Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Modern kadın

Modern kadın
 

Kendimi yeterince modern hissetmedim hiçbir zaman.

Daha çağdaş olmanın yollarını kendi içimde arayıp durdum bugüne dek, ama finish çizgisini hep kendimin ilerisinde hissettim, bir adım attım daha atacağım adımlar olduğunu farkettim:

İnci boncuk bezekle 'modern kadın' olunmadığı gerçeği ilk karşılaştığım gerçekti.

Başka türlü düşünenlere sakin bakıp anlayabilmek gereği ikincisi.

Başka türlü yaşayanlara tahammül etmek zorunluluğu üçüncüsü.

Başka türlü yaşarken, diğer seçeneklere yolu kapatılmış kadınların yaşadığı adaletsizliğin acısı sonuncusu oldu.

Yaşadığımı, gördüğümü değerlendirip düşünmek ve tartmak ilk adımımdı yolumda.

Uzayda yaşamıyordum, toplumumun gerçekleri ortadaydı. Bir kadının yaşama hakkının embiryolojik dönemde farklı kökenlerden gelişen iki organın arasında kalan bir zar kalıntısıyla değerlendirildiği yaşam alanları vardı.

Bir kadının erkeğin yanında çalışmasını bırakın, sesini duymasını günah sayan yaşam alanları...
Kadınını korunmaya değer kutsal bir varlık olmakla, kapıya çıkamayan köle olmak arasındaki ince çizgide dolaştıranlar vardı.

Tam tersi, özgürlük adı altında, fütursuzca değer yargılarını zorlayan ya da özelini teşhir eden, bunu modernlik diye tanımlayan bir başka yaşam alanı da...(Bana fazlasıyla yoz gelen bir alan)

Modern Türk kadını olmak adına yapılacaklar bunları göz önüne alarak yapılmalıydı. En önemli çağdaşlık gereği kendi ülke gerçeklerinin farkında olmak, aşırılıklara prim vermeden güzele ulaşmak çabasıydı.

Üniversitede okurken, sınıfımızda türbanıyla oturup, sınıf birinciliğine oynayan peri gibi bir kız vardı. Sevecen akıllı ve hırslıydı. O hep var zannederdi ama türbanlı oluşuyla bir sıkıntım hiç olmamıştı, çalışma disiplinine hayranlığım bile vardı.

Aynı yıllarda, birlikte staj yaparken 10 gün yanyana çalıştığım türbanlı başka bir kız oldu. Sağlık teknisyeni olarak staj görüyordu. 15 yaşında olduğu gerekçesiyle erkek bir çocuk hastaya EKG'yi benim çekmemi istedi. Kabul etmedim, hasta hastaydı ve abdest hastaya dokunmakla bozulmamalıydı. Sordum, 'mezun olunca işini nasıl yapacaksın o zaman?' diye. Bana islam dininin (budist olduğum için (!)...) emirlerinden haberdar olmak istiyorsam vereceği kitapları okumamı önerdi. Okuldan sonra ülke şartları böyle olduğu sürece çalışmayı düşünmediğini de. Şaşaladım...Ve onun örtüsüyle gerçek bir sorunum oldu...

Kişisel olarak yaşadığım bu anı sıklaşmış olacak ki, aynı dönemde üniversitelerde türban yasağı gündeme oturdu. Ve o onulmaz çelişki başımızı ağrıtmaya başladı.

Bugün geldiğim noktaya bakıyorum,

Ülkemin gerçeğinde inancı doğrultusunda başını örten, kendi şartlarında gelişmeye çağdaşlaşmaya çalışan her kadına saygım sonsuz, çünkü kadın asil bir varoluş çabasıyla ilerlerse toplum da ilerler.

Amaaa, beni ve başını örterken modernleşme çabası içinde olan kadınları, banaz öğretileriyle boşluğa karanlığa yönlendirmeye çalışanlarla gerçekten sorunum var...

Şuanda modern Türk kadını ölçülerimin en temel kuralı, ileri bakabilmektir, ileri bakanlara sahip çıkabilmek, bakamayanları, görme şansı olmamışlara ise bu şansı verebilmektir...

Bugün çağdaş Türk kadınına düşen, başı kapalı ya da açık, yobazla muhafazakarı, modernle yozu ayırdedebilmektir...Banaza da arsıza da prim vermemektir. Kadınlarımızın banaz ya da tersi yoz çevrelerce yetiştirlmesini önlemektir.

Modern Türkiye'nin amacı, çabası bu olmalıdır.

Bu sistemde 15 yaşındaki çocuğa dokununca 'abdesti bozulan' sağlık personeli bir kadına yer aramak, fazlasıyla abestir...Çünkü artık o başka bir sistemin neferi olmuştur.

Tepkiler bu abeslerin üzerinde yoğunlaşmalıdır. Başını örten de bu gerçeğin farkına varmalı, en az örtmeyen kadar tepkili ve kararlı olmalıdır...
 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..