- Kategori
- İlişkiler
Med cezirlerle yaşarız biz bu hayatı

Fotoğraf : Berk Tatlıpınar
Kimi zaman öfke; aniden patlayan fırtınalar gibi gelip geçer hayatlarımızdan.Sonra, sükunetin kıyıya vurmuş enkazları kalır geride. Onları da dalgalar alıp, oraya buraya sürükler zamanla. Görünürde hiç bir iz kalmamış sanırsınız.Yıkılan yıkılmış, kırılan kırılmıştır oysa. Ruhumuzun kumsalında ölümcül bir sessizlik, tarifsiz bir dinginlik hakimdir şimdi.
Med-cezirlerle yaşarız bu hayatı biz. Aşklar, ilişkiler, ayrılıklar ve kavuşmalar. Ay'ın, durgun suya vurmuş billur şavkı gibi bir gergefin içine sığar, dokur da dokuruz. Ay büyür bazen, sular kabarır, sessizliğin içinden kopup gelen bir uğultu çınlatır kulaklarımızı, çıldırıcak gibi oluruz. Yüreğimiz kabarmıştır. Med-cezir vaktidir şimdi. Sonra yine sükunet, sonra aynalara yansıyan, hüzünden sararmış yüzümüz...
Keşkeler ve pişmanlıklarla örülüdür hayat bazen. "İyi ki varsın" dediğimiz insanlar, bizden çok uzaktadırlar şimdi. Kim bilir, hangi med-cezir zamanlarında bir enkaz gibi kıyıya vurmalarını seyretmişsinizdir hiç bir şey yapmadan. Sonra dalgalar, her birini bir başka sahile alıp götürmüştür. Bizden habersiz, bazen de bize rağmen.
Güneşin battığı zamanlar olup biter tüm bunlar; hani aydınlığın yerini yavaş yavaş gecenin karanlığına bıraktığı, el ayak çekildiği, kuşların sustuğu zamanlarda yani. Kendimizle başbaşayızdır şimdi. Yalnız ve suskun.
Bütün kavgalarımızı bitirmiş, geceyi beklemekteyiz şimdi. Zaferler ve yenilgiler, hala kendi kavgasını sürdürmektedir gururumuzun olduğu yerde. Daha geride, korkularımız alesta beklemektedir ortaya çıkmak için. İnadımız, görevini bitirmiş sessizce köşesine çekilmiştir yeni bir iddiaya kadar.Masamızın üstünü dolduran bir kucak dolusu kırılmışlık ve yalnızlıkla yeni bir med-cezir zamanı beklemektesiniz şimdi...
Hatıralar gelir aklımıza, yaşanmışlıklar ve sessizce içimize akan gözyaşlarımız. Uzaktaki denizin üstüne mor bulutlar çökmüştür. Bir sigara yakarız gayri ihtiyari.Yerimizden kalkıp bir kahve yapmak geçer içimizden. Eski fotoğraflara takılır gözlerimiz ve elimizde tuttuğunuz anahtarlığa... İçiniz burkulur, vazgeçersiniz.
Sanki, bir med-cezir gibi yaşamışsınızdır her şeyi. Kısacık, dolu dolu ve yoğun...Siz bir sahile savrulmuşsunuzdur şimdi, o başka bir sahile.Keşke atlatabilseydik o fırtınaları demek için çok geçtir artık. Olan olmuş biten bitmiş, giden gitmiştir artık.
Kimi zaman, öfke; aniden patlayan fırtınalar gibi gelip geçmiştir hayatlarımızdan.Sonra, sükunetin kıyıya vurmuş enkazları kalır geriye.Onları da, zamanla dalgalar alıp oraya buraya sürükler.Görünürde hiç bir iz kalmamış sanırız.Yıkılan yıkılmış, kırılan kırılmıştır oysa. Ruhumuzun kumsalında ölümcül bir sessizlik, tarifsiz bir dinginlik hakimdir şimdi. İşte tam bu anda fark ettiğiniz; yeni bir med-ceziri yaşamayacak kadar yorgun hissettiğimizdir kendimizi...İstediğimiz tek şey sükunettir.
Bir tek dilekte bulunursunuz; O, iyi ki varsın dediğiniz insan için: Med-cezirlerle yaşadık bu hayatı biz. Ben, savrulduğum bu sahilde bir enkaz gibi yaşarım elbet. Yeter ki, hüzünler sarartmasın yüzünü...
A. Mesut Tatlıpınar