Merhaba

Yeşerteceği tohumlara gebeydi karlar altında kalan toprak. Güneşli günlere gebeydi sisler altında bir kış geçiren uçsuz bucaksız vadiler. Sevgiye, özgürlüğe, barışa gebeydi neden savaştığını bilmeyenler. Haykırmaya, coşmaya, çağlamaya gebeydi derinlerimde sakladığım kelimeler...

Merhaba!!!

Uzun zamandır MB sayfalarının sessiz izleyicisiyim. "Canımdan Can" dediğim sevgili eşimin her türlü olumlu teşviklerine, son derece saygı duyduğum ve kendisiyle tanışmayı onur bildiğim sayın Pirmete ağabeyimin "Hadi sen de ..." demesine rağmen bugüne dek izleyici kalmayı tercih ettim.

Bu tamamen, benim her yeni oluşuma, olaya ve kişiye ihtiyatla yaklaşma halet-i ruhiyemden kaynaklanıyor olsa gerek... Yeni kullanmaya başladığım teknolojik alete, yeni tanıştığım bir insana, yeni keşfettiğim bir mekana, yeni fark ettiğim bir yaklaşıma - düşünce tarzına-, yeni tattığım bir lezzete ya da yeni öğrendiğim bir kelimeye yaklaşmamdaki ihtiyat ve özen gibi...

Bugün, işte tam bugün ve şu dakikada kilit yerine oturdu ve kapı kolu hareket etti hissi içindeyim.

MB'u takip ettiğim süreçte çok değerli blog yazarlarının nitelikli yazılarını okuma şansı buldum. Tabii ki bunların en başında canım eşim Akdenizli geliyor. (Her ne kadar bunu kendisine sıklıkla söylemesemde...Şşşttt! Aramızda kalsın)

Sizlere "Merhaba! " demenin coşkusu ve mutluluğunu yaşarken, yüreğimin kıyısından Nazım'ın dizeleriyle, bir sonraki bloğumda görüşmek üzere diyorum.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir oraman gibi kardeşçesine.