Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ağustos '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Mesela, biz manken olsak... Ya da klimalı ortamda çalışan biri... Ter kokmasa o adam...

Mesela, biz manken olsak... Ya da klimalı ortamda çalışan biri... Ter kokmasa o adam...
 

“Suyun tadı bozuk”dedim, elimdeki şişenin dibini içtikten sonra, baktım bana bakıyorlar, “mesela yani” dedim, gülüştük. Halbuki ben sıcaktan, terden, yayına alınmayan yazımdan dolayı bunalmış, kösleşmiş bir haldeyim, gülüyorum yalancıktan. hahahaa (desibeli yüksek değil canım)

Düşünmeye başladım tam, yağmur seller gibi geliyor mübarek yazılacak kelimeler. Tam o sırada servise birileri giriyor. Tam sırasını mı buldu diyeceğim de, adam nereden bilsin benim koskoca “blog yazarı olduğumu, üretkenlik evresinde olduğumu” değilmi ya? Gülümsüyoruz. “hoş geldiniiiz”diyoruz. Bu bir iç müşteri memnuniyeti falsoları. Eee bölüm İnsan kaynakları, adam ne görecekse bizde görsün diye; düzgün giyiniyoruz, dişlerimizi fırçalıyoruz, elbisemiz şık, mesaiye zamanında gelip-gitmeye özen gösteriyoruz. Makyajımız yerinde, oturuşumuz kalkışımız, cümle kuruşlarımız, ah bir eda, bir salınış, iki dirhem bir çekirdek, kokmamaya çalışıyoruz. vesselam… Bir şey olsa, bizim Müdür; “Arkadaşlar, biz burada örnek teşkil ediyoruz” diyor. Modeliz yani, teşkilatın modelleri, çalışan değil… 2006 sonbahar/ kış, 2007 bahar/ yaz… Her yıl defile düzenlemiyoruz canım, benim düşünce tellerimde bir anormallik var, var, var ben hissediyorum…

“İyi de Müdürüm, bizi örnek alanı hiç görmedik” diyemiyoruz tabii...

Ben ne düşünüyordum sahi?

Sıcak, nem…

Bu yıl memleketin sıcağını nem yendi. Arada biz ezildik. Bizim bu yörelerin nemi insanı kokutur. Allahtan Melih GÖKÇEK değil Belediye Başkanımız. Henüz Allaha havale edilmedik. (Bu sıcakta şimdi Ankaralı olanlara sabır diliyorum bol tarafından) Sular, hala gürül gürül, akıyor çeşmeden de biz gürül gürül yıkanıyoruz. sonra terliyoruz, sonra yine yıkanıyoruz, sonra yine terliyoruz… derken anamız ağlaya ağlaya sonbaharı karşılıyoruz.. Karadenizin coğrafik yapısı değişmeyeceğine göre, biz terlemeye devam ediyoruz.

İşyerinde çalışmak demek, terlemek demek, ter kokmak demek, elinde mendil siliyoruz demek. Makyaj yenilemek gibi bir lüksümüz yok, sabah makyajlı geliyorsan daireye, öğlene silinmekten bir şey kalmıyor. Ter tazminatı vermeliler bize, günlük kıyafet değişiyorsun yıkanıyorsun, çamaşırlarını yıkıyorsun, suyu, elektriği, parfümü, temizlik ürünleri, Mesela bunu Toplu İş Sözleşmesinde gündeme getirsek… Bir adam var; kokuyor adam, ay kokuyor, bu adam kışın çalışsa, yazın izine ayrılsa, biz daha sağlıklı çalışırız, mesela yani…

Dün yöneticime istatistik gönderdim mail ile. Deli cesareti “Klimasız bir ortamda hazırlanan, istatistikler ilişikte sunulmuştur” diye, Adam hala çağırmadığına göre makamına, demiştir “Deli, sıcak başına geçti”…

Demiştir, demiştir...Sıcaktan delirdik.Kendisi, Yardımcısı klima….üfff püfür püfür…Ah diyorum ahhh arada odalarına çağırsalar da, serinlesem…

“Tok, açın halinden anlamaz”, diye boşuna dememişler, valla billa anlamıyorlar.

Güç, İktidar böyle şey demekki…

Emir verenler püfür, püfür…yayla havasında

Emir uygulayanlar…kan-ter içinde…suyun tadını beğenmiyorlar..(ben yani) Sanki bir klimamız olsa fenamı olur.Bakın, ben o zaman neler yazardım…mesela yani…

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara