Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '09

 
Kategori
Blog
 

Mİlliyet Blogda yorum

Mİlliyet Blogda yorum
 

Yapılan her işin, bir acemilik dönemi ya da yeni bir ortamın adaptasyon süreci vardır. Temmuz ayı başlarında net de gazete başlıklarına göz gezdirirken bir şekilde Milliyet’in ana sayfasında sol üst köşede yer alan blog kategorisine takıldı gözüm. Butonu tıklayıp sayfaya göz gezdirirken” üç adımda blog” ” siz de üye olun” gibilerinden tanıtım başlıklarını takip ederken bir üye formu çıktı açılan sayfada.

Tarafıma sorulan kişisel bilgiler ve onu takip eden özel zevklerim gibi soruları cevapladıktan birkaç gün sonra 17 Temmuz 2009 tarihi itibariyle Milliyet blogda üyeliğimin aktif hale geldiğine dair bir onay mesajı geldi. İlk başta öylesine "gezi notlarım" ve "deneme yazıları" şeklinde ara sırada yazma içgüdüm harekete geçtiğinde yayınlamak amaçlı bir üye kaydımın bulunmasını istemiştim. Yaklaşık bir on gün sonra “Solaklık” başlıklı ilk blog’umu yayınladım. Akabinde mail box’ıma “bloğunuza yorum var okumak için tıklayınız” diye uyarı veren mesajlar gelmeye başladı. Link’i tıklayınca açılan pencerede yazdığım blogla ilgili farklı görüşler içeren kişisel yorumlar ve mesajlar vardı.

Hayrola! bu da nesi der gibi, bana sunulan seçenekler arasında yayınla, cevap ver veya sil gibi butonları o anki halet-i ruh-iyeme göre beğendiklerimi yayınladım beğenmediklerimi de sildim. Hatta “<ı>Cevap ver “seçeneğini de hiç kullanmadım. Çünkü ben konuyla ilgili düşüncelerimi bloğumda zaten yazmışım zihniyeti ile hiç birine cevap verme gereği duymadım.

Derken, bir kaç blog daha yazdım ama yorumlar bir iki derken bitti. Bu arada Milliyet Blog, işten arda kalan zamanlarımda üye olmanın verdiği aidiyet hissiyle Browser’ da en sık ziyaret ettiğim Web alanı olmaya başladı ve ilgimi çeken bloglara yorumlar yazmaya başladım. Karşılığında aldığım nazik cevaplar, paylaşımlar fark ettim ki sıcak dostlukların kapısını aralayan farklı bir iletişim ortamı yaratmakta. Hatta yazdığım yoruma cevap gelmemesini yadırgamaya bile başladım. Çünkü! yoruma cevap vermek demek; burada görenek haline gelmiş bir nezaket kuralı. Yorum ise, düşünce olarak bir paylaşım, paylaştığı bir görüşe destek ve motivasyon. gelenekçi özelliğimizle alâkalı sanırım yazılan bir yoruma cevap verilmesi bende, sayfanı ziyaret eden blogdaşını tıpkı misafirlik kavramını çağrıştıran iade-i ziyaret gibi. Yorum alınca ister istemez kimdir! hangi şehir diye en azından profilini merak edip sayfasını ziyaret ediyorsun.

Blogda yorum yazmanın bir de okuyucu olarak şöyle bir yararını fark ettim. Bugün Milliyet blog yazarları 5000’in üzerinde üye potansiyeline sahip. Bu kadar üyenin sayfasını ziyaret etmek için, çok geniş bir zamana yaymak gerekebilir. Yorumlar sayesinde en azından aynı frekansı paylaştığın arkadaşları kısa zamanda keşfetme imkanı sunuyor.

Geçenlerde bir blog’a yazdığım yorum’a cevaben bir mesaj geldi. Arkadaşımız tüm nezaketiyle henüz acemi olduğunu ve yanlış butona bastığı için cevap yazamadığına dair mazeretini beyan eden bir mesaj gönderince düşündüm de aynı dönemlerde bloglarıma yorum yazan arkadaşlarıma farkında olmadan göz ardı ettiğim bu durumdan dolayı diyorum ki! her ne kadar sürç-i lisan ettimse affola! Cevapsız bıraktığım güzel yorumlarınız ve paylaşımlarınız için geç de olsa teşekkür etmek isterim.….

 
Toplam blog
: 48
: 1807
Kayıt tarihi
: 17.07.09
 
 

Bir Nisan akşamı kışı uğurlayan, baharla gelmişim dünyaya…  Hobi olarak çeşitli tasarım etkinlikl..