Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Medyayı anlayamıyorum!

Medyayı anlayamıyorum!
 

Deniz Baykal


BİRİSİNİN AK DEDİĞİNE DİĞERİ KARA DİYOR !

Rahatsızlığım sebebi ile dışarıya çıkamaz, eve, yatağa esir olmuş durumdayım ya, huyum kurusun biraz halim olunca okumaktan kendimi ala koyamadım yine. CHP nin son günlerde manşetlerden inmeyen çarşaf konusu hakkında büyük gazete ve köşe yazarları ne yazmışlar diye pür dikkat araştırmaya başladım. Tabi kendi Blog yazarlarımın yazdıklarını da.

Okuduklarımdan kafam iyice karıştı.

Haliyle bir gazetede kaç kişi çalışır bilmeme imkân yok ama o gazetelerin köşe yazarları ve başyazarlarının sayıları bellidir. Toplasan tabir caizse bir avuç insandırlar. Ya vallahi hayretler içerisinde kaldım. Gerçekten de hangisine inanacağımı şaşırdım bir vatandaş olarak.

Mesela Hürriyet Gazetesinden Ertuğrul Özkök ÇARŞAF AÇILIMI NASIL KARŞILANDI yazısında:

“Bana göre sonuçlar çok önemli. Halkın bir bölümünün nereden gelirse gelsin, gerginliği ortadan kaldırıcı samimi adımlara ve açılımlara olumlu baktığını gösteriyor. Bu sonuçlar önümüzdeki seçimde “pozitif temelli” siyasetin sonuç verebileceğini gösteriyor. O yüzden dün beni arayıp endişesini dile getiren yakınım gibi, CHP nin laiklik konusunda şekilsel değerlere çok bağlı taraftarlarına şunu söylemek isterim: Baykal’ın bu açılımını desteklemek gerekir. Bu açılım CHP yi eşit şartlarda yarışabileceği bir kulvara sokuyor. CHP nin ve Baykal’ın laiklik konusunda ki tutumundan her halde hiç birimizin şüphesi yok. O nedenle endişelenmeye gerek yok”. demiş.

Hay aklına, kalemine sağlık dedim ve açıkçası sevindim. Zira bende aynı görüşteyim.

Sonra aynı gazeteden çok sevdiğim yazarlar arasında olan Bekir Coşkun’un yazısını okudum bir solukta. Yazısının başlığı CE_HA_PES di. Yani bir anlamda pes diyordu CHP ye.

"CHP nin sosyal demokrat olarak işi götüremeyip biraz da AKP gibi olmayı denemesinden kaynaklanıyor, sosyal demokrat olamadılar muhafazakâr olmayı deniyorlar. Çağdaşlığa sahip çıkamadılar tutuculuğa tutunmaya bakıyorlar. Cumhuriyet Devrimlerinin partisi olamadılar Çarşaflıların- Türbanlıların partisi olmayı sınıyorlar…" diye yazmış.

Allah allaaah! CHP sahiden de böylemi yapmaya kalkıyor diye bir düşüncedir aldı beni. İyi ama “benim nasıl haberim olmaz ya” diye düşünmeye başladım bu sefer de. Çünkü 23 senedir bu partinin içerisindeyim. Çok sular bulandı, yollar daraldı aşağı yukarı 6 genel başkan değişti (SHP-CHP birleşimi ve ayrı olarak) parti meclise giremedi ama hiçbir zaman laiklikten ve ilkelerinden ödün vermedi.

Diğer yazarları da okuduktan sonra Milliyet’e girdim. Fikret Bila’nın yazısını okudum. Konuyu SİYASİ SİMGE TARTIŞMASI başlığında toplamıştı ve kısa bir bölümünü aldım buraya.

“Başı örtülünün partisi AKP, açık olanın partisi ise CHP’ymiş gibi. Oysa hem AKP hem CHP kitle partileri olarak toplumun her kesimini barındıran partiler. Kitle partilerinin “tek tip” yandaşının olması mümkün değil. AKP’de başı açık kadınlar var, CHP’de başı örtülü kadınlar var. Eğer CHP, kızların, kadınların örtünmesi gerektiğini savunmaya başlarsa, o zaman Baykal’a yöneltilen eleştiriler yerini bulur. Bu olmadıkça, CHP’nin laiklik veya türban konusundaki görüşünün değiştiği, yeni bir açılıma yöneldiğini söylemek mümkün değildir.” diyordu.

