- Kategori
- Siyaset
Milliyetçilik neden en büyük tehdit oldu?
90 yıllık Cumhuriyet Tarihimizin Siyasal çizgisi bir çok komiklikleri barındırmakta.
CHP imam hatipleri açtı, sosyal demokrat göründü, 28 Şubatçılık yaptı ama Sosyal Demokrasiden halkı soğuttu.
MHP, üç hilalle Osmanlı bayrağını sembol etti ama Osmanlıyı yıkan Türk Milliyetçiliğine sahip çıktı. Öcalan Bahçeli döneminde yakalandı onun döneminde Bahçeli imzasıyla asılmaktan kurtuldu.
Milli Görüş, yıllarca size adil düzen getireceğiz diye Almanya ve Avrupa'da bir çok insandan neredeyse 50 yılda toplanan 150-200 Milyar doları Angela Merkel'e kaptırdı. Merkel bu parayı Katoliklere ve Yunanistan'a verdiler ama bunun üzeri ısrarla daha Küçük DENİZ FENERİYLE örtüldü.
Milli görüşün devamı gibi duran AK parti, uyguladığı Batı'nın meşruiyet verdiği neokapitalist politikalar yüzünden İslam inancından bir çok insanı nefret ettirdi.
BDP bilmeliki bütün Kürtler ve Zazalar onları desteklemiyor. Zaman onların lehine ve diğer partilerin aleyhine işlemekte. Bunu biliyorlar. Bununla beraber Türkiye'de sadece Kürt sorunu değil, başörtüsü, alevi ve azınlıklar sorunlarının çözülmesini isteyen AKP'den sonraki diğer parti. Bu anlamda birlikte sorunları çözebilecek durumdadırlar.
Şimdi ilk defa ülkenin önünde yeni Anayasa'yı yapabilme imkanı var. Bu anayasa ülkede onca yıldır akan kanı durdurabilecek etkiye sahip.
Uzlaşıyla kurulacak Federal Cumhuriyet Anayasa'sı ülkenin bırakın parçalanmasını başka ülkelerinde bu birliğe girmesini sağlayacak bir yapıdır. Federal yapı ABD ve Rusya'dan çok önce OSMANLI devleti tarafından kullanılan ve Osmanlının yıllarca güçlü bir yapı oluşturmasını sağlayan bir sistemdi.
Osmanlı çok uluslu Federal bir birlikti, üstelik Batı şimdi olduğundan daha fazla düşmandı Osmanlıya. Osmanlı buna rağmen Federal ADİL yapısıyla 700 yıl ayakta kalmayı başardı.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlıyı yıkan Milliyetçilikle kurulmadı. Türkiye Cumhuriyeti top yekün bir savaş başlatabilmek için Ümmetçilik kullanılarak kuruldu. Ankara Ulus'ta ki 1. TBMM'de bulunan Müzede Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının kullandığı sancağı gördüm. Üzerinde ne yazıyordu biliyor musunuz?
"Muhammed'in Yardımcıları"
Bu sancak 28 Şubat sonrasında apar topar kaldırıldı.
Bu şu demek oluyor. Gerek övündüğümüz Çanakkale gerekse Kurtuluş savaşı milliyetçi bir savaş değildi. Milliyetçi bir savaşın içinde Arap Kürt Türk hep birlikte olur mu?
Bu savaşları bu halk inanç uğrunda verdi.
2 ve 3 Meclis bunu Lozan yüzünden görmezden gelmek zorundaydı. Bunun üzerine yatmak zorundaydı. Zaten sorunlar bundan sonra başladı. Çünkü Lozanda verilen sözler vardı. Mecbur kalındı. Lozanda bağımsızlık uğruna başta Britanya'ya verilen ağır sözler vardı. Sultanlık ve Halifelik lağvedilmesi, Harf inkilabı, Hafta tatiline kadar herşeyin sözünü orada İsmet paşa bağımsızlığı alabilmek için baldıran zehiri içerek verdi. Ayrıca Batı'nın sadık bir müttefiki olma sözü. Şu baldıran zehrini Anadolu'da yaşamanın bedeli olarak yöneticiler çok içti. Bu yeni bişey değil.
İşte bu ortamın bu zorlu şartların arasından bugünlere geldi Türkiye.
Bundan sonra hastalığı gittikçe artan ve İslam dünyasının gözünden düşen BATI, yalvaran gözlerle Türkiye'den Osmanlı federal sisteminin benzerini kurup modern demokratik çoğulcu neokapitalist düzenin kurulmasını beklemekte. Bu misyonu Türkiye istesede istemesede yapmak zorunda. Lozan ve Nato antlaşmaları sebebiyle bunu yapmak durumunda. Yapmazsa bedeli daha ağır olur. Bunun siyasal, sosyal ekonomik bedellerini ödemeye hazır değil Türkiye.
