Milliler Rüzgar-yana karşı: 2-0

Kötü başlayıp kötü götürdüğümüz turnuvalarda iyi sonuçlar aldık hep, şans, inanç ya da yürek her neyse...Bu sefer iyi oynamadan iyi başladık. Bakalım bu sonuç bizi kupa yolunda nereye kadar götürecek?

2010 Dünya Kupası Avrupa ön eleme 5. grup maçlarının ilki, rakip Ermenistan. Günlerden beri hem sportif açıdan hem de siyasal açıdan gündemi meşgul ediyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gitsin mi, gitmesin mi? Herkes görüş beyan ediyor, ülke ikiye bölünüyor.

Ve Fatih Terim açıklıyor:

-Biz oraya savaşa gitmiyoruz!

Hem siyasi açıdan hem sosyal açıdan hem de sportif açıdan davete icabet gerek! Gitsin, gitmeseydi ne olacaktı? Yıllardır çözülmeyen sorunlar bir çırpıda çözülüverecek miydi? Bu komplekslerle hiçbir arenada başarılı olacağımızı sanmıyorum, gideceksin kendine hürmet ve hizmet ettireceksin, üstelik bir de yeneceksin!

Stad 72.000 kişilik kapasitede olmasına rağmen güvenlik gerekçesiyle azaltılmış, gelenlerin de çok fazla taşkınlık yaptığı söylenemez. Atmosfer bizim Saraçoğlu'ndaki ya da İnönü'deki kadar değildi. Belki de yaramazlığı bir yana bırakıp, sonu ...yan ile bitenlerin, sonu ...han ve ...kan ile bitenlere karşı sahada verdiği mücadeleyi izlemek istediler. Sonuçta karşılarında dünya 3. olmuş ve Avrupa'nın ilk dördüne girmiş takım var. Belki birçok Ermeni futbolsever, bizim lejyonerlerin ya da diğerlerinin hayranı.

Maçın ilk yarısı bizim açımızdan güzel görünmüyordu, Semih geride, Mevlüt ileride yalnız kalıyordu. Top kayıpları bizde daha çoktu. Onlar da dişli dedikleri kadar dişli oynamadılar, Gökhan Zan'ın kaçırdığı birkaç top dışında ceza sahamızda tehlike yaşamadık.

Oyuncularımızda genel bir gerileme var, sezon başı olabilir, aşırı motivasyon olabilir. İkinci yarı yine öyle devam ederken Mevlüt'ün çıkıp Kazım'ın girmesiyle 61. dakikada Tuncay ile geldi gol. İşler iyi giderken bu kez Aurelio'nun indirdiği topa Semih dokundu ve yine kalitesini gösterdi.

Semih'in oyundan alınıp Gökhan Ünal'ın girmesini anlamakta zorlandım, en azından savunma ya da orta saha oyuncusu alabilirdi. Gökhan'ı motive etmek için belki, Ayhan yine yanlış tercihti, bencil oynadı ve oyuna uyum sağlayamadı. Sonuç iyi olunca hatalar göze batmıyor. Haftaya Belçika maçı var, yer Kadıköy-Saraçoğlu, kapasite 53.000 kişi, zemin muhteşem, çimler yeşil. Hava da güzel olursa değmeyin keyfimize!

Sözün kısası ve işin gerçeği şu ki;

Kim ne derse desin, Fener hazır değil, desin, yine de Fener'in ışığı Milli Takım'a hayat veriyor!

Sevgilerimle!