- Kategori
- Gündelik Yaşam
Masa lambam
En büyük hayallerimden biri kendime ait bir çalışma odasının da olduğu yazlık bir ev sahibi olmak. Mordoğan-Karaburun arasındaki o müthiş koylardan birinde, mesela Kaynarpınar'da, denize bıçak gibi saplanan yarların hemen tepesinde, bir kartal yuvası. Denize hakimiyet açısı 180 dereceden az olmamalı. Üç duvarı tavandan yere kadar kütüphane şeklinde bir oda. Bir yanı ise yine tavandan yere kadar boydan boya, tam cephe cam ve odanın yarı alanı kadar da balkon tabi ki. Tam ortada klasik tarzda, ahşap oymalı, koyu kahve renkte bir çalışma masası ve rahat bir koltuk. Bir bilgisayar, yine klasik çizgilerde bir masa takımı ve son derece dekoratif çizgileri olan bir masa lambası.
Yerler laminant parke ve hemen masanın önünde Anadolu motifli çok küçük bir halı, el dokuması, kök boya. Kütüphanenin içine son derece estetik bir biçimde gizlenmiş çok iyi bir müzik seti ve müthiş bir ses sistemi.
Bir köşede, yerde özel rafında sevgili ud, diğer köşede yine yerde özel rafında bir yaprak bağlama. Okunacak binlerce kitap, dinlenecek yüzlerce cd, icra edilecek derya gibi bir Türk musıkisi ve Anadolu ezgileri, yazılacak mükemmel bir atmosfer.
Tabii eşsiz bir balkon. Bir köşede iki kişilik salıncak, açık ve koyu mavi tonlarda döşemesi ve yumuşacık minder ve yastıkları olan. Diğer köşede genişçe bir yuvarlak masa ve dört adet de son derece rahat koltuk. Masanın ortasında küçükçe bir saksıda bir tek dal sakız sardunya, pespembe.
Hemen ayaklarımın dibinde başlayan mavi saçlı güzellik göz alabildiğince gitmekte ve çok açık havalarda Foça kıyıları görünmekte dürbünle. Koskoca İzmir körfezi girintisinin en geniş, kuzey-güney uçları.
Doya doya yaşanmış keşkesiz bir hayatın son ve en güzel demleri yaşanmalı bu evde. Her gün müthiş yemekler yapmalısın, denize dalıp çıkmalısın bıkmadan usanmadan, olta atmalısın, saatlerce beklemelisin balığın vurmasını ve yaşamalısın o heyecanı, sabah erkenden kalkıp mis gibi iyot kokusunu ciğerlerine doldurup spor yapmalısın, okumalısın, yazmalısın, söylemelisin, çalmalısın, dinlemelisin, sevmelisin, yaşamalısın kısaca, yaşamalısın doya doya ve ölürken bir nanik yapıp gitmelisin bu dünyaya “sen beni değil ben seni yaşadım” dercesine...
Tüm bunlar nerden çıktı biliyor musunuz?
Bugün yıllardan beri özlemini çektiğim bir arzumu yerine getirdim ve 14,99 ytl’ye bir masa lambası aldım...İşte hep bu masa lambası körükledi yürek yangınımı. Masa lambamı da çok seviyorum, tıpkı hayatı olduğu gibi. Ne diyelim, aşk olsun!!!