- Kategori
- Magazin
Medyatik aşk!

Medya önünde yaşanan aşkların popüler kültürün tüketimine sunulması kaçınılmaz oluyor. Ama aşk’ı yaşayanlar zincirlerinden kurtulmak, popülaritesini pazarlamak için yapımcılar ile görüşüyorlarsa buna da eh işte. Ancak eski eşin istediği nafaka parasına denk gelecek bir ödeme koparılabilecek yapımcı arayışı tuhaf değil mi? Madem öyle benden dizinin senaryosuna naçizane bi bukle katkı...
Mağdur eşin nafaka parası ile aldığı evinde plazma TV’de ikilimizin görüntüleri eşliğinde bir giriş ile diziye başlanır. (Burada dizinin aksiyon, romantik vb. türüne göre kamera hatta sahneler değişir, iyisi mi siz ciddi biçimde bu işe soyunacaksanız profesyonel yardım alın.)
Bir başka sahne; elindeki kumanda ile geriye döner eski eş, yoklukla geçen yıllar , çocukları ile çektiği sıkıntılar verilir. (Ancak burada dikkat etmek gerekir. Eski eşe acındıracak sahneler yeni ikilimizin hayran kitlesini azaltabilir. Aman, para gelsin de ne önemi var bu ayrıntıların.)
Fahrettin Aslan’ın gazinosu tarih olduğuna göre en uygun mekan herhalde Günay olabilir. Ayrıca mekanın Günay olması kültür bakanına da olumlu bir çağrışım yapabilir ve böylece diziye devlet desteği de sağlanabilir.Neyse .
Sahne: Gerçek yaşam birden sahnede belirir. Popülariçe sahnede şarkılarını bağırırken pardon söylerken arkada birkaç çocuk babası yağız delikanlı evde bekleyen eşini aklına bile getirmeden üflediği enstrümanı elinde huşu içinde popülariçeli düşlere dalar…
Zaten kült olan zengin fakir ikilemine göre zengini şarkıcı, fakiri ise müzisyen delikanlımız oynar. Zaten kader ağlarını örmüştür.Şen olmayan bir kadını mazide bırakarak gazetelerin ikinci sayfalarında her gün tefrika edilen bir aşk sonsuza dek sürer!
Kişiler değişir ama öykü değişmez.
Bu kadarcık katkımız olsun, devamı için yapımcı ile sözleşme yapmadan kalem oynatmam ona göre. Popülariçesi bol ülkem kurban olayım sana…