- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Mesele zeytin değil..

Mesele zeytin değil, toprak..
İş yapmak için enerji lazım. Enerji; suda, rüzgarda, güneşte, nükleerde ve fosilde..
İş yapmak istiyorsak, su, rüzgar, güneş, nükleer ve fosil kaynaklarımızı ya satın alarak ya da ülke toprakları içindeki doğal varlıklarınızı aktif hale getirmek zorundayız.
Gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin ve bu hükümetin yaptığı da bu; doğal varlıkları “kaynak” gibi kullanıp iktisadi hayatın içine koymak. Bir doğal varlık “ kaynak” olarak görülmeye başlandığında kanunlar, yönetmelikler, vicdanlar “kaynak ekonomisine” göre işlemeye başlar. Dünyanın her yerinde bu böyledir.
Hukuk sistemlerine , “Sadece insan çıkarlarını koruyan adalet, adalet değildir” kavramı yeni yeni girmeye başlamıştır. Espirisi yapılır, Ağaçlar hakkını koruyamaz, o halde ağaçların hakkını koruyacak kanunlarda yapılmalıdır. “Ekolojik Anayasa İstiyoruz!” başlığı altında yapılan çalışmalar, Yeni Anayasa çalışmalarına katkı olarak sunulmuştur.
Yırcalıdaki örnek, 6bin zeytin ağacının dalında meyvesi ile sabaha karşı kesilmesi ve akabinde gelişen olaylar bunun bir göstergesidir. Şirket, herşeyin hukuk içinde gerçekleştiğini söylemekte. Köylü ,yapılan kamulaştırmanın hukuk içinde gerçekleşmediğini söylemekte..
Hukuki süreci bekleyip göreceğiz. İki seçenek var; Ya enerji için heryol mübah diyen hukuk kazanacak ya da doğal varlıkların hakkını koruyan hukuk.
Nereden bakarsanız bakın bence bu dava, Yeni Türkiye’nin en ilginç davalarından biri olacak.
Litaratür, küreselleşme’yi şöyle tarif ediyor; Nüfus, sağlık, ekonomi, siyaset, toplumsal ilişkiler ve çevre arasında birbiriyle bağlantılı geçişlerin son evresi. Piyasa şartlarına göre şekillenen ekonominin bir bedeli var. Göreceli olarak refah arttıkça, neleri yitirdiğimizin hesabını yapmıyoruz. “Kazan kazan” ekonomisi, aç kurtlar gibi bakir alanlara saldırırken, ekonominin mutlak ekosisteme bağlı olduğunu, yapılacak her türlü ekonomik girişimin” ekolojik, ekonomik ve sosyal ” bir planlama gerektirdiğini unutuyoruz. Davanın sonucu ne olursa olsun Artık, Sürdürülebilir bir ekonomi; ( Ekoekonomi ) için ekonomistler ile ekologların birlikte çalışmaları gerekiyor
Özetle, mesele; “ Mesele üç- beş ağaç değil,orman/ Mesele şişedeki su değil, pınar /Mesele oksijen tüpü değil, atmosfer /Mesele bonus değil, ekolojik fiyat /Mesele arı değil, biyoçeşitlilik /Mesele balık değil, deniz / Mesele yoksulluk değil, paylaşım / Mesele çanak-çömlek değil, tarih/ Mesele terazi değil, adalet / Mesele seccade değil, hoşgörü/ Mesele öfke değil, empati / Mesele öldürmek değil, yaşatmak / Mesele zeytin değil, toprak.!”