Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

08 Ocak '08

 
Kategori
Siyaset
 

Merkez sağ neyi temsil ediyor?

Merkez sağ neyi temsil ediyor?
 

Merkez Sağın Sembolleri


İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişen dünya konjonktürüne paralel olarak , Türkiye’de çok partili hayata gelindiğinde Cumhuriyet’in kurucu ideolojisinin taşıyıcısı ve temsilcisi olan ve dolayısıyla Cumhuriyetin geleneksel statükocu anlayışını temsil eden tek partiye(CHP) karşı gelişen muhalefet Demokrat Parti(DP) çevresinde yoğunlaştı.

DP, sadece tek parti yönetimine karşı tepkinin ifadesi değil, açıkça telaffuz edilememesine rağmen, aslında Cumhuriyet Devrimlerinin dayattığı “Batılı Yaşam Tarzı”na, “Batıcı Kültür Politikaları”na karşı tepkinin temsil edildiği bir politik oluşumdu.

DP’nin birinci(1947) ve ikinci (1949) kongrelerinde görüşülüp karara bağlanan konular arasında okullarda din derslerinin konulması, devlet ticari kuruluşlarının kapatılması(yani özelleştirme), anti-demokratik kanunların kaldırılması, vatandaş oyunun teminat altına alınması, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi, devlet başkanlığı ile parti başkanlığının birbirinden ayrılması, Köy Enstitülerinin programlarının yeniden düzenlenmesi gibi taleplerin bulunması merkez sağı var eden toplumdaki dönüşüm ihtiyaç ve talebinin hangi noktalara odaklandığını göstermesi bakımından günümüze de ışık tutmaktadır.

DP’ye ilişkin zihinlere kazınan en önemli icraatın Ezanın Arapça okunabilmesi önündeki engelin kaldırılması olduğu hatırlanırsa oy tabanının genel portresi de daha iyi anlaşılır.

Merkez sağ siyaseti oluşturup besleyen taban tek parti ve resmi ideolojinin dayattığı batılı kültüre tepki ve yönetimden dışlanmışlık hissidir.

Türkiye’de sağ siyaset bu çerçevede oluştu.


Dönemin tek partisi olan CHP’nin içindeki liberal ekonomik politikaları öngören seçkin parti yöneticileri ile Cumhuriyet Devrimlerinin batılı kültür değişim politikalarına ve bunun temsilcisi CHP’nin milletten kopuk ama otoriter uygulamalarına karşı oluşan tepki ve halk tabanının dışlanmışlık tedirginliğinin koalisyonundan oluşan DP Türkiye’de sağ politik söylemin zemini oldu ve çerçevesini çizdi.

DP’den bu yana demokrasi bir nevi milletin milli ve dini değerleriyle iktidarı ele geçirmesi olarak algılandı.Buna karşı CHP ve onun devamı ve aynı ideolojinin taşıyıcısı olarak değerlendirilen bürokrasi ve özellikle Ordu gibi temel devlet kurumları ve merkezi yönetimin organları demokrasinin yani milletin iktidarı ele geçirmesinin önündeki engel olarak görüldü.

Millet kavramı yine Türklük merkezde olmak üzere ancak resmi ideoloji ve CHP tanmından farklı olarak dini ve geleneksel motiflerle beslenerek yeniden tanımlandı.

Böylece Merkez Sağ Cumhuriyetin seküler-laik ulusçuluğuna karşı sağ milliyetçiliği üretti ve tezlerini onun etrafında kurmaya başladı.

Sağ siyaset, “Muhafazakar ve Türk” esasıyla belirlenen “millet”in ağzından konuşmaya başladı.

Merkez sağ laiklik konusunda kendilerine mahsus üçüncü bir yol bularak din ve devletin ayrılmasını sorgulamak yerine “devletin din üzerinde baskı yapmasına itiraz etmek” olarak değerlendirmişlerdir.Bu yol zaman zaman laiklik ilkesi ile gerilimler yaratmışsa da dini aidiyeti milli kimlikle bütünleştirmek suretiyle ulus-devlet çimentosunu sağlamlaştırmıştır.

60lı yıllarda Aydınlar Kulübü 70li yıllarda Aydınlar Ocağı çatısında sağ aydınların ortaya koyduğu “Türk-İslam Sentezi” 80li yıllarda yoğunlukla devam ederek merkez sağ siyaset için fikri zemin ve proje kaynağı oluşturmuştur.

Merkez Sağ siyasete damgasını vuran Süleyman Demirel “Milletin yönü ile memleket idaresinin yönünü aynı yaparsak selamet limanına ulaşırız” derken asıl sorunun iktidarı seçkinci, yabancılaşmış CHP’nin elinden almak olduğunu işaret ediyordu.

Merkez sağın önemli partilerinden ANAP ‘da toplumdan uzak bir takım seçkinlere karşı milletin bir parçası olarak iktidar talep etmişti.

Nihayet AKP bu yönüyle klasik söylemin devamını sergileyerek kendisini milletin gerçek temsilcisi ilan etmiştir.AKP’nin diğerlerinden tek farkı milleti biraz daha dindar olarak tarif etmesidir.

Türk milliyetçiliği başından itibaren dini motiflerle örülmüştür.

Buna karşılık dini muhafazakarlık da her zaman “milli” renkleri içinde barındırmıştır.

Türk siyasetinde merkez sol Cumhuriyetin geleneksel statükoyu, devletçi ekonomi ve resmi ideoloji anlayışını temsil ederken; merkez sağ inanç ve gelenekle örgülenmiş sivil toplum ve demokrasi talebi için değişim ve dönüşümden yana tavır alan liberal ekonomi ve siyaseti savunan bir yapıda oluşmuştur.Bu yapı halen bu şekilde devam etmektedir.

Merkez sağ partiler liberal ekonomik politikaların, milliyetçi ve muhafazakar duyarlıklardan yola çıkan kitlelerin birleşiminden oluşmaktadır.

Merkez Sağ taban üç ana direk üzerinde yükselir:

Liberal politikalar, Milliyetçilik ve Muhafazakarlık..

Merkez sağ partiler başından beri köylülüğü savunmaktan ziyade şehirleşmeyi, modernleşmeyi savunarak köylü, esnaf ve küçük sanayiciyi temsil ede gelmişlerdir.

Bu anlamda bu kesimlerin milli ve muhafazakar duygularıyla liberal politikaları bağdaştırarak merkez sağda toplanarak taban oluşturmaları doğaldır.

Öte yandan merkezi iktidardan kendilerini dışlanmış hisseden ve batılı kültüre, batılı değerlerle örgülenmiş hayat tarzına itiraz eden kesimlerin demokrasi ve sivil toplum savunuculuğunu Cumhuriyetin katı laikliğinin görmezden geldiği taleplerini seslendirme imkanı olarak görmeleri ılımlı ve uzlaştırırcı merkez sağ siyasette taban oluşumu çıkar yol olmuştur.

Merkez sağ partilerin geniş bir tabana yayılmasının sırrı bu üç duyarlılığın partilerinde en başarılı dengede temsil edilmesinden kaynaklanmaktadır.

Merkez sağ siyaseti temsil eden siyasi partiler Cumhuriyet projesine karşı tepkilerin ılımlı ve uzlaşmacı versiyonunun ifadesi olagelmiştir.Belirleyici vasıfları liberal ekonomik politikalarıdır.

Bu denge 50li yıllarda DP çatısında başarılı bir biçimde tutturulmuş ve DP’ye ezici bir iktidar şansı getirmiştir.

(Yazının devamı ve bu güne ilişkin değerlendirmeler
"MERKEZ SAğIN ADRESİ NERESİ?" http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=85020
başlıklı yazıdadır...)

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara