Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '11

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog'ta aldığım ilk yorum

Milliyet Blog'ta aldığım ilk yorum
 

Burada, Milliyet Blog'ta çok daha güzel günleri hepbirlikte görmemizi dilerim.


Milliyet Blog'ta aldığım ilk yorum

Bundan çok uzun bir zaman önce, üniversite yıllarımdan bile önce, 1992'de aldığım - Bir yerlerde yazma - kararımı, ancak 8 Şubat 2011 pazartesi günü " Kayseri'de bir kadın öldü..." adlı yazım Milliyet Blog'ta yayınlandığında gerçekleştirme imkanı buldum.

Bu yüzden bana bu imkanı tanıdığı için Milliyet Bloğa hepinizin huzurunda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Çünkü Milliyet Blog, bana neredeyse 20 yıllık bir hayalimi gerçekleştirme fırsatını verdi.

Öte yandan, yeri gelmişken, benim için çok önemli olan sevgili Yurdagül Alkan'a da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bu teşekkürümün nedenine gelince: Kendisi sözü geçenbloğuma ilk yorumu gönderen kişidir.

Milliyet Blog'ta yazarlığa kabul edildikten sonra, ilk bloğunuzu yayına gönderdiğinizde duyduğunuz ilk heyecanı, şöyle bir düşünün lütfen. Bloğunuz yayınlandıktan sonra da, ilk yazınıza gelecek, ilk yorumu bekleyişinizi...

İşte bu söylediğimi yaptığınızda, size ilk yorumu gönderen kişinin kendi blog ya da yazma tarihinizdeki herkesten ayrı, özel yerini hatırlayacaksınız. Ve o zaman sevgili Yurdagül Alkan'ın benim için ifade ettiği şeyi anlayacaksınız sanırım.

Hatta belki de siz de bu yazımı okuduktan sonra ilk yorumcunuza bir kez daha teşekkür etmek isteyecek, yorumla, mesajla ya da kişisel temasınız varsa onunla, kendisini arayıp bir kez daha teşekkür edeceksiniz ona.

Ben bu yazıyı yazarak, size önerdiğim şeyi, bizzat şu anda sizin de şahit olduğunuz gibi, kendim de yapıyorum.Ve hepinizin huzurunda sevgili Yurdagül hanıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Kendisiyle bazen ufak tefek, bazen de derin fikir ayrılıoklarına düşsek ve hatta kendisinin kaleme aldığı bir bloğa çok öfkelenip, o öfke ve kızgınlıkla çok sert, hatta bayağı da alaycı bir blog kaleme almış olsam bile, bu ona verdiğim değeri hiçbir zaman azaltmayacak. Gelecek de de daha derin fikir ayrılıklarına düşsek bile...

Çünkü ben de bir fincan kahvesini içtiklerimin 40 yıl hatırını sayanlardanım. Ahde vefanın ne demek olduğunu da çok iyi bilirim.

Tekrar o güne, ilk bloğumu yayına gönderdiğim güne dönecek olursak, kaldığım yerden anlatmaya devam edeyim istersiniz o gün yaşadıklarımı...

Asistan grafikerim Ayçayla konuşmaya başladık:

- Ne dersin Ayça? Bu ilk bloğumu kaç kişi okuyacak? 

Her soruma başka bir soruyla karşılık verip, bir kez daha konu üzerinde düşünmemi sağlayan, sakin ve soğukkanlı haliyle, o her zaman ki çok kısa ;ama çok net sorularından birini daha sordu bana:

- Peki siz kaç kişinin okumasını bekliyorsunuz Cem bey?

- Vallahi Ayçacım, ilk hafta 30 kişi okursa beni; kendimi çok başarılı sayacağım! 

Bu gün zaman zaman günde 300 - 400 kişi tarafından okunurken, o günkü heyecanı anlamak çok kolay da; ah! O ilk gün ki heyecanımı, gelin bir de siz bana sorun!

Bu gün, hala bir yazımı yayına gönderdiğimde aynı heyecanı, yazım yayınlandığında da ilk yorumu, mesajı beklerken, aynı duyguları yaşıyorum belki... Ama o gün ve o heyecan bambaşkaydı.

O yüzden, size, yazınıza ilk değer vereni, ilk yorumu, ilk mesaji göndereni asla untmamanızı, ahde vefa göstermenizi öneriyorum.O ilk gün ki duyduğunuz heyecanı, hep taze ve canlı tutup hafızanızda; çok daha iyi, çok daha nitelikli yazılar yazabilmek için motivasyon kaynağı yapmanızı diliyorum; kendinize.

Güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle...

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..