Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '07

 
Kategori
Sinema
 

Michael Moore'dan Sicko

Michael Moore'dan Sicko
 

Muhalif yönetmen Michael Moore, ABD'nin gerçek yüzünü irdelemeye devam ediyor. Bu filminde çürüyen sağlık sistemini izleyicilere sunuyor.

Başlangıçta elinde iğne, ipliği olan bir vatandaş açık yarasını dikerken görülüyor. Sonra bir başka vatandaş ise kopan iki parmak ucu nedeniyle gittiği hastanede parmaklarının birisi için 12000 Dolar diğeri için 80000 Dolar istendiğini söylüyor. Michael Moore bu hastaların sadece sigortaları olmadığı için kendi başlarının çaresine bakmak zorunda olduklarını belirtiyor.

İlerleyen dakikalarda ise işlerinde son derece başarılı olan karı, kocanın kalp sorunları nedeniyle iflas edip evlerini kaydederek kızlarının evine yerleşmelerini görüyoruz.

1970'li yıllarda Nixon tarafından çıkarılan sağlık reformunun zaman geçtikçe sade vatandaşlar açısından ne kadar acımasız olduğu anlaşılıyor.

Hastalanan birisi hastaneye gittiği zaman tedaviyi yapacak doktor önce hastanın sağlık sigortasını arayarak bilgilendirme yapıyor. Sigorta tedavi masrafını ödememek için elinden geleni yapıyor. Pahalı ilaçları ödememe, ağır ve uzun tedavi gerektiren hastaların sorunlarıyla ilgilenmemek için elinden geleni yapıyor.

Önce baştan alırsak 250 milyon ABD'li sigortalı. Fakat herkes sigortalı yapılmıyor. Başvuranlar iyice inceleniyor. Kalp sorunu ve ilerde sorun çıkaracak bünyede insanlar reddediliyor. Amaç en az masraflı sağlıklı müşteriyi bulmak. İlk aşamadan sonra ise sigortalı hasta olursa, doğrudan doktorla temasa geçilip ileri tedavi yapılmadan tabiri doğru ise baştan savma tedavisi yapılıyor. Bu bölümle ilgili olarak kanser hastalarının tedavilerinde sağlam raporu verildiği durumlar gösteriliyor.

Hasta bir şekilde bu aşamaları geçip tedavi olduğunda ise sigortanın "kelle avcıları" diye tabir edilen müfettişleri devreye giriyor. Bu kişiler hastanın sözleşmesini en küçük detaya inerek açıklar bulmaya çalışıyorlar. Genelde açıklar bulunarak ödenen para hastadan geri alınıyor. Trafik kazası geçirip bayılan, yaralı bir hastanın ambulans parası sigorta tarafından "911'i aramadığı" bahane edilerek ödenmiyor. Bayılan hastanın acil servisi araması bekleniyor.

M. Moore bu aşamada bedava sağlık hizmeti veren Kanada'ya geçerek sağlık sistemini incelediğini görüyoruz. ABD içinde sürekli olarak Kanada hastanelerinin bedava sağlık hizmeti nedeniyle aşırı sıra ve kötü muamele ile eleştirildiğini görüyoruz. Oysa Kanada hastanelerinde aşırı kuyruk olmadığı gibi tedavilerin de çok iyi olduğuna bizzat şahit oluyor M. Moore. Tedaviyi yapan doktora sürekli olarak "kaç paraya yaptığını" sorsa da doktor hastalardan ücret almadığını gülerek cevaplıyor.

M. Moore diğer ülkelerin sistemlerini incelemek için önce İngiltere'ye sonra Fransa'ya gidiyor. Bu ülkelerde de bedava tedavinin yanı sıra saygılı davranışlara şahit oluyor. Özellikle ABD tarafından sürekli küçümsenen Fransa'da evlere bedava servis yapan devlete bağlı seyyar doktorluk sistemine hayran kalıyor. Sistem gereği doktorlar ücret talep etmeden gelen telefonlardaki adreslere en fazla 30 dakika içinde ulaşmaya çalışıyorlar.

11 Eylül saldırılarında görev yapan itfaiye erleriyle yüz yüze görüşmeler yapılıyor. Ülkelerini çok seven enkaz yığınları ile günlerce mücadele eden bu yürekli insanlar için başkanın öncülük ettiği yardım kampanyasında 50 milyon Dolar toplanmasına rağmen bu paradan itfaiye erlerinin yararlanmasında engeller konulduğunu görüyoruz. Toz yığınları arasında çalışan itfaiye erlerinin ise ilerleyen yıllarda solunum hastalıklarına yakalandıklarını ancak sigorta sisteminin bu insanları bile tedavi etmediğini şaşırarak izliyoruz.

Vatandaşına bu kadar kötü davranan devletin El Kaide militanlarının sorgulandığı Guantamala Üssü'nde ise El Kaide üyelerine her türlü sağlık tedavisini ücretsiz yaptığı belirtiliyor.

M. Moore bunun üzerine itfaiye erlerini yanına alarak onları üsse tedavi yaptırmaya götürüyor. Ancak içeri alınmıyorlar. Bunun üzerine Küba'nın başkenti Havana'ya geçiliyor ve hastaneye gidiliyor. Sürekli kötü ülke olarak lanse edilen Küba'da doktorlar hastalarla çok sıcak ilgileniyor. ABD'de çok pahalı olan ilacı Küba'da sadece 6 Cent'e alan itfaiye eri duygularına hakim olamıyor. Michael Moore burada Kübalı sağlık yetkilisi ile konuşuyor. Sağlık yetkilisi, "Biz fakir bir devletiz. Ama yine de halkımızın sağlığına çok önem veriyoruz. Oysa siz zengin bir devletsiniz. Devletler zenginleştikçe halkına yatırımı kısması değil daha fazla yapması gerekir." diyor.

Türkiye'nin sağlık sistemi hangi devletlere benzemeye çalışıyor?
 
Toplam blog
: 150
: 2951
Kayıt tarihi
: 14.01.07
 
 

1975 Aydın doğumluğum, bir Ege sevdalısıyım. Dostluğa, arkadaşlığa önem veririm...