Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '08

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

İftar Menüsü / Erzurum Usulü Yoğurtlu Çorba

İftar Menüsü / Erzurum Usulü Yoğurtlu Çorba
 

***Görkemli Yoğurt Çorbası, dumanı üstünde!***


Hiç aklımda yoktu dün akşam. Aşurelik buğdayları (Yarma) ıslatırken, yarısını aşure pişireyim, yarısını keşkek düşüncesindeydim. Buğdayları yıkarken birden çağrışım yaptı  "Erzurum Yaylası". Buğday ıslanmış, yoğurt kasede, iş kıymayı dolaptan çıkartıp ufacık ufacık köfteler yapmaya kalmış...

Son günlerde Milliyet Blog'da başlıklar ya "görkemli yemek tarifleri" ya da Orhan Pamuk'u anlayıp anlamama yorumlaşmalarından doğan "ha bir de benden dinleyin!" diyerek ortaya çıkan pamuk gibi yazılar. Ben de bu kervana yorumlarımla onu anlayanlar kategorisinde gönüllü olarak katıldım, "Tam, bir de benden dinleyin!" diyecektim, vazgeçtim. Zaten yeri geldikçe kitaplarını tanıtıyorum.

Dün gece meşhur "Kar" romanını aldım elime, 2002 yılında okumuştum. Onun kitaplarını anlayamayan ve yarım bırakan bir çok kitapseverin ifade ettiği gibi ilk 30-35 sayfası gerçekten sıkıcı ve anlatım bozuklukları ile dolu. (İlk kez okuduğum zaman popülaritesine kapıldığımdan belki de fark etmemişim.) Zaten onu iddia edenler de 30 sayfa okudum bıraktım, diyorlar, 40. sayfayı bir geçseler devamı gelecek.

Belki de Orhan Pamuk bilerek ve de isteyerek böyle yapıyor, okuyucunun sabrını mı deniyor ne? Birkaç bölüm sonrasında sarıyor insanı olaylar ve kahramanlar...Anlaşılmaz değil, sıkıcı hiç değil. sadece lafı biraz geveliyor dersem yerinde bir benzetme olur.

Hani çorba tarifi yapacaktım, bu Orhan Pamuk nereden girdi araya? Çağrışım yaptı dedim ya.

Ümit Abimiz, nam-ı diğer Culduz Bey, blog başlığında "Erzurum Yayla" demiş. Gurbette ya, kim bilir belki canı yayla çorbası çekti, belki yoğurt çorbası. Yoksa Orhan Pamuk'la ne ilgisi var? Benim bildiğim Cihangirli varlıklı bir ailenin çocuğu. "Kars Yayla" deseydi anlardım, çünkü "Kar" romanını yazarken sık sık gitmiş ve bizzat gözlemlemiş Serhat Şehri'ni.

Erzurum usulü yoğurt çorbasını çok sevdiğim eski bir komşumdan öğrendim. İnsanın bir Erzurumlu bir de Gaziantepli komşusu oldu mu, sırtı yere gelmez, ne pişireyim, diye gezinmez. Her iki şehrimizin de mutfağı güzel ve çeşitleri bol, üstelik hem göze hem mideye bayram ettiriyorlar. Biraz zengin işi oluyor ama olsun, kırk yılda bir kemerleri gevşetiyoruz işte.

Gelelim sadede;

(Takriben 5 kişilik- biz dört kişiyiz- bir porsiyon da Zeyna'ya ayırdım.)

Önceden ıslatılmış ve haşlanmış aşurelik dövme buğdaydan iki su bardağı kadar aldım. Bir su bardağı haşlanmış nohutla birlikte ayrı bir kapta kaynatırken, yumruk kadar kıymayı, karabiber, tuz, birazcık un ve kimyonla yoğurup küçük küçük köftecikler hazırladım. Aslında çiğ olarak eklenecek ama ben bu köftecikleri teflon tavada azıcık yağ ile pembeleştirdim ve sonra kaynayan tencerenin içine ekledim. Onlar pişerken bir yumurtanın sarısı, bir kaşık un, bir kase süzme yoğurdu, su katarak ayran kıvamında karıştırdım. Pişmek üzere olan köfte ve buğdayın içine yavaş yavaş karıştırarak ekledim. Karıştırmak önemli yoksa yoğurt kesilir. En son çorbanın üzerine tereyağında kavurduğum ince ince doğranmış kuru soğan ve kırmızı toz biberden oluşan karışımı cozz sesi çıkartarak ekledim.

İşte ben en çok bu "cozz!" sesi çıkaran kısmı seviyorum. Çünkü işlem tamamlanmış oluyor.

Afiyet olsun!

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..