- Kategori
- Öykü
Mastürbasyon, ölüm, aşk ve beyaz fotoğraflar - 4

Kayıt 7
Elimde o upuzun mektup, ağlıyordum. Bu mektubu benden değil, ondan dinlemeniz gerekiyordu anlayabilmeniz için, ama elimde olmayan sebeplerden dolayı ben okumak zorundayım.
(boğaz temizleme sesi...)
kuşların uçamayacağı kadar uzak ufuk
çizgisinde bir gün mutlaka buluşacağım ona...
seni ne zaman gördüğümü tam olarak hatırlamıyorum. Ama ilk görüşte nasıl etkilendiğim dün gibi aklımda. Hani boşlukta asılı kalır insan da, sığınacak birini arar, işte ben bu haldeyken gördüm seni ve hemen sana sığındım. O anda tüm duygularım, o ana kadar öğrendiğim tüm kelimeler beynimin duvarlarına çarpmaya, çarptıkça hızlanmaya başladı. Ortaya çıkan karmaşık tabloya bakıp kendi halime güldüm.
Seni sevdim mi? Senden hoşlandım mı? Yoksa ilk bakışta aşk dedikleri şeyi mi yaşıyordum? Daha bir dolu soru geçiyordu aklımdan ve mantıklı cevapları unutmuştum çoktan. Başta senden hoşlandım, tanıyınca seni sevdim, aşka gelince, sanki zaten hep aşıktım sana, hatta tanımadan bile...
Tanıştığımız günü hatırlıyor musun? Deniz kıyısındaydı. Belki de hep deniz kıyısında olduğu için masalsı tanışmalar, büyü hep orada yaşandığı için içime kazındı kaldı ayrıntılar. Geceyle deniz sevişiyordu ay ışığı sonatında. Ne çok heyecanlanmıştım seni gördüğümde. Utangaçlık duygularım iyice kabarmış, kıpkırmızı olmuştum. Meğer insan mantığını kullanamıyormuş bazen. O gün elini sıkarken bendeki elektriği, beni benden alıp çok uzaklara götüren adı konulamayacak o şeyi hissettin mi? Ya da bakışlarımdaki beni ele veren sevgiyi? Sanırım hissetmedin. Çünkü gözlerin yorgundu... ve vücudun... Hem bir şeyleri başarmış olmanın gururu da sinmişti bedenine. Bakışların uzaklardaydı. Bu yorgunluktan mıydı, yoksa aklına sevdiğin mi geldi, cevap veremedim. Sonra aramızda kısa, ama sıcak bir konuşma geçti. Hayatımda duyduğum en sıcak sözlerdi onlar ve gördüğüm en duyarlı dudaklar... Sen konuşurken, ben içimdeki duyguları adlandırmaya, belki unuturum diye seni içime çekmeye çalıştım. Sana olan hislerimi o an anlamalıydın, ama anlayamadın. Böyle bir sevgiye hazır değildin belki. Ya da bu sevgiye gücün yetmeyeceğini anlamıştın. Yine de hiç kimseye yapmadığın kadar iyi davrandın bana. hayatımın en mutlu anıydı o an. Ama her mutluluğun sonu olduğu gibi, benimki de uzun sürmedi. Üç kelimeyle sınırlı kaldı mutluluğum...
Uzun bir ayrılık yaşadık sonra. Sen çok uzaklara gittin. Benim ulaşabileceğim, ama kimsenin ulaşmamı istemeyeceği kadar uzaklara... Bu ayrılıkta çok yoğun duygular yaşadım. Ayrılık buzdan hançermiş, saplandığı yeri dondururmuş, ancak o zaman anladım. İnsan aşık olunca ve aşkına istediği karşılığı bulamayınca arabeskleşiyor biraz. Aslında hepimizin içinden geçen duyguları bir kişi yazınca, hepimiz üzerine atlıyoruz o kişinin, fazla arabesk olmakla suçluyoruz. Ama madem hepimiz bilinçli yaşıyoruz her şeyi, neden duygu sömürüsü bu kadar çok satış yapabiliyor bu ülkede, cevap bulmak zor.
Sen hiç senin olmayan birini özledin mi? Ben seni özledim. O anda benim olmamana, hiçbir zaman da benim olmayacağını bilmeme rağmen, seni deliler gibi özledim. Geceleri yatağıma yattığımda seni düşünüyor, iki kişilik hayaller kuruyordum bize, o ikinci kişinin sen olmayacağını bile bile... Gerçekler yoktu ya artık, düşler bile yetiyordu bana. deniz kıyısındaydı tanışmamız. O günden sonra ne zaman deniz kıyısına gitsem hep sen geliyordun aklıma. Gözlerim ufka dalıyor, seni orada yakalayabileceğimi hissediyordum. Gözlerim doluyor, ufuk çizgisinin ulaşılmaz tuzları benim gözümde yerini alıyordu sanki. Ufukla denizin birleştiği yerde seni hayal ediyordum hep. Şu anda geçmişin anılarını, bende mutlulukla karışık hüzün oluşturan ayrıntıları hatırladıkça senden bir tek şey istediğime karar veriyorum.
Bir gün beni beklersen, lütfen ufukla denizin birleştiği yerde bekle!”
Ve sonra boğazımı yakan nem kokusu eşliğinde, sallanan vücuduna bakarak mastürbasyon yaptım o eski, kullanılmayan evde...
DEVAM EDECEK