- Kategori
- Öykü
Memleketimin delileri-26

Gülgeç Ayla'nın başka bir macerası...
Esrarengiz takipçisi, Gülgeç Ayla’nın yanında koruma olduğu için takipten vazgeçti, ama bu sefer sekiz, on gün sonra çıktı okula geldi. Oldukça şık giyinmiş ve özenle saç sakal traşı olmuştu. Davranışlarıyla kibar ve zengin birisi olduğunu belli ediyordu. Ayla’nın yüreği kıpır kıpırdı. Uzun yıllar beklemenin ödülünü alacağını düşünüyordu. Adam:
<ı>-Ben Şahin, diye kendisini tanıttı ve devam etti:
<ı>-Yaptığımdan dolayı öncelikle sizden özür dilerim. Sizi ilk defa milli eğitimde gördüm, başka bir okula nakil için gelmişsiniz. Orada müdüründen odacısına kadar hepsini tanırım. Daha önce tanışmış olsaydık sizin işinizi hemen hallederdik. İnşallah bundan sonra…
<ı>-Estafurullah, ama ben gerçekten günlerce çok korktum. Sizin gibi bir beyin böyle bir şey yapacağı aklıma gelmedi tabii…
<ı>-Tekrar çok özür dilerim, ama sizi önceden çok iyi incelemekti amacım. Sizinle ilgili bana bilgi verenler oldu ama bir de ben kendi gözlerimle göreyim istedim. Malûm bu devirde kimseye güven olmuyor.
<ı>-Haklısınız da… Şey gene de…
Bir şeyler sezinlemeye başlayan Ayla’nın dili dolaşmıştı. Bu büyük bir şans mıydı acaba?
<ı>-İnşaat işleriyle uğraşıyorum. İşten güçten bu güne kadar bazı şeylere zaman bulamadım. İnşallah bundan sonra…
<ı>-İnşallah…
<ı>-Bakın ne diyeceğim, gelin bir yemeğe gidelim. Böylelikle hem kendimi size affettirmeye çalışayım ve hem de birbirimizi daha yakından tanıyalım.
<ı>-Bilmem ki daha ilk görüşmede yemeğe çıkmak doğru mu?
<ı>-Ayla hanım, Ayla hanımmm hangi devirde yaşıyoruz, dedi Şahin ama farkına varmadan sesini oldukça yükseltmişti. Hemen hareketini düzeltti:
<ı>-Kusura bakmayın, biraz heyecanlıyım da…
Az kalsın “Ben de!” diyecekti Ayla. Kendini zor tuttu ve :
<ı>-Mesai henüz dolmadı, onun için müdür beyden izin almam gerekir.
<ı>-Canım, önemli bir işim falan var, dersiniz.
<ı>-Bir deneyeyim. Lütfen bana bir iki dakika izin verin, gidip konuşayım.
Odasına giren Ayla’nın yüzünden bir şeyler olduğunu müdür hemen anladı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve gözleri yere bakıyordu. Müdür:
<ı>-Ayla hanım, buyurun oturun.
<ı>-Oturmasam daha iyi efendim. Acele bir işim çıktı da, işten biraz erken ayrılabilir miyim? İzin verirseniz, birazdan çıkmak istiyorum.
<ı>-Nasıl bir iş bu? Çok mu önemli?
<ı>-Özel efendim.
<ı>-Hani hiçbir şeyi saklamadan anlatacaktınız?
<ı>-Korkuyorum, o yüzden anlatamıyorum.
<ı>-Neden korkuyorsunuz? Doğruyu söyleyin size yardımcı olayım.
<ı>-Utanıyorum da, nasıl söylesem…
<ı>-Bırakın bunları da gerçeği anlatın.
<ı>-Hani beni takip eden biri vardı ya, o şimdi burada. Meğerse niyeti iyiymiş.
<ı>-Ne demek niyeti iyiymiş?
<ı>-Yani çok ciddi. Birbirimizi daha iyi tanımak için beni yemeğe davet etti. Tabii izin verirseniz.
<ı>-Neeee, dedi müdür.Öyle bağırdı ki Ayla korkudan titremeye başladı.
