Memleket meseleleri

Günü geldiğinde insanlar daha önce yapmış oldukları hareket ve davranışları sorgular.

Bazen, yapılmış olan işlerin ya da tam olarak yerine getirilemeyen sözlerin faturasını veya semeresini insanlar sahiplenmek durumunda kalır.

Zamanı geldiğinde, geçen zamana iç geçirilirken önümüzdeki yılların bizlere neler getireceğini uzun soluklu tartışmaya başlarız.

Bu düşüncelerden, bu iç geçirişlerden, hayıflanmalardan sadece bizler değil, bizim çevremizdeki kişiler de etkilenir.

Aynı durum ve konum kişileri değil, devletleri de bu döngüye getirebilmekte.

Daha önce uygulanan hatalı politikalar, yanlış zeminde sürdürülen davranış kalıpları, basiretsiz stratejik açılımlar ülkelere farklı bir zemin sunar.

Bu zeminin iyi oturabilmesi ve kaygan zeminde sağlam adım atılması için de sağlam insanların sağlam düşüncelerine ihtiyaç duyulur.

İyi bir iç politikayı da, kötü bir dış politikayı da, krizin eşiğine gelen ekonomiyi de, daha modern ve uygun sosyo– ekonomik açılımları da insanlar tatbik ettikleri için insan unsurunu, daha doğrusu siyaset yapıcılarını ele alıp, öncelikli olarak onların değerlendirilmesi gerekiyor.

Sizlerin seçtiği insanların sizler adına aldığı kararları uygularken bunu ne derece kabulleniyorsanız, aynı seçkinlerin hatalı ve yanlış uygulamalarına da tepki vermeniz gerekmez mi?

Türkiye’de şuan bu durum hakim.
Markete giderken, alışveriş yaparken, koşarken, otururken, dinlenirken...

Bulunduğunuz tüm mekanda insanların hiçbirinin hayatlarından memnun olmadıklarını görürsünüz.

Yeter ki ‘’Nasılsınız” dan sonra “Memleketin durumu” hakkında ikinci bir soruyu yöneltin.

Kadını alışveriş yapamamaktan, genci stada gidememekten, esnafı kepenk açamamaktan, emeklisi seyahata çıkamamaktan...

Zengini de fakiri de... Dertli bir ülke.

Günlük hayatımızın gerekleri ile gerekenler, gereken zamanda ve zeminde uyumlu olmadığında böyle olmakta.

Aynı ülkede aynı kaderi paylaşan insanlar olarak memleket meselelerine duyarsız kalamayacağımız gerçeği ortada iken iç ve dış politikayı takip etmek ve siyasileri uyarmak da asli görevlerimizden olmalı.

Eleştirirken çözüm üretemeyenlere, çözüm üretene ayakbağı olanlara, laf yapıp icraat gösteremeyenlere sormak gerek.

Gerçekten de “Bu memleketin hali ne olacak böyle?”