- Kategori
- Felsefe
Marx Bize Hegel'in Ziyafetidir
Genç Hegelcilerin arasına karıştığı günden itibaren ömrünün sonuna kadar Hegel'i yorumlamaktan ve siyasi iktisatla ilgilenmekten hiç vaz geçmeyen
Marx kıyamet tellalı mı yoksa bir müjdeci miydi? Bilmiyorum. Ama kesin
olan bir şey var ki o da tarihin en külyutmaz kapitalizm okuyucusunun ve analistinin Marx olduğudur.
İnsan vücuduna çöreklenmiş habis bir urun kansere dönüşüp tüm vücudu ele geçirmesini kürsüde talebelerine izah eden bir hekimin titizliği ile toplumları içten içe sinsice kemiren, varlığımızda sosyoekonomik yaralar açan kapitalizmin yapısını Kapital adlı eserinde öyle bir analiz etmiştir ki uzmanlara göre an itibarıyla eşsizdir, aşılamamış ve çürütülememiş
tir. Zehirli bir sarmaşık gibi bizi her yanımızdan kuşatan bu uğursuz sistemin günün birinde mutlaka çökeceğine; hatta daha sivri bir dille söylemek gerekirse çökertilebileceğine olan inancını hiç bir zaman kaybetmedi. Emperyalist
lerin, eninde sonunda kaybetmeye yazgılı olduklarını bulunduğu her ortamda dile getirmekten çekinmedi.
O, peygamber
ler gibi ekolojik bir kıyametin habercisi değil, bir filozof ve bilim insanı olarak yeni bir dünyanın kuruluşuna gebe olan ekonomik bir kıyametin habercisi olmuştur.
İşte ben, sömürgenlere karşı başkaldıran, üstelik bunu Avrupa’nın göbeğinde sokağa taşıyarak yapan Marx’ın, cesur ve savaşçı yanını seviyorum.
Kalkışması; ancak peygamberlere nasip olacak şekilde dünya ölçeğinde bu denli ses getiren bir insan olarak cenazesine yalnızca on bir kişinin katılmasına bir türlü anlam veremiyorum.
Şunu da hemen belirtmeliyim ki sistemin sağladığı devasa imkanlara rağmen, her şeyden vazgeçip babasına baş kaldıran Engels'i çocukluk arkadaşı 8. Henry’e boyun eğmediği için, canın cehenneme dercesine kafasını tepside kahve ikram eder gibi cellada uzatan Thomas More’a benzetiyorum.
Dünya ölçeğinde bir geçiş çağının eşiğinde, Tanrı’nın tanıklık ettiği tarihi bir dönemden geçiyoruz. Belki de hatalar üzerine kurulmuş bir geçmişin altında kalacağımız anı bekliyoruz. Ama yine de her şeye rağmen insanız.
Umut ediyoruz.
Ahmet Güreşçioğlu