- Kategori
- İstanbul
MALTEPE'de BAKİRELER TAPINAĞI
1960 yılında süreyya plajı
Maltepe, Bizans İmparatorluğu zamanından beri yerleşim bölgesi imiş. O devirde adı 'Brias' ya da 'Urias.' deniliyormuş. Brias'ın şiddetli depremler sonucu yerlebir olmasının ardından, yeni kurulan yerleşim birimine, 'Pelekanon' denmiş. Tarihçiler, Bizans İmparatoru III. Andronikos ile Orhan Gazi arasındaki savaşın (1329-1330) Pelekanon ve çevresinde olduğunu söylüyorlar. Bu savaşta ordusu büyük bir yenilgiye uğrayan ve bacağından yaralanan İmparator'un hayatının, bir halıya sarılıp kaçırılarak kurtarıldığını da söylenen arasında. Pelekanon Savaşı'ndan sonra Türkler bölgeye yerleşmeye başlamışlar.
1728'de Kazasker Feyzullah Efendi burada bir külliye inşa ettiriyor; toprak künklerle Kayışdağı'ndan Maltepe'ye memba suyu getiriliyormuş. Feyzullah Efendi, Maltepe'de yaptırdığı çeşme, hamam ve cami ile hem önemli bir bayındırlık hizmeti gerçekleştirmiş, hem de Maltepe'nin kimliğini değiştirmiş. Feyzullah Camii'nin yanındaki asmalı kahvenin önünde bulunan çeşmeyi de o yaptırmış. İlçenin bir mahallesine adının verilmesi boşuna değildir.
19. yüzyılda Maltepe, İstanbul'un sayfiye beldesi niteliği kazanıyor. Köşkler ve semtteki hemen tüm tarihi yapılar ya 1928'de çıkan büyük Maltepe yangını sırasında yanıyor ya da bakımsızlıktan yıkılıyor. Cumhuriyet dönemine kadar yoğunluklu olarak Rumlar'ın yaşadığı Maltepe'de kilise kalıntıları da bulunmakta. Cumhuriyet'in ilanını izleyen yıllarda, nüfus mübadelesi sonrasında Maltepeli Rumlar Yunanistan'a göç etmek zorunda kalırken, Yunanistan'ın Drama, Kavala ve Selanik yörelerinden gelen Müslümanlardan bir kısmı da Maltepe'ye yerleştiriliyor.
Maltepe, Marmara denizinin kıyısında, Adalar'ın tam karşısında, İstanbul'un son yıllarda en çok göç alan semtlerinden birisi. 1935 senesinde 3 bin civarında olan Maltepe nüfusu, 2007'de 415 bine ulaşmış. Bir kaynakta, önemli bir sanayi bölgesi olan ilçede yaşayanların büyük bir bölümünün işçi, esnaf ve memur olduğu söyleniyor.
Maltepe yöresi denilince Süreyya Paşa'yı anmadan olmaz. Süreyya Paşa'nın (İlmen) Küçükyalı Deresi'nin Marmara Denizi'ne döküldügü alanda, o güne dek sebze meyve yetiştirdiği çiftliğinin yerine yaptırdığı Süreyya Plajı ise o yıllarda İstanbul'da benzeri bulunmayan bir tesis. Yakında kurulan banliyö tren istasyonuna ve daha sonra da istasyonun çevresinde gelişen semte de adını bu plaj vermiş. 20 Haziran 1939'da başlanan Süreyya Plajı'nın inşası, İkinci Dünya Savaşı yüzünden kesintiye uğruyor, tamamlanması 1946'yı buluyor. 80 tane birinci sınıf soyunma odası, 200 soyunma kabini ve 42 odalı moteliyle İstanbul'un gözde tesislerinden biri oluyor. Halk plaja rahat ulaşsın diye yine Süreyya Paşa'nın gayretleri ile tren istasyonu konuluyor. Daha sonraki Vali Lütfü Kırdar plajı ziyaret etmiş, çok etkilenmiş ve plajın asfalt bir yol ile Bağdat Caddesine bağlanmasını sağlamış. Plaj İstanbul ve Avrupa'da benzeri olmayan çağdaş bir şekil alımış.
Plajın simgesi ise kıyıdan
Sevgilerle.....