-Ayla hanım, siz çocuk değilsiniz, tabii size izin vereceğim, ama şu beyi bir de ben görsem…
<ı>-Bir görseniz, bir görseniz; tam bana göre. Bu iş de bozulur diye çok korkuyorum. Ancak sizden bir zarar gelmeyeceğini de biliyorum. Hemen odanıza onu getireceğim.
Biraz sonra üçü müdür odasında hem çaylarını içip hem de sohbet ediyorlardı. Müdür olanı biteni iyi anlamak istiyordu:
<ı>-Şahin beydi, değil mi?
<ı>-Evet efendim.
<ı>-Ne işle uğraşıyorsunuz Şahin bey?
<ı>-Müteahhidim efendim. Buradaki hastaneyi ben yaptım. Doktor Hayati bey çok yakın arkadaşımdır.
“Deli doktoru” diye düşündü müdür ve gene sordu:
<ı>-Başka tanıdığınız doktor da var mı orada?
<ı>-Var, ama adlarını unuttum. Doktor lazımsa yardımcı oluruz müdür bey. Okulun tamiratıyla ilgili de emirlerinizi beklerim. Yanlış anlamayın ama okul sadece sizin değil hepimizin. Madem ki Ayla hanım vasıtasıyla tanıştık…
<ı>-Ayla hanımı daha önceden tanıyor musunuz?
<ı>-Amann müdür bey, Şahin bey beni nereden tanıyacak? İzin verirseniz gideceğimiz yemekte tanışacağız.
<ı>-Şahin bey güvenilir bir insana benziyor, ancak az önce milli eğitimden telefon ettiler, okula teftiş için müfettiş göndermişler.
<ı>-Kırk yılda bir kere izin istedim, onda da aksilik çıktı müdür bey. Siz bilirsiniz gene de… Acaba bir kolayı yok mu?
<ı>-Üzgünüm, ama yok.
Bu laf üzerine Şahin bey, izin isteyip ayağa kalktı, Ayla da onu yolcu etti. Müdür:
<ı>-Ayla hanım, misafirinizi geçirdikten sonra tekrar gelin de hangi dosyaları müfettişe hazır etmeniz gerektiğini size söyleyeyim.
Ayla, tekrar odaya girdiğinde çok bozulduğunu belli ediyordu:
<ı>-Bu müfettişler de tam gelecek zamanı buldular. Saat kaçta burada olacaklar?
<ı>-Hiç olmayacaklar.
<ı>-Aşk olsun müdür bey! Demek ki benim işimi bozmak için böyle söylediniz. Ne kaçırdığımı bir bilseniz. Bunu sizden beklemezdim…
<ı>-Ne kaçırdığını bilemem, ama istersen iki dakika otur da Şahin beyin kim olduğunu birlikte araştıralım. Önce Psikiyatrist Hayati beyle konuşalım. Numarası şurada benim ajandada vardı. Ah, buldum.
Numarayı çevirdi. Hattın öteki ucundaki doktora kendisini tanıttı ve :
<ı>-Doktorcuğum, bu gün benim yanıma sizin bir arkadaşınız geldi. Sizden söz ettik.
<ı>-Kimmiş o?
<ı>-Müteahhitmiş galiba…
<ı>-Şahin mi?
<ı>-Evet, hastaneyi yapan müteahhit. Sizin de çok samimi bir arkadaşınızmış.
<ı>-Ne samimisi. Diğer delilerle ne kadar samimiysem onunla da o kadar.
<ı>-Deli mi?
<ı>-Evet deli, hem de kırk altılılar koğuşundan kaçan bir deli… Sizden bir şey istemedi ya? Çok şık giyinir ve müthiş ikna yeteneği vardır.
<ı>-Bir şey istedi de biz vermedik.
<ı>-İyi etmişsiniz, Allahın manyağı her yerde benim adımı kullanıyor. Üç aydır ses çıkmıyordu. Çok şükür burayı terk etti diye düşünürken gene ortaya çıktı. Kusura bakmayın müdür bey, çok sinirlendim. O yüzden bağırıyorum.
<ı>-Önemli değil doktorcuğum, rahatsız ettim, görüşürüz.
Bütün konuşmaları Ayla’ya aktaran müdür:
-<ı>Ayla hanım gördün mü ne kaçırdığını, daha doğrusu kaçırmadığını… dedi.
(Devam edecek)