Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Mektup: Sonsuz aşk, gözlerde saklıdır...

Mektup: Sonsuz aşk, gözlerde saklıdır...
 

Resim : www.megarsivportal.com dan alıntıdır.


Merhaba. Benim adım Gürkan. Londra'dan yazıyorum...

Eskiden bahçemizde mor salkımlı çiçekler doluydu. Şimdilerde ise artık eski bir, tarih kokan, ıssız , kimsesiz köşk var Heybeliada'da. Burada büyükannem ve büyükbabam yaşıyordu. İkisi de birbirini deliler gibi severek evlenmişlerdi. Hani eski Türk Filmlerinde kalıp bir söz vardı ya " biz sevişerek evlendik " ...

Birbirlerini deliler gibi seven Esma annem ( ben ona anne diyordum ) ve Haşim dedem yeryüzünde sevenler adına bir emsaldi adeta. 70 yıllık evlilik hayatlarında sadece bir defa atışmışlar. O da bahçemizdeki mor salkımlar haricindeki mis gibi kokan sarı laleler adına yapılmış bir atışma. Neymiş efendim ? " Laleler kırmızı olmalıymış, kırmızı şehveti ve sonsuz aşkı ifade edermiş." Bunu dedem istiyormuş. Büyükannem ise lale dediğin sarı olur. Sarı; saflığı, güneşi, sıcaklığı ifade eder " dermiş. Neyse ki bu sadece tatlı bir atışma ile kalmış. En nihayetinde ikisinin de dediği olmuş ve sarı-kırmızı laleler ekilmiş köşkün ön bahçesine. ARka bahçeye ekilmesini istese de büyükannem yine büyükbabamın dediği olup sarı kırmızı laleler önbahçeye ekilmiş.

Bizim köşkte Bahtiyar amca vardı bahçıvanımız. O kadar iyi kalpli bir insandı ki benim her şımarıklığıma katlanırdı. O bahçedeki toprakları düzeltmeye çalışırken ben de bahçede top oynar ve hep de onun çalıştığı yere kaçırırdım topumu. Bana önce başını kaldırıp bir bakış atar ve sonra da o tontiş yanakları ve beyaz palabıyıklarıyla gülümserdi gülebildiği kadar. Pamuk gibi bıyıkları vardı. Başında da güneş geçmesin diye hep o hasır şapka vardı. Onu hiç çıkarmazdı. Onu bir asker arkadaşı Libya'dan hediye yolladığı için çok değer verirdi. Bir de köşkümüzün Latife annesi vardı. O bizim köşkümüzün yemekçisi ve bakıcımdı. Ben onun eline doğdum adeta. Benimle hep o ilgilenirdi. Annem ve babam beni küçük yaşta ayrılarak bıraktıkları için biz anasız babasız büyüdüm. Şimdi nerelerdeler bilinmez ama bir daha beni görmeye ikisi de gelmemiş. Sonra duyduk ki; babam kanserden, annem ise bir başka bir sebepten vefat etmiş. Ama nasıl öldüğünü dedem bana anlatmak istemezdi ısrarla sormama rağmen. Sonradan öğrendim ki annem ütüden çıkan yangından dolayı ölmüş.

Gel zaman, git zaman büyükannem ile büyükbabam geçen sene vefat ettiler. Ölümleri bile beraber oldu. Geçen sene birlikte Londra'ya seyahate gitmeye karar verdiler. Artık çok yaşlandıklarını ve büyükannemin ısrarlarına dayanamayarak ilk ve son kez de olsa Londra'yı görmek istediklerini söylemişlerdi. 1 haftalık seyahetten sonra dönüşlerinde uçak havada infilak etmiş ve feci şekilde can vermişlerdi. Ölüme bile beraber gitmişler. Duyduğuma göre Londra'dan aldıkları Sarı ve kırmızı Laleler ellerindeymiş. Dedem beyaz giyinmeyi çok severdi. Üzerinde yine beyaz bir takım elbise ve başında da Londra'dan aldığı silindir şapka varmış. Kırmızı florunu da pek severdi. O da boynundaymış. Büyükannemin de laleler gibi çok sevdiği sarı ve beyaz çiçekli elbisesi varmış üzerinde. Kader bize bir türlü gülen tarafını göstermemişti.

Daha sonra bana köşkte Latife anne ve bahçıvan Bahtiyar amcam baktı. Artık onlar benim hem annem-babam hem de büyükannem-büyükbabam olmuşlardı. Ben şuanda Londra'da George Washington Town Üniversitesi 'nde okuyorum. Burayı seçmemdeki en büyük etken büyük bir aşk ile beraber büyükannem ve büyükbabamın burada son kez gezdikleri yerleri görmekti. Kim bilir ? Belki de ben de burada sonsuza kadar seveceğim bir kızla karşılaşırım.... Ama ben Sarı Laleleri daha çok seviyorum. Nur içinde yatın büyükanne ve büyükbaba. Koca köşkte şimdilerde Bahtiyar amcam ve Latife annem hayatlarının tadını çıkarıyorlar. Onları öyle özledim ki. İlk fırsatta hemen uçakla İstanbul'a uçacağım, oradan da Heybeliada'ya geçeceğim.

Hala Haşim dedemin aşkı anlatan sözleri aklımdadır.

Sonsuz aşk, gözlerde saklıdır...

NOT : HİKAYEDEKİ KİŞİLER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR.

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..