelerini takip ediyordum. Sanki bu mahkemeye kilitlendim. Ne yapacaksam, mahkeme sonuçlansın öyle dedim ve bir yılın sonunda sonuçlandı…

Eşime çarparak ölümüne sebep olan Doğukan adlı kardeşimiz avukatlarının tüm saçmalamalarına rağmen kazada esas ve tek suçlu olarak kabul edildi. Kabul edilmek zorundaydı, çünkü tüm raporlar bisikletle giden eşime yandan çarparak onun bariyerle araba arasında sıkışmasına, ayağının kopmasına, iç organlarının birbirine geçmesine ve dolayısıyla ölümüne sebep olduğunu kanıtlıyordu. Bu konuda kendi avukatlarıma teşekkürü bir borç biliyorum. Evet avukatlar işini yaptı ve sıra hakimin kararına geldi. Trafik suçlarında 2 ila 6 yıl arasında ceza verilebiliyor öğrendiğim kadarıyla. Bizim Kocaeli 3. Sulh Cezadaki saygı değer hakimimizin uygun gördüğü karar; 2 yıl. Bu da bir takım hallerden 1 yıl 8 aya düştü. Ancak bu ceza sanığın 5 yıl içinde başka bir suç işlemesi durumunda uygulanacak. 5 yıl içinde başka bir suç işlemezse kocamın ölümüne sebep olan kazada esas ve tek suçlu, yani yüzde yüz suçlu Doğukan kardeşimiz hiçbir ceza almamış oluyor. Yani Türk adaletinin saygın hakimi!!! Bir trafik kazasındaki tam kusura en alt sınır cezayı vermiş oldu. Acaba trafik suçlarında en üst sınır hangi durumlarda uygulanıyor merak ediyorum. Tam kusurlu bulunan bir davada en alt sınır cezayı uygun gören mahkeme, daha az kusurlarda sanığa çiçek vererek teşekkür mektubu mu sunuyor? İşin sinir bozucu taraflarından biri de sanığın, aile fertleriyle geldiği mahkeme salonuna gayet rahat bir şekilde girmesi. Karardan çok emindiler anlayacağınız. Ayrıca, sanığın mahkeme salonunda “ben Türk ordusu için dört yıl önce yemin ettim( teğmen)” gibi fuzuli laflarını sayın!!! Hakimin ne zaman “evladım bunun konuyla ne alakası var” diyerek kesmesini nafile bekledim. Doğukan kardeşim, sen sivil bir haldeyken bir adamı ezip öldürdün. Abuk sabuk konuşurken hiç mi ben ne saçmalıyorum diye düşünmüyorsun. Orduda olmanla işlediğin suçun ne ilgisi var. Savaş durumundaydın da düşman askerini mi ezdin?

Bu tip davalarda sanığın iyi hali gözetiliyor bildiğiniz gibi. Ölenin haline kafa yoran yok tabii ki. Bir sene boyunca metanetle girip çıktım mahkemelere. Dişlerimi sıktım, ağlamadım, bağırmadım, karşı tarafa küfretmedim. Belki bizim de iyi halimizi bir gözeten çıkar diye düşündüm. Mağdur eşi oynamadım. Çünkü ben kocam için oradaydım. Onun iyi hali, bunun mağduriyeti derken asıl konu gözden kaçıyor diye düşündüm. İstedim ki benim ve eşimin ailesinin mağduriyetine değil kocama odaklansın herkes. Acıklı olan bizim ne olduğumuzdan öte bir cumartesi akşam üstü çiçeklerini sulayıp, pencerelerini açık bırakarak bisikletiyle antreman yapıp 2 saat sonra dönmek üzere evinden çıkan 43 yaşındaki bir güzel adamın bir daha o eve hiç dönememesi. Bir veledin trafik kurallarını hiçe sayması yüzünden birkaç saniye içinde hayatının sona ermesi. Tüm hayalleriyle birlikte toprağın altına girmesi. O çok sevdiği denize bir daha giremeyecek olması, Çınar adını vereceği bir oğula hiç sahip olamayacağı, emekli olduktan sonra bir tekne alıp turlara çıkamayacağı.

Ve artık adliyelerde yaşanan arbedelere küçümseyerek bakmayacağım. Çünkü adalet denen şey çileden çıkartıyor insanı. Eğer mahkeme salonunda sanığın üzerine atlayıp boğazını sıkmadıysam hayat boyu ailem tarafından öğretilmiş ve üzerine kendi düşünme gücümle bir şeyler eklediğim hayat felsefem yüzündendir. Çünkü bizler ilk önce efendi olmayı, başkalarına zarar vermemeyi ve duygularımızı kontrol edebilmeyi benimsedik değer yargılarımız olarak. Böyle olarak kazandık mı? Hayır. Ama artık değişebilmek için çok geç.

Senin arkandan hiç beddua etmemiştim Doğukan. Ama bu gün “umarım gün gelir ve ne hissettiğimi anlarsın” diyorsam ve karardan sonra mahkeme salonunda boğazını sıkma isteği duyduysam senin hakimin sayesindedir. Ben sadece tek suçlu olduğun bir kaza sonucu birkaç sene içeride yatıp vicdan azabı çekmeni istemiştim. Evet, isteyerek yapmadın ama çok büyük bir hata işledin. Senin hatanın bedelini benim kocam canıyla ödedi. Sence de verilen ceza iç acıtıcı değil mi?

 
Toplam blog
: 7
: 643
Kayıt tarihi
: 20.12.07
 
 

16 mart 1968 doğumluyum. Jeoloji mühendisliği mezunu olmama rağmen genelde şirketlerin satış- satına..