Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Eylül '06

 
Kategori
Haber
 

Mayyip bey düğünüme buyurun, tanımadınız mı, ben son şehidinizim!

Mayyip bey düğünüme buyurun, tanımadınız mı, ben son şehidinizim!
 

Mayyip bey demek tanıyamadınız… Oysa ben sizi iyi tanırım. Şimdi argo bir söz ile cevap vereceğinize de eminim: "Beni tanımayacaksın da kimi tanıyacaksın lan?" Nasıl da iyi tanıyorum sizi değil mi Mayyip bey? Siz de tanırsınız beni ama tanımazdan gelirsiniz.

Hatta oğlunuzla da yaşıt sayılırım. Ben de en az onun kadar yakışıklı ve akıllıydım. Benim de sevdiğim vardı ama oğlunuz kadar şanslı değildim. Askerden dönünce düğünümüz için para biriktirecektik. Sevdiğim kız da öğretmen olacaktı. Belki de yıllarca çalışacaktık sırf yuvamızı kurabilmek için. Annem dikecekti gelinliğini ucuz olsun diye. Malum daha evimiz döşenecekti. Beyaz tüller saten üzerinde uçuşacaktı müzik eşliğinde. Ben sevdiğimi beyaz gelinlik içinde benim olurken göremedim Mayyip bey! Oğlunuz kadar şanslı değildim! Babam düğünümüz için dört bin-beş bin polis görevlendiremezdi ve kapı yakınlarına akrepleri koyamazdı tek emekli maaşıyla. Gelinine de kızınıza kayınpederinin hediye ettiği dört yüz yıllık bir ebru tablosundan daha güzel şeyler vermek isterdi. Elini bile öptüremedi Mayyip bey. Sevdiğim kızın babası da yoktu Mayyip bey. Ne gelininiz ne de kızınız kadar şanslı değildi. Annesi dişiyle tırnağıyla çalışıp öğretmen etmişti onu. İsterdi elbet ama yedi bin dolara sarayları kiralayamazdı bize. Ya da evlendirip eşiyle okutamazdı Amerikalarda. Orada nereydi? Bizim köylerimiz vardı burada. Maryland’de ev almam hayaldi.

Yaa Mayyip bey, sevdiğim kız da isterdi gümüş kutularda çikolatalar ikram etmek davetlilere ama kuru pastanın kilosu 7 milyon bizim burada. Mayyip bey, hesap yapmak gerek, siz de yaparsınız elbet! Bizim davetlilerimiz de sizinkiler kadar şanslı değildi Mayyip bey! Dolmabahçe Saraylarında karınları doymazdı afiyetle belki ama şen kahkahaları yeterdi küçük bir düğün salonunda.

Duyamadım düğün heyecanımı Mayyip bey!

Genç yaşımda toprak doldu gözüme, yorgun ve delik deşik bedenime. Siz de oğlunuzu verdiniz mi toprağa Mayyip bey? Bir hain kurşuna, bir kıskanç bombaya hedef oldu mu hiç? Ve mürvetini göremediğiniz oğlunuzun sevdiği kıza sarılıp teselli ettiniz mi:

"Şehitler ölmez, vatan bölünmez diye?"

Anama, babama, kardeşime sadece telefon mu ettiniz başınız sağolsun diye?

Yoksa, hayır, onu bile çok mu gördünüz ve azarlarınızla mı desteklediğinizi sandınız Mayyip bey?

Sırt üstü mü, yan gelip mi yattınız yoksa geceleri? Aklınıza geldim mi hiç? Cıvıl cıvıl fotoğrafım geldi mi gözünüzün önüne? Utandınız mı kendinizden? Adımı bile bilmezsiniz değil mi Mayyip bey?

Adım bile çok size!

Ben son şehidinizim Mayyip bey son. Siz etmişsiniz ama ben hakkımı helal etmiyorum.

Fotoğraf: Sad little bride by Andy Stuardo static.flickr.com/38/121058938_f4a567296f_m.jpg

 
Toplam blog
: 55
: 2440
Kayıt tarihi
: 28.06.06
 
 

İçimde devamlı yanıp tutuşan bir yazma aşığı taşıyorum. O yazar olduğunu bilmiyor henüz. Hangi di..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara