Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Mengen Karasak köyü

Mengen Karasak köyü
 

Foto İlhan ALTINDİŞ ile ben Temmuz 2009


KARASAK Köyü OSMANLI'dan bu yana aşçıları ile ünlü MENGEN'e yaklaşık 15 km. kadar uzaklıkta içinde yaklaşık yüz kişinin yaşadığı bir orman içi köyü.

KARA İSHAK adında bir kişi kurmuş köyü... Sözlü bilgi bu kadar. Kimin akrabası, nasıl ve nereden gelmişler bilinemiyor. TÜRKÇEMİZ'deki ''düşme'' özelliğinden dolayı kısaca KARSAK olarak anılıyor köy.

BOLU DAĞLARI'nın sanırım en fakir köylerinden biri. Çünkü evlerin önündeki bahçelerden başka tarım alanı y o k gibi...Dağdaki bir kaynaktan aldıkları köy içme suyu yanında bir dereden çevirdikleri köy sulama suyu da bol. Köyün içinde sürekli olarak akan, soğuk sulama suyu köydeki bahçelere doğru pırıl pırıl akarak gidiyor.

Yıllarca dışarıya göç vermiş KARSAK... Ancak son yıllarda bazı emekliler ya temelli ya da yalnızaa yaz bahar ayları için eski evlerine gelerek kalmaya başlamışlar. Köyde İLKÖĞRETİM, EBE, PTT, SAĞLIK OCAĞI, FIRIN, KANALİZASYON, KÖY DOLMUŞU y o k! Taşımalı eğitim yapılıyor. Diğer konulardaki özlemleri ise bu yakınlarda dinebilecek gibi görünmüyor! İnişli çıkışlı köy içi yolları toprak olduğu için sanırım kış aylarında köyde yürümek çok zor olsa gerek.

Köy evleri taş ve ağaçtan yapılmış. 100-150 yıllık evler var. İçinde kimse olmadığı için bir kaçı çökmek üzere. Evine konuk olduğumuz bir büyük bankadan emekli Hasan ALTINDİŞ atalarından kalmış olan evini diğer mirasçılardan anlaşarak değil de ancak mehkeme yolu ile alabilmiş. O da emekli maaşının büyük bir bölümünü iki katlı bu ahşap evin onarımına ve sağlamlaştırılmasına harcamış.

Öğrendiğim bir kaç olayı düşündüğümde, diyebilirim ki KARASAK'ta yurttaşlarımızın babalarından kalan evlerin de tarlaların da paylaşımı giderek büyük sorun olacak. Çünkü gür orman ağaçları ile kaplı bir yamaçta kurulmuş olan bu dar yerleşim alanı giderek emeklilerin gözbebeği olacak! Bir de suyu, güneşi bol! Çoğunun da çocukluğu bu güzel çevrede geçtiği ve emekli maaşı ile kentlerdeki geçimin giderek zorlaşacağı düşünüldüğünde KARASAK da benzeri yerleşim yerleri gibi emekliler için birer sığınma yeri olacak bence.

O gün tanıştığımız işçi emeklisi ''Foto İlhan'' yılın yarısını Ankara'da yarısını da KARASAK'taki babayâdigarı evinde geçirmeye başlamış, yıllardan beri. İlhan ALTINDİŞ 1968'de köyede ilk olarak bir fotoğraf makinası almış olduğu ve bol bol da fotoğraf çektiği için adı Foto İlhan olarak kalmış. Oğlunu kızını evlendirmiş. Kendisi yaz kış burada kalmak istese de eşi çocukları ile torunları yüzünden ancak yaz aylarında gelmek istiyormuş köye. İlhan Bey'e göre de Ankara'da yaşamak pahalı olsa da sağlık hizmetleri bakımından köyde yerleşip kalmaktansa Ankara'da oturmak en iyisi.

Ankara'daki kışlık evi ile buradaki ata yadigârı yazlık evi arasında gidip gelmeye başlamış iki yıldan bu yana. Bahçesinde yetiştirmeye başladığı biber, domates ile diğer sebzeler onun için birer övünç kaynağı. Köyünün temiz havası ona çok iyi gelmiş, yüzü kanlanmış! Doğup büyüdüğü KARSAK'ta akrabaları arasında olmaktan da mutlu. Evlerin önünde armut, erik, kiraz, elma, ceviz ve asma ağaçları var.

KARSAK'lılar geçimlerini hayvancılıktan sağlamışlar yüzyıllarca. Cumhuriyet 'le birlikte Bolu, Ankara ve İstanbul'da işçilik, ustalık, memurluk yapmaya başlamışlar. Köyde bir zamanlar büyük baş hayvan sürüleri olsa da daha çok KEÇİ yetiştirilirmiş. Ne yazık ki son yıllarda ''ormana vermiş olduğu korkunç zararlardan dolayı'' keçi yetiştirmek yasaklandığı için halkın bu alandan elde ettiği gelir yok olduğu için, geçimleri zorlaşmış. Oysa KARSAK'lılara göre ormanı keçiler değil insanlar yok ediyor! Devlet de bunu anlamadığı için zararını halk çekiyor.

Bugün KARSAK'lıların kendi ihtiyaçları için besledikleri üç beş koyun ile üç beş inekten başka hayvan varlıkları yok! Evlerinin önündeki bir kaç evleklik tarladaki meyve ağaçları ile mevsimlik sebzeler ancak günlük ihtiyaçlarını karşılayabilir. Her türlü alış verişlerini Mengen'den yapıyorlar.

KARSAK'lılar eski camilerini geçen yıl onarmışlar. Yer yer ahşap işçiliğinin güzel örneklerini de gördüğümüz; içi dışı pırıl pırıl bir cami ile karşılaştık. Tek minareli köy camisinin kadrolu imamı yokmuş! O gün izinli olduğu için karşılaşamadığımız kırk yaşındaki Karadenizli imam ile tanışamadık.

Karşılaştığımız insanlar güler yüzlü, engin gönüllü, dost canlısı kardeşlerimizdi... Mengenli Av. Celil KAYIKET'in davetlisi olarak gittiğimiz KARASAK'ta Osmaniyeli Av.Yunus Emre ŞERBETÇİ ile yardımcısı Battal SİNCER'le birlikte gün boyunca dağdaki dolaşmalarımız ve köylülerle sohbetlerimizden dolayı çok mutlu olduk... Bence arada bir KÖYLERE GİDEREK, KÖYLÜLERİMİZİ TANIMAK gerekiyor.
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..