Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ocak '13

 
Kategori
Blog
 

MB'de şairler, şairane şiirler ve Can Baba tavırları

MB'de şairler, şairane şiirler ve Can Baba tavırları
 

Vincent van Gogh... Yıldızlı gece... İnternetten.


“749071 numaralı MB üyesi bu sefer de sitedeki  ‘şiirlere’ ve ‘şairlere’ takmıştır ama konu hakkında en ufak bir fikri olmadığından hemen kolları sıvar ve derin araştırmalara yönelir. İlk etapta ‘ alt alta yazılan hisli ve göze hoş gelen sözcüklere şiir denir’ tanımlamasını ezberler. İki haftalık çalışma sonucu şiir konusunda allame kesilmiştir. Biraz daha gayret etse NLP uzmanı olacaktır ama o kendini frenler; ‘milliyet com tr’ şeyine seçilmesine ramak kalmışken işi tadında bırakır.”

-Evet, Sayın Culduz; geçtiğimiz hafta şiir konusu bir hayli işlendi ve sitedeki şairler “ oturuktan tayyare” diye nitelendirildi. Bu söylem bir hayli tepki gördü ve işin ilginç yanı editörler bu söyleme müdahale etmediler?

-Sondan başlarsak; editörlerin tavrı doğru! Öyle zırt pırt müdahaleyle yürümez bu işler. Günde 100-120 yazı yayına veriliyor ve bu yazıların büyük çoğunluğu “şiir “ kategorisinde! Bu oran %30’ları geçmiş durumda. Yani uzak ara birinci! Elbette eleştirilecek!  Edebiyatın en zor dalı olmasına rağmen “şiir kategorisi” başı çekiyor. İşin “teknik” ayrıntıları şiire sevdalı arkadaşları pek ilgilendirmiyor. “Hece, vezin, kafiye, kalıp, ritim, tını vs.” kaygıları yok! Bir şeyler “anlatma” derdinde de değiller! “Ben yazdım, sen ne anlarsan anla” zihniyeti hâkim.  “İyi şiir” deriz ama “kötü şiir” diyemeyiz zira şiir değildir. Yani “kötü” dersek o metnin şiir olduğunu kabul etmiş oluruz. Kabul etmek gerekir ki bir yazının şiir kategorisinde yayına verilmesi (ki bence büyük cesaret)o yazının “şiir” olduğu anlamına gelmez.  Mesela bu yaptığımız söyleşiyi de “her satıra iki-üç sözcük”(biçimsel) olarak sayfaya yaysak ve şiir kategorisinde yayına versek bize sadece gülerler!

-Sizce iyi şiir?

-Kişiden kişiye değişir o… Uzun veya kısa olması pek önemli değil ama şiir bana bir şeyler anlatmalı… Melankolik ve salt duygusal sözcükler bana hiç hitap etmez. Ondan da öte, “şairane” sözdizimleri de şiir değildir benim için. Şiir, hesaba, kitaba dayalı bir uğraş. Ne bir eksik, ne bir fazla sözü kaldırmaz! Şiiri şiir yapan (kim ne derse desin)ele alınan konu, kafiye ve ritimdir.

- Bu sitede hiç mi güzel şiire rast gelmediniz, Sayın Culduz?

-Gelmez olur muyum efendim; elbette geldim ama bir kaçı dışında o güzel şiirler ya “gündelik yaşam” kategorisindeydi ya da diğer kategorilerdeydi. Yani bir şeyler yazıp bunu “şiir kategorisinde” yayına vermek büyük cesaret bence!

-Gelelim “oturuktan tayyare” söylemine?

- İşte burada hemen Mevlana’ya atfedilen o “Bir lafa bakarım, bir de söyleyene” söylemi devreye girer. Ufuk Kesici Hoca edebiyat öğretmeni… Sitede bolca şiir ve gazelleri yayımlandığı gibi teknik konularda da görüş belirtmiş. Beğenir veya beğenmezsiniz ama şiire sevdalı ve kendi çapında bir şair! Şair ama şairliğin söz konusu olduğu yerde “basmakalıba” düşmek olmaz! Bir şair olumlu veya olumsuz bir eleştiri yaparken üslubuna çok dikkat etmeli bence. En azından “yaratıcı” ve “özgün” olmalı!

-Mesela?

- Şiir konusunda polemik yapmak oldukça zor. Şair ağzını açtı mı kendine yakışan sözler söylemeli. Bakın Nazım Peyami Sefa’yı nasıl paylamış:

“Sen bu kavgada bir nokta bile değil

Bir küçük eğri virgül, bir zavallı vesilesin!”

Yani nedir şimdi “oturuktan tayyare”? Bu kadar sıradan bir niteleme hiç yakışıyor mu? Nerede kaldı şairlik? Nerede kaldı yaratıcılık, özgünlük? Şair adam ne diyecekse şairce der; icabında yerin dibine sokar! Kimse de çıkıp “ne oluyor” diyemez!

-Şairler biraz hırçın ve pervasız olur, derler?

-Öyle olurlar belki ama özgünlüğü de elden bırakmazlar! Can Yücel olmadan “Can Baba” tavırları sakil kaçar ve kaçıyor da zaten. Şairler arası diyaloglar dikkatimi çekiyor benim…”Vay aga, döktürmüşsün be, ustam benim”…”Ya sorma, çiziktirdik bir şeyler!”…”Sağ ol dost”…”Eyvallah baba bee, içiyoz, yazıyoz işte…” vs. Hani sanki Balat’ta, bir koltuk meyhanesindeyiz ve kafalar o biçim!

-Anason başrolde diyorsunuz yani?

-Orasını tam olarak bilemem tabii ama verilen görüntü bu. Şiir yazan  (yaşını başını almış)üyeye bakıyorsunuz, “Bu sitede herkes şiir yazdığını sanıyor ama kimsenin şiiri bildiği yok” diye yorum atıyor. İki gün sonra da bir şiirin altına “Sen bu işi beceriyorsun usta” diye imzasını çakıyor. Hadi, rakı, şarap, saki falan tamam da, bu ikiyüzlülük pek göze batıyor.

-Kategorilerden çok bahsettik bugün, henüz el atılmamış kategoriler var mı?

- “Mektup” ve “portre” çalışmasına pek rast gelmedim diyebilirim. “Deneme” de pek az, üçü, beşi geçmez. Oysa bu dallar tam şairlere göre.

-Bu işin sonu nereye varır, sizce?

-MB idaresinin bir bildiği vardı tabii. Baştan yer vermemişlerdi şiirlere. Bir oylama sonucu şiirlere de yer vermeye başladılar. Yapacak bir şey yok, katlanacağız veya ilgi duyan okuyacak. Bundan sonra “Ben şiir yazdım” diyene söyleyecek bir sözümüz olamaz ama sitede bir şiir “enflasyonu” olduğu da kesin! Olan; kırk yılın başı çıkan güzel şiirlere olur. Arada kaynar giderler işte.

-Son olarak, Sayın Culduz?

- Madem söyleşi konumuz şiirdi,  değerli üye Tülin Aksoy arkadaşımızın mısralarıyla bitirelim efendim:

Cam kenarı

Uzun yol biletidir hayat

Yalnızlığın adı

‘Bayan yanıdır’ artık

Aşk, aşka gelip

Yanına oturmamışsa…”

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..