Bu yazı da içimi açtı doğrusu. Bunlar tamamıyla doğruydu.

Derken yine Milliyetten Hasan Cemal’in yazısını okumaya başladım. Allahhhh!!! Ver yansın etmiş Tıpkı bu sayfalarda bazı yazarların yazdığı gibi. Baykal’ın sicilinden başlamış günümüze dek döktürmüş. Kısaca:

"Baykal, 1960'ların sonundan beri aktif politika yapıyor. Mesele, Baykal'ın kendisidir. Ve mesele, Tayyip Erdoğan'a Baykal'ın dışında bir alternatif oluşturmaktır. Bu arada, hiç hayal kurmayın, Erdoğan'a alternatif, CHP ile ve CHP içinde de olamaz." demiş ve noktalamış.

Hayretler içerisinde kaldım. Bu kadar peşin hükümlü olduğuna göre bir bildiği veya önereceği başka bir parti vardır (neredeyse o) diye düşünmeye başladım.

Ben düşüncelere saygılı bir kadınımdır. Bu yazarımızın da görüş ve düşüncelerini diğerleri gibi hoş görüyle karşıladım elbette. Diğer sevdiğim ünlü bir yazarımız da yazısında kara çarşafın Yunanistan’dan Balkanlara geldiğini aslı varken neden taklidine oy versinler diye de CHP yi uyarmış bir şekilde. Her neyse, birisinin ak dediğine öbürü kara diyebildiğine göre o gazetede demokrasi işliyor demektir. Buna ayrıca çok sevindim elbette. Yazıların bazılarının hoşuma gidip gitmemsi önemli değil elbette, önemli olan Türkiye’nin en büyük gazetelerinin içerisindeki bu demokrasi anlayışıdır. Kutlarım. Bu ayrı konudur.

Şimdi gelelim yoksul vatandaş Tünay Hanıma. Ya, ben hangisine inanmalıyım acaba? Basın demek halkı yönlendiren bir faktör olduğuna göre yönümü şaşırmış durumdayım şu anda. Hele bir de kulaktan dolma laflar duyduysam, biraz da baskı altındaysam ne yapabilirim? Bana ne CHP den, Ak partiden. Aman, benim karnımı hangisi doyurursa, hangisi cebimi doldurursa, soğuk kış günlerinde beni ısıtırsa alt yanı bir oy’um var gider ona atarım bunu da. Bana ne kardeşim Cumhuriyet gitmiş, şeriat dedikleri gelmiş. Beni hiç mi hiç ırgalamıyor. Hem o şeriat dediğiniz neydi ya!!!!

Diyebilir miyim? Neden olmasın?

Bir cumhuriyet kadını ve Atatürk ilkelerine gönülden bağlı bir Tünay hanımsam eleştiri bombardımana kulaklarımı tıkar ERTUĞRUL ÖZKÖK ‘ün 25 Kasım tarihli ,

“Türban sorununun çözümünü ancak CHP sağlayabilir.” Başlıklı yazısını okur ona göre hareket ederdim. Ve bu yazıyı aklı başında herkese okumasını tavsiye ederdim. Kişisel hırslardan, çıkarlardan, pembe hayallerden vaz geçip uyanmanın vakti geldi de geçiyor çünkü.

“Türban perdesi kalktığında, arkasında çöken ekonomi, işsizlik, eğitimdeki sefalet, şehirlerdeki çirkinlik, artık ayyuka çıkan yolsuzluklar, akraba ve yakın kayırmaları iyice ortaya çıkar. Partiler, seçim yarışında aynı hizada start alırlar. O yüzden CHP seçmeni ve üyeleri üzerinde etkili çevreleri, bu konuyu dikkatle düşünmeye davet ediyorum. Çünkü Türkiye, inanç istismarının siyasette yarattığı eşitsizliği gidermezse, gidebileceği tek istikamet diktatörlük olacaktır.”

Sevgili dostlarım ve dost bildiklerim, bu sözler bir ders niteliğindedir. Bunu bir düşünün isterseniz ha! Şimdilik burada kesiyorum ama bir daha ki yazımda CHP nin 1973 ten bu yana (ben o tarihlerde siyasetin içerisinde değildim elbette) geçen yıllarını ve Baykal’ı, yaşadıklarımı, bildiklerimi, ekleyerek anlatmaya çalışacağım. Sevgi üzerinizden hiç eksik olmasın..

27/11/2008

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..