MHP, Türkiye'nin Federal Osmanlı sistemine geçmesinin önünde en büyük engeli oluşturmakta.
MHP korkuyor, ciddi ciddi ürküyor. Federal sistemin Türkiyenin sorunlarını çözmesinden ziyade ülkenin çözülmesinden bunun PKK amacına hizmet etmesinden korkan tabanına daha çok korku pompalıyor üst yönetim. Üst yönetimin asıl korkusu sorunların çözülmesi durumunda siyasal varlıklarını devam ettirememek. MHP kendini ciddi bir siyasal tehdit altında hissediyor.
MHP'nin görmesi gereken şu. Nasıl ki ülke menfaatleri 2000 yılında Apo'yu asmamaktan geçiyorduysa şimdiki ülke menfaatleri de Adil Federatif başkanlık sisteminden geçmekte. MHP kendini ülke menfaatlerinden yukarda göremez. Bu söylemlerini ülkeyi gerçekten seviyorsa kışkırtıcılık yapmaksızın uygun bir zemine çekmek durumunda. Unutmasınlarki Kürtler Kürtçülük yapmayı MHPlilerden öğrendi PKK'dan değil.
CHP'ye gelince sanki şu an iktidarda olsa Hükümetten çok farklı bir siyasetmi izleyecek? İzlediği anda bilmesi gerekirki hani şu Araplara olan Bahar varya, ilk önce bizde başlatılırdı ve şu günlerini arar hale gelirlerdi. Dua etsinler de bir kaç 28 Şubat'çı generalle paçayı kurtardılar.
Eminimki Balyozcu darbeciler iyi anlamışlardır "Bu ülkede ABD ve Britanya'nın onayı olmadan asla"darbe olmaz darbecilik oynanamaz. Şayet öyle bir darbeyi Britanya ve ABD'ye rağmen yapmaya kalkılırsa, kalkanın sonu hapislerde çürümek olur. Darbeciler siyaseti iyi okuyamadılar, iyi hesap yapamadılar. Keserin ve sapının (dünya konjonktürünün) döndüğünü anlayamadılar.
CHP, yıllardan beri siyaseti dikkatli ve iyi okuyamadı. Sosyal Demokratik islami bir çizgi geliştireceği yere nostaljik kemalist milliyetçi çizgiye sımsıkı sarıldı. Çarşaf açılımını yüzüne gözüne bulaştırdı. Bugün geldiği nokta içler acısı.
AK Parti'ye gelince. Egemen Bağış gibi NATO backgroundlu adamları sayesinde NATO ve Batı'nın dış siyasette neleri isteyip neleri istemediğini iyi okudular ve RTE'nın halk tabanında bulunan sinerjisinden ona duyulan güven ve sevgiden faydalanarak ülkeyi 10 yıldan fazla yönettiler. Bununla beraber 28 Şubat'ın esmaesi kalmazken İslam inancı, abdestli Neo Kapitalist anlayışa bulandırıldı. 28 Şubattan ve darbecilerden iyice nefret eden sağcı muhafazakar çoğunluk bu sayede sarıldıkça sarıldı AK Partiye. Görünüşte daha dindar ve daha mezhepçi sünni bir Türkiye çıktı ortaya.
Gerek 28 Şubatçıların baskılı zulmleri, gerekse Mesut Yılmazlı, Çillerli zor dönemlerden bıkan halk asla RTE'dan vazgeçmedi. CHP ve diğer Mesutçu ve Çillerli karanlık dönemlerden korkan halk asla RTE'den vazgeçmeyecektir. Bunu bilen Ak Parti siyasal riskleri çok daha kolay almaktadır.
Türkiye şu an uluslararası konjonktürde en önemli devletlerden biri haline geldiyse bunda Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, İran, Venzuella bloğunun yıllardır NATO'ya ve Batı'ya Ortadoğu ve Kuzey Afrika üzerinden kafa tutma nedeni vardır. Batı, Türkiye'ye her zamanknden daha fazla ihtiyaç duymakta. Bununla beraber Türkiye bunu Batı'ya karşı asla koz olarak kullanabillecek durumda değil. Bizler darbeye destek vermemelerinden dolayı Batı'ya minnet duymakla yetinmekteyiz.
Beni en çok korkutan siyasal gelişmeler değil. Yeni neslin son derece boş, ahlaksız, içi boş, bilgisiz, cahil, zıpır yetişmesi. MEB akıllı tahtalara geç kaldı. Örnek öğretmenler yetiştirilemedi. İnanç ise hala RANT olmakta bu yüzden görüntüde müslümanlık pratikte ise kapitalist ahlak gemisini devam ettirmekte.
İnşallah Anadolu ve Trakya(Balkan) yarım adaları Haçlı seferlerinden beri bir türlü bulamadığı Barış ve huzur ortamını artık bulabilir.
Saygılarımla